Haydar Ergülen
Haydar Ergülen haydaree@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çocukluğun Ölümü

27 Ağustos 2012 Pazartesi
\n

\n

Tam bir yıl önce bu köşede yayımladığım ilk Açık Mektupun başlığıCinceviz Bir Çocuktu. Bir âlimin ölümü âlemin ölümüdür sözünü hatırlatarak başlıyordu. Ne tesadüf demeyeceğim, ne acı rastlantı diyeceğim, tam bir yıl sonra yazdığım bu yazı da yine çocuklara, çocukluğa ve onun, onların ölümlerine ilişkin.

\n

Bir çocuğun ölümü cennetin ölümüdür. Çoktan yitirdiğimiz ve her çocuğun ölümüyle biraz daha uzaklaştığımız düşlerin de ölümünden söz ediyorum. Çocukluk dediğimiz cennet, ilkin çocuğun sevdiklerinin, yakınlarının yitimiyle ölmeye başlar. Hele kardeş, anne, baba ölümünde o yitik cennet, çocuğun cehennemi olur. Cennet artık ötededir, öldükten sonra kavuşabileceği kadar uzakta.

\n

Saflığın, masumluğun, suçsuzluk ve günahsızlığın da cennet kavramıyla, düşüyle birlikte yok olduğunu acıyla ve yazıyla izliyoruz. Çocukluk her yazıyı sevindirir, herkesin yazısını güzelleştirir, harflerin birer lunapark giriş bileti kazanmış gibi kıpır kıpır olduğunu da görürsünüz o yazılarda, bazı sözcüklerin dönmedolabın tepesinde durmuş gibi aşağıdaki sözcüklere üstten baktığını da. Bazılarınınsa, harf olur, sözcük olur, cümle olur, virgül olur ve sanki bir atlıkarıncada dönmekten başlarının döndüğünü değil de, dünyayı onlar döndürüyormuş gibi başınızı döndürdüğünü duyarsınız.

\n

Sonra çocukluk ölür, lunapark kapanır, harfler elimizde kalır, dönmedolap dönmez olur, atlıkarıncanın atları yılkıya bırakılır. Çocukluk cenneti de lunapark gibi bir şeydir, başka çocuklarla birlikte cennettir, başka çocuklarla birlikte başı göğe erer çocukların.

\n

Ülkeyi yitirmezsiniz ama cenneti yitirirsiniz. Çocukları yitirmek cenneti yitirmektir çünkü. Bu ülke çoktur kutsalı da öldürmeye başladı, çocukları ve cenneti. Pek çok gelenek zamana yenildi, bazı geleneklerse sindikleri yerden işlerini gördüler. Pusu geleneğimiz yeni ve çağdaş yorumlarla gelişti, zenginleşti. Töre ve cinayet sözcüklerinin yan yana gelmesini ve kullanılmasını kimse yadırgamadı. Kan davası kavramı pek sıradan bir hal aldı, şimdi akan, akıtılan, kanayan, parçalanan, yırtılan, kırılan, kopan, yığılan, yıkılan, yaralanan şeylerin yanında.

\n

Hem yazı ne ki onların yanında? Birbirlerinin çocuklarını öldürmeye başlamış bir ülkeyi neye yazarsın, nereye yazarsın, kime yazarsın ve niye yazarsın? Yazıyla lunapark kurulmaz, ışık gerekir, oyuncak gerekir, sevinç gerekir, çocuk gerekir. Yazıyla cennet de olmaz, iyilik gerekir, özgürlük gerekir, düş gerekir, çocuk gerekir. Tıpkı çocuklukla ilgili bir yazıya da şiirin, masalın, söylencenin, uykunun gerektiği gibi.

\n

Bir çocuğun ölümü yalnızca kendi ölümü değildir, başka çocukların da ölümüdür. Onun ölümüne neden olanların çocuklarının da ölümüdür. Bir çocuğun ölümü ağırdır, uzundur, yazılması zordur. Bir çocuğun ölümü büyüktür ve çocuk ölür, ölümü büyür. Ölümün büyüdüğü bir yerde ise her şey küçülür, ülke de, cennet de, hayat da, gelecek de, düşler de. Büyükler mi? Onlar zaten küçüktür.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Üvey Sayfa 14 Ocak 2013
Cemali Mektup 7 Ocak 2013

Günün Köşe Yazıları