Hikmet Çetinkaya

Ölmeyen Günün Acısında...

15 Mayıs 2011 Pazar
\n\n\n

Bahçeler vardı o yıllar, çiçekler, dingin akan ırmaklar, masmavi bir gökyüzü, zamanın içinde yitip giden yalnızlar.

\n

Bir bekleyiş vardı, soluk alıp vermeler...

\n

Sonsuzluk vardı içimizde...

\n

Özlemler ve tutkular...

\n

Saçlarını çözdükleri kentlerde darmadağın olmuş düşlerimiz.

\n

İkindi yağmurları yağdığında neler yapardık anımsıyor musun?

\n

O yoksulluğun orta yerinde duran insanlar, çöp bidonlarını karıştıran çocuklar, göçler, acılar, kıyımlar.

\n

Anlat bana geçmiş günleri, dağları, ovaları...

\n

Bir mor menekşe al eline, çal kapımı...

\n

Konuş uzun uzun ben susarken.

\n

Yaşamak üzerine kurulan sözcükleri, okulsuz köyleri anlat.

\n

Artık çiçek açma zamanıdır taşın... Pencere kenarındayız sarmaş dolaş... Özlemini kıskaç gibi dola diline...

\n

Uzun uzun anlat.

\n

Vakit erişti, toprak uyandı... Çocuklar koşturuyor okulun bahçesinde... Ceviz kabuklarını ayıklıyor annelerimiz...

\n

Bak bulutlar da uçma çabasında kırlangıçlar gibi...

\n

***

\n

Bahçeye doğru yürüyorsun çiçekler arasında, uçurtmalar gökyüzünde...

\n

Mor, sarı, turuncu, mavi.

\n

Sen kendi kendine mırıldanıyorsun yine:

\n

Ben çocukken

\n

kendi başıma oynardım

\n

okul bahçesinin bir köşesinde

\n

yapayalnız.

\n

Nefret ederdim taşbebeklerden

\n

oyunlardan nefret ederdim,

\n

hayvanlar hiç dostça davranmazlardı,

\n

kuşlar da uçar giderdi.

\n

Beni biri arayacak olsa,

\n

bir ağacın arkasına

\n

saklanır ben öksüzüm’,

\n

diye bağırırdım.

\n

Oysa şimdi burada,

\n

merkeziyim bütün güzelliklerin!

\n

oturmuş bu şiirleri yazıyorum!

\n

Şu işe bakın.

\n

***

\n

İstanbulda doğup büyüyen 14 yaşındaki kız çocukları bugüne dek denizi görmemiş... O çocuklar, kız ve erkek gruplar halinde ilk kez Boğaz turu yaparlarken gözleri kıpır kıpırdı mutluluktan.

\n

Çocuksuz düşlerimiz, uçurtmalarımız, umutlarımız...

\n

Acıları yaşama katık eden insanlarımız.

\n

Malabadi Köprüsü... Nemrut... Tunceli Ovacık... Kaçkarlar... Sümbül Dağları eteğindeki köyler... Şemdinli, Şırnak...

\n

Acılardan ders çıkardık mı acaba?

\n

Bir BDP milletvekilinin şu sözleri benim içimi acıttı, ya sizlerin?

\n

Başta Diyarbakır olmak üzere her yeri Mısırın Tahrir Meydanı yapacağız...

\n

Bu gözdağı kime?

\n

Sert söylemlerle barış ve kardeşlik nasıl gerçekleşir, akan kan nasıl durur?

\n

Bu bir tetiklemedir, kör bakıştır, cehaletin adıdır.

\n

Bir pazar sabahı içinizi acıtmak değil amacım...

\n

Yaşamı, aşkı, sevgiyi, dostluğu, barışı anlatmaktı...

\n

İnsan ister istemez duygularına yenik düşüyor, kırlangıçları, çiçek bahçelerini, denizi, dağları, ovaları yazarken...

\n

***

\n

Çocukların sesini duyurmak istiyorum...

\n

Yarım kalan çığlıkları...

\n

Umudu...

\n

Sevgiyi...

\n

Ve bunları düşünürken Yorga Seferisin sesiyle irkilmek:

\n

Üç yıl boyunca

\n

hiç durmadan haberciyi bekledik

\n

gözlerimizi dikip

\n

çamlara, kıyıya ve yıldızlara.

\n

Bir olup sabahın demiriyle, omurgasıyla geminin,

\n

İlk tohumu arıyorduk

\n

eski oyun yeniden başlasın diye

\n

Ruhların yolculuğuydu belki de bizim toplum olarak aradığımız,

\n

Benim...

\n

Sizin...

\n

Hepimizin...

\n

Kimi zaman türkülerimiz yasaklandı, düşüncelerimiz kelepçelendi.

\n

Kitaplarımız yakıldı...

\n

Zamana yenik düştük acılarımızın içinde.

\n

İlkyazı, ölmeyen günün acısında yitirdik gençlik yıllarımızda...

\n

***

\n

Yasaklanmış sözcükler...

\n

Sürgünler...

\n

Kıyımlar...

\n

Diyarbakır, Metris, Mamak zindanları...

\n

İşkenceler...

\n

Ölümler...

\n

Şimdi kırık dökük düşünceler... Üstelik mırıldanarak, anlaşılmaz bir dilden...

\n

Hayatın bahçesinde açmış mıdır lavanta çiçekleri, gel bahçeye inelim birlikte.

\n

Ay seyrediyor, yıldızlarla birlikte...

\n

Bırakalım öfkeyi, nefreti, kini!

\n

Açalım sevginin kapısını hep birlikte.

\n

Yüzlerin görüntüsünü kıran sularda değiştirelim... Ölümün karanlık erincini boşverelim.

\n

Var mısınız yaşama sımsıkı sarılmaya, güvene, aşka, dostluğa, sevgiye.

\n

İnsan onurunu yüceltmeye...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları