Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Şimdi Kim Çizecek?..

08 Ekim 2014 Çarşamba

Yanı başımızdaki savaş yürekleri kanatmıyorsa, stratejiler ve taktikler havada çarpışırken insan ya da onun özü olan insanlık karanlık bir köşeye sinmiş, korkunun egemenliğine sığınmışsa ne yapılabilir?..

***

Gerçekler gazete sayfalarında, siyasilerin demeçlerinde neye dönüşüyor? Rakamlara mı? Büyük hesaplara mı? Örneğin kafa keserek neredeyse tüm dünyayı terörize eden silahlı, gaddar gücün sınırın karşı tarafında, Ayn el Arab ya da Kobani’de köylerini, kasabalarını savunan Kürtleri yok etmeye çalıştığı gerçeğine siyasiler, onların medyatörleri ne diyor? ABD uçaklarının üç beş IŞİD aracını vurmasına “destek” mi diyorlar? Ya da “Bize destek olun” diye Ankara’ya gelen Salih Müslim’in önüne “Olur ama Özgür Suriye Ordusu’na katılırsanız” şantajı mı konuyor? Bunun IŞİD’e açık bir destek olduğunu kimse anlamıyor mu yani?

***

Aynı kör strateji, gazeteci Amanpaur’un sorularını yanıtlayan Başbakan’da daha da ete kemiğe bürünüyor: “Kara harekâtı yaparız ama yalnız IŞİD’e karşı değil, Esed’e de karşı olacaksa.” Sanki herkes hasretle kara harekâtı bekliyormuş gibi konuşuyor Başbakan. Konuşmuyor, mürekkebi kurumamış Tezkere’sini konuşturuyor. Oysa istenen savaş değil, savaşın durdurulması, IŞİD’in yalnız bırakılması, topraklarını koruyanlara destek olunması. Dolambaçlı sözlerin gizlenemeyen anlamı, “varlığının haklılığı” “nesnel” nedenlere dayandırılarak meşrulaştırılan IŞİD, sempati halesi içinde kalmayı sürdürüyor. Müslim’e söylenen aslında şudur: “Siz şimdi IŞİD tehdidi altındasınız ama ya gelecekte burada bir Kürt devleti kurarsanız.”

***

Yok, hayır, anlaşılıyor, bu savaş yüreklere değmiyor. Masa başında kırmızı ya da mavi başlı toplu iğneler harita üzerinde gidip geliyor. Bir oraya saplıyorlar iğneyi bir buraya. Kobani düştü düşecek ve söz bitiyor. Söz yerini başka ve bana çok zalimce gelen bir başka söze bırakıyor? “Her şey Kobani’den ibaret değildir.” Öyledir, değil mi? Sınır uzayıp gidiyor, daha çok yer var iğnelerin saplanacağı.

***

Irak’ta, Suriye’de artık kim nereye hükmediyor kimse bilmiyor. Bu duruma yeni bir ad verildi zaten. Köşe yazarları bıkıp usanmadan o şablonu yineliyorlar: “Sykes-Picot sınırları hükümsüzdür artık.” Haklısınız emperyalistlerin çizdiği o sınırlar artık geçersiz, lime lime oldu, silindi. Zaten bir tek Türkiye direnebilmişti o yıllarda size. Peki, şimdi ne olacak? Verdiğiniz yanıttan anlaşılıyor, yine harekât masasının başındasınız; mavi iğneler, kırmızı iğneler... Şimdi kim çiziyor sınırları?

***

Sahi Sykes-Picot ikilisinin vârisleri kimler? Şu yeni Ortadoğu haritasını Joe Biden mi, NATO’nun çiçeği burnunda genel sekreteri mi çizecek? Yoksa dört beş koldan İngiliz, Fransız, Alman, Rus heyet halinde mi oturdunuz masa başına? Stratejik önemi olan yerleri, petrol kuyularını nasıl paylaşacaksınız? Sınırlarını kendileri kararlaştırmak isteyen, bunun için topraklarını savunan, kendi aralarında barışçı yöntemlerle komşulukları belirlemek isteyenlerden hoşlanmadığınız besbelli. Kırmızı iğne oraya, mavi iğne buraya, her iğnede birileri toprağa düşecek besbelli...

***

Başlattığınız işi bitirmek istiyorsunuz. Bu kez beklemediğiniz işler oldu. Sokağa sürdüğünüz ve plan dahilinde hareket edeceklerini umduğunuz yığınların başka dertleri varmış. Hesapları tutturmakta zorlandınız. Planlı isyanlarınız plansız direnişlere dönüştü. Aslında pek berbat tarihçilersiniz. Yeni şeyler öğrenmeye gerek duymuyorsunuz. Size yeni silahlar, yeni teknolojiler yetiyor. Aynı hikâyeyi, aynı masalı, aynı kışkırtıcı sözleri yineleyerek işinizi yürütüyorsunuz. Bunalımdasınız, sıkıntılısınız, yine de denetiminizde olduğundan eminsiniz her şeyin.
Ama ya değilse, ya fikrini değiştirmeye karar vermişse tarih?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları