Artık ne kadar zengin olduğunuzun, ne kadar ünlü olduğunuzun veya çok önemli bir siyasetçi olmanızın hiçbir önemi yok. Ülkeler vize vermeyince vermiyor. ABD de Avrupa da ve İngiltere de artık Türklere vize verirken kılı kırk yarıyor.
Hele ABD vize verme işini burada konsolosluğa bile bırakmıyor, direkt olarak Washington’dan müdahale ediyor.
ABD Konsolosluğu’na başvuruda bulunup randevu alanlar, randevuya gittikleri anda görüştükleri konsolosluk memurları vize alıp almadıklarını yüzlerine söylüyorlar.
İşte o anda kendilerini yerden yere atanlar, öğrenip "hayatım orada, vize alamazsam eğitimim yarım kalacak" diye yalvaranlar, tedavi için gittiğini söyleyip ağlayanlar her gün konsoloslukta yaşananlar. Aynı vize problemleri Avrupa ve İngiltere için de geçerli. Sonuç mu, başvurup vize alamayanlar bir daha, bir daha diye yeniden başvuruyorlar. Ama bu esnada olan vize paralarına oluyor.
DEMET AKBAĞ DA VİZE MAĞDURU
Sakın abarttığımı zannetmeyin. Geçen sene aralık ayında ABD Konsolosluğu’na başvuran sanatçı Demet Akbağ’ın da pasaportu Washington’da incelemeye takılıyor.İncelemesi daha geçen hafta bitti ve vizesine kavuştu.
Cem Yılmaz da vize mağdurları arasındaydı. O da vizesine geç kavuşanlardan. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kardeşi Macit Gül de Washington mağduru oldu.
O da ABD vizesine tam 1.5 yıl sonra kavuştu. Bir örnek de daha vereyim. İstanbul’un en büyük galerisinin sahibi de vize mağdurlarından.
İstanbul’un en büyük galerisinin sahibi olan bu işadamı da “Ben nasıl vize alamam” diye her yerde anlatıyor. Aynı zamanda ABD Konsolosluğu’nda çalışan 2 üst düzey yönetici de bu işadamının 6 yıllık kiracısı. ABD Konsolosluğu'nda kiracılarına durumu anlatan işadamı onlardan da aynı cevabı alıyor. “Gelişmeler bizim dışımızda biz karışamayız” diyorlar.
Bu arada bilirsiniz vize almak isteyenler konsolosluklara belge üstüne belge verirler. ABD Konsolosluğu artık belge olarak ne istiyor biliyor musunuz? Formumu doldur, 1 fotoğraf ve pasaportunu getir. Bir de ekliyor diyor ki: “Sakın başka belge getirmeyin bakmam”. Buradan da şunu anlıyoruz ki kimin ne zaman, ne kadar vize alacağı önceden belli. Ne dersiniz?
