Bir İstanbul Klasiği
Haydar Ergülen
Son Köşe Yazıları

Bir İstanbul Klasiği

16.04.2012 03:59
Güncellenme:
Takip Et:
\n

\n

Yazının başlığını okuyunca kimden söz ettiğimi hemen anlamışsınızdır. Öyle değil mi, hem zaten kaç İstanbul klasiği var? Beni çok sevindirdiniz ama, kendisi de bu yazıyı okuyup onu hemen tanıdığınızı duyunca mutlu olmuştur eminim.

\n

Mutlu dedim ya, bugün yazıya sözcükler kendiliğinden geliyor, her biri çoktan birer heves kuşuolmuş da, beni de beni de o yazıya al, ben de geçeyim yazıyadiye sevinç uçmalarındalar bile. Kanat çırpmalarını duyuyorsunuz değil mi? Ah bu sözcükler, ne zaman çocuk kalbiyle şımaracakları, ne zaman büyük aklıyla küsecekleri, ne zaman kendilerini kuş gibi yeğin hissedecekleri hiç belli olmaz! Böyle diyorum da onlardan şikâyet mi ediyorum, asla! Tam da bu yüzden, yerlerinde durmadıkları, bir oraya bir buraya gezinip durdukları için seviyorum ya onları.

\n

Fakat doğrusunu isterseniz bir yandan da üzülüyorum onlar için. Benimleyken yalnızca şiirlerde, birkaç denemede, düzyazıda ve bir de şu okuduğunuz mektuplarda geziniyorlar. Hem de yalnızca günümüzde geziniyorlar.

\n

Oysa onları İstanbulun eskisinden yenisine, Bahariyesinden Yedikulesine, nergisinden lalesine, tatlısından tuzlusuna gezdiren, gezdirmekle kalmayıp hem onlara hem de onlarla bize sonsuz bir şölen duygusu yaşatan öyle bir usta var ki, ben de sözcükleri biraz olsun sevindirebilmek, onlara şu baharda İstanbulu yaşatabilmek için onu yazıyorum bugün.

\n

Bir yazarın, bir şairin daha yaşarken klasik hale gelmesi, elbette o yazar için de, o edebiyat, o dil için de övünülesi bir şeydir. Hele o yazar sizin neredeyse, bir rastlantı diyelim ya da edebiyat ve şiir konusunda bir oburcuk olmanız yüzünden, çok erken tanıyıp, ilk gençlik kitabını okuyup izini sürdüğünüz ve şükür bugünlere kadar hemen her yapıtını eksiksiz okuyarak, onun sözcükleriyle incelikler, duyarlıklar, kırgınlıklar, acılar, ayrılıklar, eh arada bir de sevinçler haritasının sınırlarını durmadan genişlettiğiniz bir yazarsa... Cümleyi galiba toparlayamayacağım, en iyisi şöyle bitireyim: Bu çok şey demektir!

\n

Okumadığım pek az kitabı var, bunlardan üçü yemekle ilgili, onlar da doğal olarak mutfakta duruyor, bu konuda ne yazık ki emekveremediğim için umarım onları da biri tez elden mönüye ekler. Her ne kadar yazarımız yemek kitaplarını imzalarken Dikkat! Zehirlenme tehlikesi!diye yazsa da, kendisinin o kitapları yazdıktan sonra yazı verimini daha da arttırdığına bakılırsa, tam tersine sağlıklı ve iyi beslenme güvencesitaşıyan yapıtlar olmalı bunlar da.

\n

O benim için ilk kitabıCumartesi Yalnızlığını (1968) okuduğum 41 yıl öncesinden, en son kitaplarıYağmur Akşamları (2011) ile Yaşadığım İstanbulu (2012) okuduğum bugüne dek ışıltısını hiç yitirmeyen, fakat yine de Cemil Meriç için söylendiği gibi hepmünzevi bir yıldızgibi yalnız duran Selim İleridir. Edebiyatımızın yıldızıdır. Büyük romancı, hikâyenin ve düzyazının değerli ustasıdır ama, hâlâ hevesli bir kalfagibi, bir hevesin kalfasıgibi belki de ustalığına nisbet yaparcasına çalışmaktan geri durmayandır. Belki de gerçek ustalıkböyle bir şeydir. Geçen akşam İstanbul Araştırmaları Enstitüsünde İstanbul edebiyatıkapsamında kendisiyle bir söyleşi yaptım. İlgili bir okur topluluğunun olduğu o söyleşiden sonra bir kez daha şu uzun soruyu sordum kendime.

\n

Eski kitaplara, onların eskiyazarlarına, şiirin kıyısındakilere, kendini hiç öne sürmeyenlere, az çok demeden komşuluklara, sokaklara, semtlere, sinemamızın perdesini ağartanlara,salyangoz sataraktiyatro yapanlara ve dahi incesinden hüzzamına şarkılara, bilhassa ikinci kemanlara bu kadar vefalı davranan bir başka yazar var mıdır acaba?

\n

Üstelik vefa kelimesine de neredeyse hiç başvurmuyor. Bilgisayar kullanmıyor, daktilo kullandığını söylüyor ama, bana sorarsanız yalnızca gönlüyle yazıyor, vefayla yazıyor. Edebiyatımızın bir klasiği, bir İstanbul klasiği ve vefanın edebiyatımızdaki son temsilcisi.

\n

Teşekkürler Selim İleri. Siz çok yaşayın, çok yazın, bu Türkiye için, Türkçe için, İstanbul için çok şey demektir.

\n\n

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’in ‘İçeridekiler’ine...

Cumhuriyet’in ‘İçeridekiler’ine...

Devamını Oku
21.03.2017
Üvey Sayfa

Devamını Oku
14.01.2013
Cemali Mektup

Devamını Oku
07.01.2013
ODTÜ 'Üniversite'dir!

Devamını Oku
31.12.2012
Mevlana'dan Yunus'tan...

Devamını Oku
24.12.2012
Dünya Cemevi

Devamını Oku
17.12.2012
Tarzan Zor Durumda

Devamını Oku
10.12.2012
Kibir Korosu

Devamını Oku
03.12.2012
Sami Baydar'ın 'Dünya'sı

Devamını Oku
26.11.2012
Cumartesi Annem

Devamını Oku
19.11.2012
Zorunsuz Âşıklama (Ya da Eskişehir)

Zorunsuz Âşıklama (Ya da Eskişehir)

Devamını Oku
12.11.2012
Eskişehir'e Gidecek Olanlara Bazı Uyarılar

Devamını Oku
05.11.2012
Kırık Kalpler Müzesi

Devamını Oku
29.10.2012
Düşyazdım...

Devamını Oku
22.10.2012
Köşeden Köşeye...

Devamını Oku
15.10.2012
Split Işığı

Devamını Oku
08.10.2012
Yürürden Abdal, Gönülden Dağ,

Devamını Oku
01.10.2012
'Zamanın Farkında'

Devamını Oku
24.09.2012
Latife'nin Zeytin Ağacı

Devamını Oku
10.09.2012
Yeni Eylül

Devamını Oku
03.09.2012
Çocukluğun Ölümü

Devamını Oku
27.08.2012
Emirgân - Teşvikiye

Devamını Oku
20.08.2012
Yol Durumu

Devamını Oku
06.08.2012
Yazla Nişanlı

Devamını Oku
30.07.2012
Yaprak

Devamını Oku
23.07.2012
İki

Devamını Oku
16.07.2012
Yaz Diye...

Devamını Oku
09.07.2012
'Merdivende Üç Şair'

Devamını Oku
02.07.2012
Alican Geldi!

Devamını Oku
25.06.2012
Dün Hazirandı

Devamını Oku
18.06.2012
'Ama...'

Devamını Oku
11.06.2012
Anıların Uğurladığı

Devamını Oku
04.06.2012
Haftaya Haziran...

Devamını Oku
28.05.2012
Yaz Bir Şiir!

Devamını Oku
21.05.2012
Enis Batur'u Sevmek

Devamını Oku
14.05.2012
Eskişiir Eskişehir

Devamını Oku
07.05.2012
1'i Kırmızı...

Devamını Oku
30.04.2012
Salak

Devamını Oku
23.04.2012
Bir İstanbul Klasiği

Devamını Oku
16.04.2012
Köşeboşu

Devamını Oku
09.04.2012