MHP liderinin başlattığı “Öcalan açılımı” geçen hafta terör örgütü elebaşısının “Silahları bırakın” çağrısıyla yeni bir sürece girdi. Bundan sonraki yol haritasının ne olacağı, nasıl ilerleyeceği konusu ise bilinmezliklerle dolu. İktidarın bir yandan muhalefete yönelik kayyumla, cezaevlerini göstererek yürüttüğü baskılar diğer yandan görüşme trafiği akılları karıştırır halde. Bunlara son olarak cezaevinde bulunan, hakkında onlarca yıl hapis cezası kararı olan eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ı, Cumhur ortağı MHP lideri Bahçeli’nin telefonla arayıp konuştuğu iddiası da eklendi. Haliyle gelişmelerle birlikte iktidar cephesinin DEM’le yakınlaşarak yeni anayasa için Meclis aritmetiğinde destek bulma arayışında olduğu tartışmaları da hızlandı.
On binlerce ölümden sorumlu, ulusal birliği tehdit eden, dış güçlerin piyonu olan bir terör örgütünün yıllar sonra kendini feshi, silahı bırakma yönünde bir yola girmesi elbette gelecek için bir umut. Ancak ülkemizin güvenliği açısından süreci oldubittiye getirmenin yaratacağı tehlikeyi farkına varmak kadar konuyu sadece sınırlarımız çerçevesinde değil, komşularımız Suriye, Irak ve İran’la birlikte değerlendirmek de gerek.
Terör örgütü PKK, farklı isimlerle, farklı dış odaklarla bu ülkelerde yapılanma içinde. ABD’nin Irak işgali, “Arap Baharı” denerek Suriye’nin karıştırılmasıyla birlikte 20 yılı aşkın bir sürede bölgedeki haritalar değişip duruyor. BOP, GOP hayaleti dinmiyor. ABD’nin yanı sıra Avrupalı pek çok ülkenin de Irak’ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetimini baştan bu yana desteklediği sır değil. Bölünmelerden çıkar sağlayan emperyalist bakış, bu çerçevede Bağdat-Erbil hattında zaman zaman gerilimleri kaşımayı sürdürmekte. Tıpkı geçmişte örneklerini gördüğümüz bağımsızlık referandumu, enerji anlaşmaları, askeri güçlerinin silahlandırılması süreçlerinde yaşananlar gibi.
PKK’nin Irak’taki güçlerine gelirsek bunun büyük kısmının Suriye’de ABD destekli SDG’nin ana unsurunu oluşturan YPG/ PKK bünyesine girdiği görülmekte. Dışişleri Bakanı Fidan’ın geçenlerde basına yansıyan demecindeki ifadeler bu açıdan dikkat çekiciydi: “PKK’nin Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan gelmiş 2 bine yakın kadrosu şu anda SDG yönetiminin tepesinde oturuyor.”
O zaman kritik sorulardan bazıları da şöyle: Suriye’deki YPG oluşumunu nasıl değerlendireceğiz? ABD destekli İsrail’in Suriye’de genişlettiği işgali, İran’a baskıyı artırdığını da hesaba katarsak Şam yönetiminin gücünün gerçekliğini sorguladığımızda YPG’nin “ulusal ordunun” içine entegre olmayı kabul edeceğini düşünmek gerçekçi mi? Bugün Ankara ile iyi geçinen Irak’taki Barzani yönetiminin ya da yerine gelecek yapının yarın Suriye’deki Kürt oluşumlarla ittifak yapıp yapmayacağının garantisini uluslararası yasalar çerçevesinde almak mümkün mü?
Tüm bunlarla birlikte emperyalist bakış açısının bölgedeki ulus devlet ilkesini zayıflatarak ayrılıkçı rüzgârları bir dindirip bir üfleyerek yürütme hırsını akılda tutmak gerekiyor.
AYDINLANMA DEVRİMLERİ
Bugün Cumhuriyet tarihimizin Aydınlanma mücadelesinde büyük önder Atatürk’ün devrimci kararlarının yıldönümü. Çağdaş Türkiye yolunu açan “hilafetin kaldırılması”, “Şeriye ve Evkaf Vekaletinin Kaldırılması” ile “Eğitim ve Öğretim Birliği” yasaları bundan 101 yıl önce TBMM’de kabul edildi. Demokratik, laik, hukuk devletinin yapıtaşları oluşturuldu. Savaştan yorgun ama umutlu, ekonomik zorluklar içinde ama akıl ve bilimin gücünün farkında, ümmetçi değil ulus bilincincinden yana ve dini siyasete alet edenlere geçit vermeme ilkesini içeren bir yönetim şeklinin, toplumsal aklın oluşmasında yol haritası ilan edildi.
Yüz yıl öncesinden bugüne... Bulunduğu coğrafyada kendisini öne taşıyacak devrimleri uygulamaya sokan bir ülke olarak günümüze bakınca insanın içinden acaba bir akıl tutulması mı yaşanıyor demek geliyor.
Geçen haftanın dikkat çeken haberlerinden biri de eğitim politikasındaki sorunlara ilişkindi. Yaklaşık bir ay önce Eğitim-İş’in başlattığı Cumhuriyet ve emek yürüyüşü önceki gün Ankara’da mitingle sona erdi. Eylemleri takip eden Taylan Gülkanat imzalı haberimize göre, birlikte yaşamanın temelinin laiklik olduğunu vurgulayan eğitimcilerin “Okullarda tarikata yer yok” çağrıları meydanlarda yankılandı.