Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cumartesi Annem
Bir yaradılış efsanesinde dünyanın bir cumartesi sabahı yaratıldığını okumuştum. Herkes gibi cumartesiyi çok seven biri olarak ben de dünyaya geldiğime bir kez daha mutlu olmuştum. Öyle ya, bir cumartesi dünyasıydı bu, cumartesi sevinci yaşatırdı başka günlerde de. Yaşatmadı, yaşatmazmış ve insan bunu gençlik cumartesilerinden başlayarak anlarmış.
\nSelim İleri’nin “Cumartesi Yalnızlığı”nı okuduğumda düşündüydüm bunu. “Yalnızdım, cumartesiydi. Cumartesi tek sevinç günümdü, kötü geçemezdi dost yüreklim, sensiz olamazdım...” dediği zaman öykünün genç kızı. “Cumartesi sevinç günü”mdü, günümüzdü. 1996’da “Cumartesi” şiirimi yazdığımda ise ne sevinç kalmıştı ne de sevinç günü cumartesi: “Kayıp Tanrının Çocukları şiirini yazamadım cumartesi / annem duysa üzülür: Ah oğul gidenler dönmüyor geri!” Şiir “Tanrı aşkına biraz merhamet, biraz mavi, biraz da cumartesi!” dizesiyle bitiyordu. Hepsi bir ve aynı anlama gelen üç şey, merhamet, mavi ve cumartesi.
\nSonra aradan 400 cumartesi geçti. Kayıp oğulların, kızların, kocaların, kardeşlerin, annelerin, babaların iyice kayıp olduğu 400 cumartesi. Cumartesi Anneleri, ellerinde kayıplarının, kaybedilenlerin fotoğraflarıyla, talepleri yazılı kartonlarla yaz-kış, soğuk-sıcak, yağmur-çamur demeden, bazen güvenlik güçlerinin baskısına rağmen beklediler. Galatasaray Meydanı’nda ne merhamet, ne mavi ne de cumartesi, yalnızca “Cumartesi Yalnızlığı”nın en koyusunu yaşayan anneler vardı.
\n“399 haftadır her cumartesi günü, İstanbul, Galatasaray Meydanı’ndan kamu vicdanına seslenen Cumartesi Anneleri, 24 Kasım 2012 Cumartesi günü 400. oturmalarını gerçekleştirecekler. Onlar, bu uzun soluklu sivil itaatsizlik eylemini devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltında kaybedilen evlatlarının, eşlerinin, kardeşlerinin, anne ve babalarının akıbetlerinin açıklanması, sorumluların yargılanması talebiyle sürdürüyorlar. İnsan hakları temelli gazeteciliğin / haberciliğin eksikliği nedeniyle kayıp yakınları seslerini duyurmakta ciddi zorluklar ve önyargılı engellemelerle karşı karşıya kalıyorlar. Sesleri duyulmaz, kendileri görünmez kılınmak istenen kayıp yakınlarının sesinin kamuoyuna ulaşmasına...”
\nCumartesi Anneleri’nin bildirisi böyle sürüyor. Vicdandan söz ediyorlar hâlâ, iyimserlikle mi desem, saflıkla mı yoksa belki hâlâ bir parçası kalmıştır umuduyla mı, bilmiyorum. Üstelik bu vicdan da “kamu vicdanı”. Ece Ayhan’ın “Kara Kamu”sunun kara vicdanı! Öyle bir vicdan var mı, bütünüyle kuşkudayım! Zaten uzun zamandır vicdan sözcüğünden de kuşkuluyum! Vicdan da artık bir “muktedir alfabesi”nin sözcüğü, kavramı oldu. Muktedirlerin ve onların çizgisindeki bazı “sanatçı”ların, açlık grevindekilere pastalı kutlama çizen karikatüristlerin vicdanı sanıyorum kamu vicdanı oldu artık! “Sivil vicdan”sa ya hiç olmadı ya da “kamu vicdanı” tarafından karartıldı!
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev