Split Işığı
Haydar Ergülen
Son Köşe Yazıları

Split Işığı

08.10.2012 03:59
Güncellenme:
Takip Et:
\n

\n

\n

\n

İnsan bazen hiç aklında olmayan insanlarla tanışır, aklına gelmeyen yerlere gider. 7 yıl önce güzün iki arkadaşımızla Balkan gezisi yaparken, birden kendimizi Splitte bulmuştuk. Belki yolumuzun üstüydü, şöyle bir uğrayıp Zagrepe devam edecektik. Saraybosnadan kiraladığımız arabayı Hakan park etti ve kasım ayında ıssız bir güz resmi olarak denizine dalgın Splitte dolaşmaya başladık.\n

\n

Güz resmi dedim, göç resmi de diyebilirim. Yaz göçünce bazı yerlerde yaşam da göçmüş sayılır, yaz ve yaz vardır yalnız. Bu beni üzer mi, bencilce söylersem, hayır, ama yaz çocukların, gençlerin, kadınların meyvesidir, ağacıdır, mavisidir, iyisi, güzeli, aşkıdır. O yüzden bitmesin isterim. Ne var ki biter, benim yazım olan güz başlar. Güz, bir yapraktan ötürü de sevilir, bir dalgınlık sonucu da. Ben 7 yıl önceki güzü Splitin kendi halinden ötürü sevdim. İyi ki adına turistdediğimiz insan grubu, uğrayıp görüp sevip geçiyor, yurt tutmaya kalkmıyor. Turist yerleşik olsaydı, o zaman sevecek, özleyecek, düşlerimizde olsun baş başa kalacak şehir bulamazdık kendimize. \n

\n

Splitte 2 gün kaldık ve güzün de başka bir denizi, göğü olduğunu gördük. Ben ona güz ışığı dedim, tam yazla güzün buluştukları yerde belirir ve sanki yazdan çok güze eğimlidir. Nereden biliyorum, elbette hiçbir yerden, güz çocuğu olarak, insan bazen de kendini hatırlar ve güze de Güz ey ben senin oğlun değil miyim?diye hatırlatmak ister. Türkiyeden, dünyadan gördüğüm 40 kentin ışığı üstüne bir yazı yazmıştım, şimdi şuna vardım oradan, kentler ışıklarıyla vardır, ışıklarıyla severiz onları, ışıklarıyla özleriz. Bir de Barselona var ışığıyla özlediğim bir kent olarak, bir de İstanbul. Demek ki bazı kentler insanlarından ötürü burnumuzda tüter, bazılarıysa ışığından ötürü gözümüzde tüter.\n

\n

İnsan bazen bir insanın ışığına gittiği gibi karanlığına da gider. Her zaman yazın ışığı değildir gözümüzü alan, bazen de güzün ışığı gönlümüzü alır. Ve o ışık insanda zaman zaman belirir, uyanır. İnsan o ışığı unutmazsa, o ışık gün gelir insanın gözünü ve gönlünü yeniden aydınlatır. 7 yıl önce öylesine bir uğradığımız Splitteyiz yine, o zaman da turistdeğil, “geçiciydik, şimdi de turistdeğil kalıcıyız. Çok fazla değil, 1 ay kalıcı.\n

\n

Güz ışığı galiba şiirin de ışığı ya da aralarında ışık kardeşliği var. Aşk, şiir ve ışık. Üçünde de güz ışığının rengi, sesi, suyu, yakınlığı yok mu sizce de? Güz ışığı galiba en çok da şiire yansır. Sezer Duru yazın Güzün Splite gider misin? diye sorduğunda, o güz ışığı yeniden gözümü aldı. Hemenevetdedim Sezer Ablaya, güz ve Split, “ikisine de giderim”. Eylülün 15inde geldik, Ekimin 15inde döneceğiz. Biraz daha geç olsun isterdim, biraz daha güz, biraz daha ışık, ama güz ışığı.\n

\n

Varlıkta Aralık sayısında uzunca yazacağım Spliti. Geçen yaz sevgili arkadaşım, yeni çıkan Civan romanıyla da gerçek bir yazı ve edebiyat ustası olduğuna bir kez daha tanık olduğum Müge İplikçi konuğu olmuştu Splitin. Traduki ve Udruga Kurs adlarını taşıyan iki çeviri oluşumunun, Türkiye ve Doğu Avrupadan 30 yazarı, şairi kapsayan bir Writers in Residence programı. Yani yazarların 1 ay süreyle konuk edildiği, onlara yazma olanağı sunan bir program. Başında da Maja ve Edi adlı iki tatlı insan var. Hırvat yazarları, şairleri de İstanbula gelip Galatada kalıyor. \n

\n

Splitteki okuma ve söyleşi etkinliği olan Diskursjiada, Müge İplikçinin Vatandaki bir köşe yazısından ödünç olarak şunu anlattım: Split Belediye Başkanı tüm yazarları para kazanamayan şairler olarak görüyormuş. Tanıştığı her yazara kaç kitap yazdığını, kaç para kazandığını sorup bir işadamı kafasıyla kâr/zarar hesabı yapıyormuş. Bunu anlattım Mügeden aldığımı söyleyerek, sonra da umarım sayın başkanın benim geldiğimden haberi yokturdedim, karısı oradaymış meğer, tanıştık. \n

\n

Güz ışığı bizi uğurlayacak Splitten. Belediye başkanı da şairlerin niye para kazanamadığını hiçbir zaman anlamayacak. Güz ışığından para mı kazanılırmış? \n

\n

\n\n

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’in ‘İçeridekiler’ine...

Cumhuriyet’in ‘İçeridekiler’ine...

Devamını Oku
21.03.2017
Üvey Sayfa

Devamını Oku
14.01.2013
Cemali Mektup

Devamını Oku
07.01.2013
ODTÜ 'Üniversite'dir!

Devamını Oku
31.12.2012
Mevlana'dan Yunus'tan...

Devamını Oku
24.12.2012
Dünya Cemevi

Devamını Oku
17.12.2012
Tarzan Zor Durumda

Devamını Oku
10.12.2012
Kibir Korosu

Devamını Oku
03.12.2012
Sami Baydar'ın 'Dünya'sı

Devamını Oku
26.11.2012
Cumartesi Annem

Devamını Oku
19.11.2012
Zorunsuz Âşıklama (Ya da Eskişehir)

Zorunsuz Âşıklama (Ya da Eskişehir)

Devamını Oku
12.11.2012
Eskişehir'e Gidecek Olanlara Bazı Uyarılar

Devamını Oku
05.11.2012
Kırık Kalpler Müzesi

Devamını Oku
29.10.2012
Düşyazdım...

Devamını Oku
22.10.2012
Köşeden Köşeye...

Devamını Oku
15.10.2012
Split Işığı

Devamını Oku
08.10.2012
Yürürden Abdal, Gönülden Dağ,

Devamını Oku
01.10.2012
'Zamanın Farkında'

Devamını Oku
24.09.2012
Latife'nin Zeytin Ağacı

Devamını Oku
10.09.2012
Yeni Eylül

Devamını Oku
03.09.2012
Çocukluğun Ölümü

Devamını Oku
27.08.2012
Emirgân - Teşvikiye

Devamını Oku
20.08.2012
Yol Durumu

Devamını Oku
06.08.2012
Yazla Nişanlı

Devamını Oku
30.07.2012
Yaprak

Devamını Oku
23.07.2012
İki

Devamını Oku
16.07.2012
Yaz Diye...

Devamını Oku
09.07.2012
'Merdivende Üç Şair'

Devamını Oku
02.07.2012
Alican Geldi!

Devamını Oku
25.06.2012
Dün Hazirandı

Devamını Oku
18.06.2012
'Ama...'

Devamını Oku
11.06.2012
Anıların Uğurladığı

Devamını Oku
04.06.2012
Haftaya Haziran...

Devamını Oku
28.05.2012
Yaz Bir Şiir!

Devamını Oku
21.05.2012
Enis Batur'u Sevmek

Devamını Oku
14.05.2012
Eskişiir Eskişehir

Devamını Oku
07.05.2012
1'i Kırmızı...

Devamını Oku
30.04.2012
Salak

Devamını Oku
23.04.2012
Bir İstanbul Klasiği

Devamını Oku
16.04.2012
Köşeboşu

Devamını Oku
09.04.2012