Değerli dostlar, “18. yüzyılın” Fransız düşünürü Montesquie, bir ara topluma seslenerek şöyle demiş: “Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez!”
Yüzyılların bu özsözü, toplumun duyacağı ölçüde bizde de dile getirildiğinde bazı değerlendirmeler (!) olmuştur, Adalet, Oralet gibi.
Ne ki, “adalet”in, dönemin pek tutulan meyve suyu “Oralet”e dönüştürülmesi pek yeterli görülmemiş ki, bir süre sonra daha da ünlü bir değerlendirme ortalığa salınıverdi: “Hukuk mukuk guguk!”...
Bilmem anımsar mısınız bu ünlü (!) özsözü?
Kuşkusuz söyleyeni de...
Öte yanda değerli dostlar, CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “TRT”deki bir programında: “Bize oy verenler bir yanda, vermeyen ahlaksızlar öbür yanda...” dediği ileri sürülünce, iktidar partisi “AKP”, yerinden fırlayıp, haykırdı: “Bu nasıl söylenir, özür dilensin!..”
Peki ama, AKP’li birinin, dahası Atatürk’ün kurduğu “TC Devleti”nin başında olan kişinin, “Atatürk”e, “Ay..aş” demesine ne diyelim?
Bunca yıldır bekliyoruz, bu “kişi”nin Atatürk’ten “özür” dilemesini...
Dahası, Atatürk ile birlikte Kurtuluş Savaşı’mızın İnönü Savaşları’nın komutanı, İkinci Cumhurbaşkanı’mız İsmet İnönü’den de...
Evet, bekliyoruz!..
Ve değerli dostlar, bu ara “Emek Dünyası”nda yeni bir “kavram” üretildi; gazetemiz “Cumhuriyet”in ekonomi yazarı Jale Özgentürk’ün bildirdiğine göre:
“Çalışan yoksullar ya da ‘güvencesiz işçiler’ dünyada yeni bir kavramla ifade ediliyor: Prekarya...
İsim babası Guy Standing’e göre ‘esnek ve güvencesiz çalışma döneminin de mayını’!” (18 Aralık 2020).
Öte yandan, “Covid-19”a karşı üretilen aşıya kimi “İslam Ülkeleri”nde yer yer görülen direnmeler karşısında, “Dünya Müslüman Âlimler Birliği” şöyle seslendi: “Aşı olun, doktorlara güvenin!”
Bizim Diyanet İşleri Başkanı da seslendi: “Ne yaptık da Rabbimiz, insanlığa bu musibeti verdi” diye sorarak.
Öte yandan yıllar yılı girmek için uğraştığımız “Avrupa Birliği”ne “Sarmısak” giriverdi... Daha önce de “Aydın Karpuzu” girivermişti... Doğru bir tutum olsa gerek; önce “yiyecek, içecek”...
Bu ara önceki gün, “ABD Kongre Binası”, Amerikan halkınca “işgal” ediliverdi; işgal dört saat sürmüş, her saat bir kayıp...
Bugün “Sekiz Ocak”, “Körler Günü ve Haftası”; ünlü önderleri “Helen Keller”den bir alıntı ile yazıyı noktalayalım, şöyle: “Dünyada en güzel, en iyi şeyleri ne görmek ne de onlara dokunmak mümkündür. Onları yalnızca yüreğinizde hissedebilirsiniz!”
