Haydar Ergülen
Haydar Ergülen haydaree@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yaz Diye...

09 Temmuz 2012 Pazartesi
\n

\n

\n

\n

Diyor ki: Yaz ya da yazma, nasılsa yaz kendi bildiğince geçecek, yaz haziran değildir, hiçbir yaz birbirine benzemeyecek, gelecek yazlar için de ümit vermeyecek. Gelecek yazlar yoktur çünkü, yaz yalnızca geçer. Yaz doluları da delileri de, şairin yaz geçer yine gelirdeyişiyle heveslenseler de, geçen yazla yine gelen yazın, güneşten doğru bile bir yakınlık taşımadığını bilmeyecekler, bilen birkaç kişiyse bunu ruhlarında bir yaz yanığı, tenlerinde ise bir güneş sırrı olarak geçen yazları ve geçmeyen yalnızlıklarıyla birlikte güze gömeceklerdir.\n

\n

Diyecek ki: Yaz, güz, bunlar söz. Yaz bulanıktır, bir şair defterine böyle yazmıştır. Ne zaman bir yazı açıklıkla karşılamak istesem, o yazın göğü kara bulutlarla siler kendini, mavisini esirger, yüzünü döker. Ne zaman bir yaza içimi dökmek istesem, yaz benden önce davranır. Yolculuk kalır, asla tamamlanmaz, belki de yolculuklar bunun için vardır, kaldığı kadardır, sürdüğü kadardır, durduğu kadardır.\n

\n

Diyesiymiş: Yaz baştan başa uzuuuun bir cumartesi olsun, çarşambanın iyimserliği, perşembenin uğuru 7 diye yedi vakte, cumadan başlayan cumartesi ise yalnızlığıyla, kimsesizliğiyle, herkesiyle, sevinci, kederiyle yaza yazılsın. Uzasın. Uzamaz ve insan kendisini gerer bir yaza boylu boyunca, bir cumartesiye kırılmışlığını, eskimişliğini, sevinçten yüzgeri edilmişliğini gerer. Gölgesini hazır ettiği yaza, gözlerinde bir yaz için beklettiği gölgeyi de gerer. Bir şiirle yaz arasında, bir yolculukla cumartesi arasında gidip gelen cümlelerin hoşluğuna da gerilir insan bazen, boşluğuna da.\n

\n

Demiştir: Yaz bizim en iyi semtimizdi orada.Başa çıkamazsan, ondan kaçamazsan, büyüsünden kurtulamazsan güzelleştirirsin, övgüler yağdırırsın, hatta onu şaşırtacak, kendi gerçekliğinden kuşkuya düşürecek kadar aşırıya götürürsün bunu. Yaz üzerine güzellemeler yapmayı, yazın sanki sözlüsü, nişanlısı, âşığı gibi kapısını açtırmak için yepyeni şeyler söylemeyi, ezberlemeyi. Oysa yaz kimsenin değildir, kendisinin bile değildir tümüyle, belki yalnızca karanlığıyla övünür yaz, kara güneşiyle.\n

\n

Desem ki: Yaz bir güneş sergisidir.\n

\n

Yaz sergisinde sapsarı ayçiçekleri, mavi çocukluklar, ipini koparmış giden bulut trenleri, sonsuz başaklar, lirik ikindiler, diyalektik vadiler ve onların kahkahaları yoktur.\n

\n

Yaz bir kara güneş sergisidir. Üst üste dizilmiş karpuzlar gibi birbirlerinin üstüne gelişigüzel atılmış ağır ve kara güneşler sergisi: Kemanım çalınıyor beni yaza tuttular.\n

\n

Yaz neydi?\n

\n

Yazı niye kendimize değil de kendisine sorarız hep, kendimize sorarsak yanıt veririz diye mi? Ve neden şiirlerde yaz hep gidendir, bulanıktır, karanlıktır, Turgut Uyarı da acıtan bir duygudur: Yazık sevgime diyor birisi / güzel gözlü bir çocuğun bile / o kadar korunmuş bir yazı yoktu”.\n

\n

...Yazdan iyiliğe, güzel yolculuklara çıksak, yaz bizi bir cumartesi akşamının dinginliğine bırakıp dönse, geçen yaz olsa, geçen yazların iyiliğinde. Yaz yaz yaz...\n

\n

Yaz bir kader gibi geliyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Üvey Sayfa 14 Ocak 2013
Cemali Mektup 7 Ocak 2013

Günün Köşe Yazıları