Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Katilleri Tanıyalım!

15 Şubat 2015 Pazar

Bugün canınızı acıtacağım, “bugün pazar, keyif günü” demeyin, çünkü keyifli olunacak zaman değil! Çünkü bir üniversite öğrencisi, gencecik bir kız çocuğu, evine gitmek için bindiği minibüs şoförü, minibüs şoförünün oğlu ve bir arkadaşının vahşice saldırısına uğradı, vahşet ortaya çıkmasın diye o gencecik kızı bıçaklayarak öldürdüler ve cesedi ortadan kaldırmak için yaktılar. O ipek saçlı genç kızın ailesi, kızlarının cesedini gördüklerinde “bu bizim kızımız” diyemedi, çünkü öylesine yanıp kavrulmuştu, DNA testinden sonra geriye kalmış o yanık saçlara, o yanık, küçücük kalmış gövdeye sarıldılar! Ben bir korku filmi anlatmıyorum, bu olay, büyük çoğunluğun “Bizim aile yapımız çok güçlüdür, manevi değerlerimiz önde gelir” diyerek pek bir övündüğü ülkemizde gerçekleşti.
Şimdi katilleri sırayla tanımaya başlayalım:
Başta Diyanet İşleri. Sürekli fetva verip duruyor: “El ele tutuşmayın, tek başınıza sokağa çıkmayın, örtünün!” Diyanet İşleri’ne göre, “el ele tutuşanlar, tek başına seyahat eden kadın ve genç kızlar, örtüsüz sokağa çıkanlar” defolu yurttaşlar ve açıkça söylenmiyorsa da erkekleri tahrik ettiklerinden öldürülmeyi hak ediyorlar. Başbakan yardımcısının bir kadın sunucunun dekoltesine takıldığı ve bunu ayıpladığı; bir din adamının, “Annenizin diz kapakları bile sizi tahrik eder” diye sözüm ona erkekleri uyardığı; bir okul müdürünün merdiven altında durarak kız çocuklarının merdivenden çıkarken erkek çocukların akıllarının karıştığını söylemesi; bir zamanlar Başbakan şimdi Cumhurbaşkanı olan kişinin “Nedir bu, kız-erkek aynı evlerde kalıyorlar” diyerek aileleri uyardığı bir ülkede bir minibüs şoförü ve arkadaşları, evine dönen başı açık, kız öğrenciye işte böyle bakar: “Bu kız tecavüzü de, öldürülmeyi de, yakılmayı da hak ediyor!”
Korkusuzdurlar! Çünkü bilirler ki, yasalar onları korur! Korumaz mı? Yapmayın! Mardin’de hâkimler 23 kişinin sürekli tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki bir kız çocuğunun “bu işi rızasıyla yaptığına” karar verdiler ve sanıklara büyük bir ceza indirimi uyguladılar.
Ne yazık ki, ülkemizde hâkimler çoğunluğu ya erkek olduğundan ya da bilinçaltı çok fazla erkek olduklarından, kadın ve çocuk tecavüzü olaylarında ve kadın cinayetlerinde cezada indirim yapmak için acayip bir çaba harcıyorlar. Suçu işleyenin kravat takıp “hâkim bey bir daha yapmayacağım” demesi nedense iyi hale giriyor ve biliyoruz iki kez kadın cinayeti işleyen katiller bile bir süre sonra elini kolunu sallayarak ortalıkta dolaşıyor hatta ünlü sunucular tarafından kadın programlarında konuk ediliyorlar.
Daha önceleri de yazdım, hâkimlere seslendim. Neden tecavüzcülere, kadın katillerine az ceza vermek için bu denli bir çaba gösteriyorsunuz? Yasalar bu indirimlerin yapılmayacağını belirtiyor ama siz sürekli sanık lehine inisiyatif kullanıyorsunuz? Baklava çalan çocuklara gösterdiğiniz sertliği neden bu kadın -kardeş katillerine göstermiyorsunuz? Sizlerin kız çocukları yok mu? Bir an şöyle düşünün, dünyalar güzeli, sevgili bir kızınız var, sizden uzakta bir kentte üniversite öğrencisi, onun için sürekli yüreğiniz tıp tıp atıyor ve bir sabah, onun yanık bedenini teşhis etmeniz isteniyor.
Böyle bir acıyı kimseler yaşasın istemem ama o ipek saçlı kızın (Özgecan Aslan’ın) annesi, babası, kardeşleri, arkadaşları ve bir kadın, bir anne olarak bu ülkede yaşayan kadınlar bu acıyı hissetti. Yaşadı!
Gerçekten canımız acıyor. Bir evlat daha yitirdik, yeter artık sürekli evlat yitiriyoruz! Ve katiller ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyorlar!
Bunları yazarken bir görüntü sürekli gelip beni buluyor. Bir korku filmindeymiş gibi izledim o sahneyi. Amirin nefret dolu gözlerini gördüm, nefretle kasılan çenesini gördüm ve bağırıyordu “Sık ulan sık!” Ve o gencecik polisin eli bir türlü tetiğe gitmiyordu ve sonunda biber gazını sıktı. O gencecik polisin o gece nasıl uyuduğunu düşünüyorum. Nasıl uyuduğunu?
Ey katiller çocuklarımızın üstünden elinizi çekin!
Yeter, bir ölüm makinesine dönüştünüz!

Not: Bu arada bir son dakika haberi duydum. Ölen milletvekilinin yakınlarına 180 bin lira ölüm yardımı yapılacakmış. Önergeyi veren Cemil Çiçek. AKP oylarıyla kabul edilmiş. 18 bin lira milletvekilliği maaşı artı sekiz bin lira emekli maaşı yetmedi. Ey emekliler, ey Somalı maden işçileri, ey taşeron işçiler sizlere düşen ne? Televizyon programlarında neden bürokratların, rektörlerin milletvekili olmak için sıraya girdikleri tartışılıyor. İşte bundan! Ne tartışıyorsunuz be!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları