Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Medyaya Saldırı Haftası!
Geçen hafta medyaya saldırı haftasıydı desek eksik söylemiş oluruz. Yalnız saldırı değil, halkın haber alma hakkının Cizre ablukasıyla engellendiği bir haftaydı aynı zamanda. Saldırılar çok yönlüydü. Gazete binalarını basmalar, taşlı sopalı hücumlar Hürriyet gazetesi ile Sabah, ATV binalarını hedef aldı. Hürriyet gazetesi iki kez basılmak istendi. Kapılar pencereler kırıldı. Hürriyet’e saldırıya en önde katılan ise bir AKP milletvekiliydi. Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un bu saldırıyı gösteri olarak nitelemesi, milletvekilinin gösterinin saldırı kısmına katılmadığını söyleyerek korumaya çalışması ise “şaka” olarak algılandı. Milletvekili Boynukalın’ın 12 Eylül’de yapılan AKP Kongresi’nde Divan üyeliğine seçilmesi de bir tür ödüllendirme olarak değerlendirildi. Zaten Cumhurbaşkanı’nın aynı günlerde gazeteleri özellikle de Hürriyet ve Cumhuriyet gazetelerini hedef alması da gidişi, gelişmelerin genel çerçevesini anlatmaya yetiyordu. Meslek örgütleri baskıları kınadılar.
Bir diğer önemli gelişme ise Cizre olaylarıyla ilgili olarak yaşandı. Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasağı ne yazık ki gazetecileri de kapsadı. Orada neler olup bittiğini nesnel, tarafsız bir şekilde aktarma görevi, sorumluluğu taşıyan gazeteciler de kente giremediler. Sokağa çıkma yasağı kalktıktan sonra kenti dolaşan gazeteciler ise yalnızca olayları yaşayanların tanıklığıyla ya da resmi makamların söyledikleriyle yetinmek durumunda kaldılar. Olayları yerinde ve zamanında izleyemediler. Gerçekleri öğrenmenin önüne konan bu türden engelleri 12 Eylül askeri darbe döneminde görmüş yaşamıştık. Halk, nerede, ne olup bitiyorsa onları öğrenme hakkına sahip olmalıdır. Gazeteciler de halkın bu hakkını kullanabilmesinin görevlileridir.
Gazetelere medyaya yönelik saldırının bir diğer ayağını ise artık ölçünün iyice kaçırıldığı tekzipler oluşturuyor. Sulh ceza hâkimleri önlerine gelen erişimin engellenmesi ya da tekzip taleplerini araştırmadan, soruşturmadan, itirazları dinlemeden kabul ediyorlar. Bir üst mahkemeye itiraz ise yine bir başka Sulh ceza hâkiminin önüne gidiyor ve itiraz yine geri çevriliyor. Hâkimlerin itirazlara verdikleri yanıtlar da zaten itirazların içeriğinin dikkate alınmadığını gösteriyor. Gazeteler hâkim kararı ile gelen tekzipleri yayımlamak zorundalar; çünkü aksi halde ağır para cezaları ödemek durumunda kalıyorlar. Doğruluğundan emin oldukları haberde ısrar etmeleri de aynı sonuçla karşılaşıyor. Cumhuriyet gazetesi avukatları tekzip hakkının kötüye kullanımı konusunda Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaktan başka bir yol kalmadığını vurguladılar.
Bu baskılara yeni bir örnek de Cumhuriyet’in internet sitesinin telefon şirketleri tarafından engellenmesi oldu. Çok sayıda okurumuz siteye giremediklerini bize ilettiler. Gazete yönetimi ve teknik servisler engellemenin telefon şirketlerinden kaynaklandığını, yasadışı bir durumun söz konusu olduğunu saptadılar. Okurların desteği ile bu yasadışı engelemelerin üstesinden gelineceğini duyurdular.
Kısacası, medya açısından iyi bir hafta değildi geçen hafta. Yine de medyanın baskı altında da olsa görevini yapmayı sürdüreceğini, zor zamanlarda görevine daha sıkı sarılacağını, halkın haber alma hakkını her koşulda savunacağını herkes bilmeli. Nerede bir yolsuzluk, hukuksuzluk, yasadışılık varsa basın orada olacaktır. Barışı, demokrasiyi insan haklarını, yaşam hakkını savunmak, nefret söylemine karşı dimdik durmak basının bir an bile vazgeçemeyeceği görevidir.
Uyarılar neden dikkate alınmıyor?
Gazetemiz Cumhuriyet, laik Cumhuriyeti, Atatürk ilke ve devrimlerini savunduğu, bu inancı yitirmeyenlerle 91 yıldır hayatta... Özellikle yaşlı kuşak. Geniş halk kitlelerine göre atılım yapılarak, gazetenin mizanpajı genç kuşaklara da hitap eder hale getirildi. Ama yazı karakterleri küçüldükçe küçüldü. En küçük yazı karakterleri ile yayın yapılıyor. Tabii yer kısıtlı, yazılar uzun. Yazarlar ünlü. Uzun yazınca daha bir akıllı ve bilgili oluyorlar herhalde. Genel Yayın Yönetimi yazılara kıstas koymuştu. Uyan pek yok, hatırlatan da yok. Yazı karakterleri hakkında daha önce de yazdım, yayımlanmaya uygun bulunmadı. Bir başka okur aynı konuya değindi. Kimseler dikkate almadı. Demek biz yaşlı okurlar gözden çıkarıldı. Ben okumayı Cumhuriyet’i heceleyerek öğrendim. Yaşım 78. Demek çıktığı günden itibaren Tamer Ailesi’nin evine girmiş Cumhuriyet. Yeni kuşak uzun yazıyı okumuyor, Cumhuriyet’i ağır buluyor. Havai heves. Asparagas yazılar onun için rağbette. Ağır olanı biz yaşlı kuşak taşıdık bugünlere. Bizleri dışlarsanız sonucun ne olacağını takdir edersiniz. Saygılar...
Turgut İnan Tamer
Ekonomide yönlendirici haber doğru mu?
Okurumuz Muharrem Görkem bu konudaki değerlendirmesini “Ev almak isteyenler dikkat: acele edin” başlıklı haberle ilgili olarak şöyle dile getirdi:
“Konut/inşaat sektöründe ‘satıcı’ konumdaki bir firmanın görüşlerinin ne gibi bir HABER değeri olabilir? Sektörde taraf bir firmanın görüşlerinin manipülatif olabileceği ihtimalini göz önüne almayan bir tarzda sunmamış mısınız haberi? Siz bir satıcının alıcılara ‘acele etmeyin bekleyin dediği/diyeceği’ bir sektör biliyor musunuz? Doların yükselip devalüasyonun tırmandığı bir dönemde elinizdeki doları bozdurun mahiyetindeki bir mesaj ile neyi hedefliyorsunuz? Holding medyasından alışık olduğumuz bu tarz haberleri Cumhuriyet’e yakıştıramıyorum. Belki reklam veriyor size ilgili firma. Öyle bile olsa, hiç olmazsa haberi sunum tarzınızı daha etik bir şekilde yapabilirdiniz. Yozlaşma her yere, her kuruma sirayet mi edecek bu ülkede? Selamlar, iyi çalışmalar.”
Sektörlerle ilgili gelişmeleri, eğilimleri okura duyurmak kuşkusuz basının görevleri arasındadır. Ama gazeteciler örneğin, döviz iniş çıkışlarını haber yaparken bir borsa spekülatörü gibi davranamazlar. Söz konusu haberde gayrimenkul sektörü ile ilgili bu türden bir “yönlendirmeden” söz edilebilir. Sektörde söz sahibi olduğu varsayılan birden fazla şirkete sorular sorulmuş ve genellikle de dövizdeki tırmanışın riskleri anlatılırken gayrimenkule yönelinmesi salık verilmiş. Daha doğru tutum öteki sektörlerin dövizdeki hareketlilikle ilgili görüşlerini de aktarmak olurdu. Gazeteler dövizdeki hareketleri ekonominin dili ve verileri ile, bilimsel açıklamalarla farklı yaklaşımları da dikkate alarak anlatmak durumundalar. Kuşkusuz özen gösterilmesi gereken bir alandan söz ediyoruz. Haberle reklamın iç içe geçmesi ise hiçbir zaman onaylayamayacağımız bir durumdur. Bu arada Cumhuriyet Yayın İlkelerini arkadaşlarımıza bir kere daha hatırlatıyorum. 1/4 ve 1/7. maddeler açık ve kesindir. Bu maddelerin dikkatle okunmasında, özellikle bölüm şeflerinin uymaya özen göstermesinde büyük yarar var.
KISA... KISA
Kerberos
Sedat Yaşayan Bey’in hazırladığı bulmacada Grek mitolojisinde geçen “Kerberos” sözcüğü “Karbaros” olarak yazılmış. Yanlıştır. Saygılarımla.
Levent Ergenç
‘Rolırkostır’
Çok beğendiğim bu köşeye ilişkin bu ikinci notum. Birincisi Boğaz’daki yalıların emlak vergisiyle ilgiliydi. Bu kez de 11 Eylül “Ekonomi ...” yazısıyla ilgilidir. Biz yıllar önce İzmir Fuarı Lunaparkı’ndakine “montaynrüs” derdik, Fransızca “montagne russe-Rus dağları”nın Türkçe söylenişinden. Tabii günümüzde özenti İngilizce üzerinden ama yazıdaki kusurlu. Özgün yazılış “rollercoAster”, “... coEster” yazılmış. Belki de “rolırkostır” diye Türkçeleştirmek daha iyi. Kolay gelsin, sevgiler...
Ömür Akyüz
Daha fazla bulmaca
Gazetemiz Cumhuriyet’i zevkle okumaktayız; ancak bizim yaşımızdaki insanların daha çok ihtiyacı olan beyin jimnastiği için bulmaca çözmemiz gerekiyor. Gazetemizin bulmaca bölümü yok denilecek kadar az olduğundan, ilaveten sadece bulmacası için başka bir gazete daha almak durumunda kalıyoruz. Bu da biz emekliler için ayrı bir külfet oluyor. Bu nedenle gazetemizde en azından yarım sayfa bulmacaya yer verirseniz seviniriz. Saygılarımla...
Yusuf Çilek
Nâzım’a ait değil
4 Eylül Cuma günkü Cumhuriyet’te Meriç Hanım’ın yazısının sonunda Nâzım Hikmet’ten alıntılandığı ifade edilen “Şarka bakmaz garbı bilmez/Edepten yok payesi/ Bir kızarmaz yüz/ Bir yaşarmaz göz/tüm sermayesi” dizeleri Mehmet Akif Ersoy’a aittir. Kolaylıklar.
Uğur Ergün
Okur Temsilcisinin notu: Yanlış aktarım Emekli Tuğamiral Alaettin Sevim’e ait. Meriç Hanım da oradan aynen almış. Haklısınız, dizeler Mehmet Akif Ersoy’un.
Haziran’a sansür mü uygulanıyor?
Geçen günlerde İstanbul’da sonra Ankara’da Haziran Haraketi’nin genel toplantıları yapıldı. Cumhuriyet haber değeri olmadığını düşündüğünden olacak sayfalarında yer vermedi. 12 Eylül’de İstanbul’da, Ankara’da, daha pek çok kent ve kasabada Haziran eylemleri vardı. Cumhuriyet yine görmemekte ısrar etti. 12 Eylül protestoları arasında Halkevleri’nin İstiklal Caddesi’ndeki eylemine sayfalarına yer veren gazete bu haberin yanı sıra Haziran eylemlerine de yer verebilirdi. Doğrusu Birleşik Haziran Hareketi’ne uygulanan bu ambargoyu anlamakta zorlanıyorum. Bir açıklaması var mı acaba? Okur Temsilcisine sordum o da konunun peşinde olduğunu, ısrarlı olacağını, bir anlam veremediğini söyledi. Peki, bir bilen var mı?
Ekrem Yiğit
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi