Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
1922: Enosis şilebi zapt ediliyor
Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan büyük zafere katkıları yeterince vurgulanmayan denizci kahramanlarımız; Rusya’dan kalkan Yunan şilebi Enosis’i ele geçirmekle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna büyük bir maddi destek sağladı.
Gözü Karadeniz’in sularından daha kara bu kahramanlardan iki gemi komutanı ve 20 mürettebatın lezzetli korsanlık öyküsünü; Deniz Alb. Tevfik İnci’den* okuyalım:
HEYECANLI BEKLEYİŞ
Arızaları nihayet giderilen gambotlar, 20 Nisan 1922 sabahı saat sekizde limandan hareket etti. Uzun süre denizde kalabilecek yakıtları yoktu. Yunan şilebi Enosis’in kalkışını, Novarossiyk’e yakın bir limanda beklemek zorundaydılar. Oysa gerekçe göstermeden hiçbir limanda uzun süre kalamazlardı.
İki numaralı gambotta sahte bir yangın çıkartıldı. Gambot 1’in komutanı Yüzbaşı Necati, yangın kaynaklı arıza bildirip teknelere kalış izni aldı. İki gambot, Gelincik limanına demirledi.
Gambot 2’nin komutanı Yüzbaşı Reşat, limanlar arasında işleyen bir motora atlayıp, Novarossiyk’e geri döndü. Rıhtım boyunca gemicilerin uğradığı kahveleri, meyhaneleri dolaştı ve Enosis’in 25 Nisan’da demir alacağını öğrendi.
TOP PATLADI, MAKİNALAR DURDU
25 Nisan sabahı, motor gambotlar Gelincik limanından kalkıp gözden uzaklaştılar. Güneş ufka yaklaşırken Novarossiyk açıklarında önce bir duman göründü, ardından bir geminin silüeti...
Gambotlar gemiye yaklaştı. Bu bekledikleri şilep, Enosis’ti. Gemiye dur işareti verildi. Enosis’in kaptanı aldırmadı, yoluna devam etti.
Bir numaralı gambot, geminin hemen önüne bir top mermisi attı. Yolcular ve personel, korku içinde güverteye koştular. Ne var, ne oluyoruz, kargaşası başladı. Kimi canının, kimi malının derdine düşmüş, Enosis’in kaptanı şaşkındı.
Açık denizde, uluslararası sulardaydılar, kimse yardıma gelemezdi. Heyecanlı bir bekleyişten sonra, makinalara kumanda eden kampana sesi duyuldu. Enosis, yavaşladı ve durdu.
Bir müfreze askerimiz, gemiye çıktı. Gambotlardan biri şilebin sancak, diğeri iskele tarafında yerini aldı ve topları Enosis’e çevrili olarak yol almaya başladılar.
HAZİNE YOKMUŞ!
Şilepteki kritik noktalara silahlı nöbetçiler konuldu. Gambotlar, Trabzon’a doğru seyrettiklerini Anadolu’ya bildirdi.
Batum açıklarında gece büyük bir fırtına çıktı. İki numaralı gambot, batma tehlikesi geçirdi. Kahraman bir bahriye erimiz, canını hiçe sayıp denize atladı; şaft arızasını giderdi.
Kafile 1 Mayıs sabahı Trabzon’a ulaştı. Enosis’e Türk bayrağı çekildi ve şilebe “Trabzon” adı verildi.
Sıra, artık dillere destan yükün boşaltılmasına gelmişti. Geminin resmi yükü, Acem halıları, yazı makinaları ve salamura bağırsak fıçılarından oluşuyor ve 250 bin lira gibi bir değer taşıyordu, ama sözü edilen hazine ortada yoktu!
Gemi didik didik arandı, bir şey bulunamadı. Sonunda bir yazı makinasının parçalanmasıyla iri iri elmaslar, pırlantalar, bazı değerli mücevherler ortaya çıktı. Bunlar gümrüğe teslim edildi.
HAZİNE VARMIŞ!
Aradan aylar geçti. Trabzon vapuru Rusya’ya seferler yaptı. Zonguldak’tan kömür taşıdı.
Günlerden bir gün, gemi personeliyle birlikte Doğu’ya sevk edilen Enosis’in ikinci kaptanı, serbest bırakılması karşılığında konuşunca; şilepteki kamarasının kaplamaları söküldü. Göz kamaştırıcı miktarda altın ve gümüş paralar ortaya döküldü.
Aradan bir zaman daha geçti. Bu kez geminin Yunan çarkçıbaşısı, şilebin kazan dairesinde çuvallarla altın ve gümüş saklandığını söyledi.
Gerçekten de pis suların ve kömür tortularının altından ağızlarına kadar dolu tam 11 çuval altın ve gümüş çıktı!
Artık Trabzon adıyla yük taşıyan şilep personeli, aylarca seyyar bir hazinenin üzerinde yaşamışlardı.
ENOSİS’İN SON YOLCULUĞU
Enosis efsanesi gerçek olmuştu. Ele geçirilen hazinenin ederi (zamanın çok değerli parasıyla) 1 milyon lira dolayındaydı. Devasa ganimet, hükümete teslim edildi. Ankara’nın emriyle 30 bin lira da iki motor gambotun subay ve erlerine bölüştürüldü.
Enosis/Trabzon şilebi, 1923 ve 1924 yılları arasında Lozan mübadillerini ana yurtlarına taşımakta kullanıldı. 1924 yılında Gölcük’e bağlandı. 1934 yılında hurdaya çıkartılıp, sökülmek üzere satıldı.*
EYLÜLSÜZ SONBAHAR
Eylülsüz gelir
denizlere sonbahar.
Liman, liman gezer
rüzgâr sarhoşu dalgalar
hasretlerle.
Kolay olur açıklarda
ayrılıklara alışmak.
Geceleri erken vurur
karaya midyeler.
Rotasız şarkılarına başlar
yaşlı bir kaptan.
Dağıtır masaları fırtınalar
saçılır ortalığa
can simitleri, filikalar
yetmez ki hiçbiri
umarsız sevdalara.
Yaşlı kaptan kaybolur.
Telsizler susar.
Eylülsüz gelir
denizlere sonbahar.
A. Kadri ERGİN
*Deniz Tarihimizin Şeref Sayfaları, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Yayınları. (1953 ve 2005)
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü