Mustafa Delioğlu resimleri ve salıncaktaki biz!
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Mustafa Delioğlu resimleri ve salıncaktaki biz!

26.01.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Yazımı bitirmişim, başlığımı atmışım sosyal medyaya şöyle bir bakıyorum, Elazığ’da 6.8 ölçeğinde bilim adamlarının olacak dedikleri deprem olmuş. Bu depremi bekliyordum, çünkü bu aralar sosyal medya “sallandık”, “biz de sallandık”, “şimdi de sallanıyoruz” sözcükleriyle öylesine doluydu ki, bence ülkece bir salıncaktayız gibi hissediyordum. Salıncak devrildi ve ben yazımın tek satırını değiştirme kararı aldım. Başlayalım, biz tuhaf insanlarız; ele avuca gelmeyen, kendine has ve her şeyi kendinize benzeten. Şimdi ben de neden böyle tuhaf tuhaf konuşuyorum, çünkü hâlâ dünyanın en güçlü istihbarat birimlerinin bile bizi çözemediğini düşünüyorum. Bunları bana düşündüren gittiğim bir sergide gördüğüm resimler. Baştan söylemeliyim, eskiden beri kuşağımın  ressamı Delioğlu’nun resimlerini ve illüstrasyonlarını çok severim. Yeni sergisi “Eskiden-Yeniden” tam da düşündüğüm gibi her resimde bizim muhteşem hayatımızı anlatıyor. Ama ser verip sır vermeden, öyleyse usul usul sırları çözelim. 

Resimlerdeki erkekler ne kadar da tanıdık, hani şu dar paça pantolonların üstüne daracık beyaz, pembe gömlekler giyip, yüzlerinde tarifsiz bir sırıtışla dolaşan yeni kuşak erkekleri düşünün, hepsi bir arada ve yüzleri öyle boyanmış ki, kibir, kendini bir şey sanma ve her şeyi ben bilirim sözcüklerini adeta satır satır okuyorsunuz. Vay canına sen neymişsin be abi? Aman aman kaldırımlarda onun arabasına yer açın, trafikte yol verin ve sakın bir gece karanlığında onunla karşılaşmayın, ne yapacağı belli olmaz. Geçenlerde bunlardan biri, yeni hapisten çıkmış benim de çiçek aldığım güzelim karısını ve az ötedeki gene çiçek satan anasını gözünü kırpmadan öldürdü. Aman aman dikkatli olun, Çünkü tuhaf tuhaf şeyler yapabilirler. Birkaç tanesi artık parasızlıktan mı, yoksa abazalıktan mı jigolo (erkek seks işçisi) olmaya karar vermiş, aramış taramış bu işleri internetten organize eden bir yer bulmuş, organizatörler kayıt yapmak için önce para alıp sonra yok olmuşlar. Şimdi mahkemedeler, hepsi gelmemiş, utanmışlar. 

Mustafa’nın resimlerini tek tek dakikalarca gezip sırları çözmeye çalışıyorum. Siyah beyaz bir resim, resimde ayakları bir yerde başları bir yerde erkekler ve aralarına aldıkları bir kadın, kadının sadece baldırları ve kırmızı ayakkabısı gözüküyor. Kadını yer gibiler, şaka bir yana resimdeki vahşet beni ürkütüyor. Sanki bir cehennem tablosundan bir detay. Korktum ve hemen bir kadınla bir erkeğin yan yana durduğu ve bana baktıkları bir resimde biraz soluklanayım dedim. Heyhat, kadınla erkeğin iletişimsizliği, sevgisizliği o kadar belirgin ki, bana pazar günleri serpme kahvaltı yapan mutsuz aileleri anımsatıyor. Yoklar sanki, resimdekilerin kahvedekilerden tek farkları yanlarında cep telefonuna gömülmüş üç dört yaşlarında kayıp bir çocuk olmaması. 

Koşarak resimden uzaklaşıyorum ve neşenin ve eğlencenin dibine vuran üç tablonun önünde keyfim yerine geliyor. Bu tablolar bana en sevdiğim ressam Brueghel’i anımsatıyor. Onlarca figür, dansözler ortalığı karıştırıyor, çocuklar neşe içinde oynuyor, sevgililer birer köşeye çekilmişler. Gördüğüm köy düğünlerini anımsıyorum ve birden bir görüntü aklıma geliyor. Toros Dağları’nın tepesinde bir Kardelen şenliğindeyim. Açılış için bir okul bahçesinde resmi zevat oturuyor, yüzleri bir ciddi bir ciddi ki köy halkı oturan zevata ayıp olmasın diye on beş dakikadır çalan davul zurnaya eşlik etmiyor. Ölümcül bir durgunluk ve birden köyün iki delisi kimseleri takmadan, kendi güzelim oyunlarına başlıyorlar. Ve orada bulunan ben, onları kıskanıyorum.

Sergide dolaşıyorum, Mustafa’nın kadınları hep uzun boylu ve kolları yok. Yüzlerindeki hüznü hissetmemek olanaksız. Mustafa’ya soruyorum: “Kadınların neden kolları yok?” “Vallahi Işıl bu kolsuzluk herhangi bir şey söylemiyor, bu gövdelerin sütun gibi duruşunu seviyorum ama bu bana çok soruldu, görenlerin bir kısmı kadının çaresizliğini anlattığımı söylediler. Belki de öyledir.” Sorularıma devam ettim: “Hemen her kadın resminde kediler var? Neden?” Mustafa gülerek “Kadınlar en çok kediye benzer, ondandır” dedi. 

Sergiden bir tünele girmişim de ülkemi seyrediyormuşum gibi bir duyguyla ayrıldım. Ve bir söz aldım. “68’de On Dokuz Yaşındaysan Hep On Dokuz Yaşındasın” adlı yeni kitabıma kapak sözü aldım. Ve Mustafa’yı acayip kıskandım, beyazı nasıl bu kadar katmanlı boyuyor.

Not: Günün sloganı “DEPREM VERGİLERİ NEREDE? KİMİN CEBİNDE!”

Yazarın Son Yazıları

Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025
Hepimiz vergi kölesiyiz çok zenginler hariç

Hepimiz vergi kölesiyiz çok zenginler hariç

Devamını Oku
23.02.2025
Ülkemizin küçük Trump’ları

Ülkemizin küçük Trump’ları

Devamını Oku
16.02.2025