Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

1922: Enosis şilebi zapt ediliyor

15 Eylül 2024 Pazar

Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan büyük zafere katkıları yeterince vurgulanmayan denizci kahramanlarımız; Rusya’dan kalkan Yunan şilebi Enosis’i ele geçirmekle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna büyük bir maddi destek sağladı. 

Gözü Karadeniz’in sularından daha kara bu kahramanlardan iki gemi komutanı ve 20 mürettebatın lezzetli korsanlık öyküsünü; Deniz Alb. Tevfik İnci’den* okuyalım:  

HEYECANLI BEKLEYİŞ

Arızaları nihayet giderilen gambotlar, 20 Nisan 1922 sabahı saat sekizde limandan hareket etti. Uzun süre denizde kalabilecek yakıtları yoktu. Yunan şilebi Enosis’in kalkışını, Novarossiyk’e yakın bir limanda beklemek zorundaydılar. Oysa gerekçe göstermeden hiçbir limanda uzun süre kalamazlardı.

İki numaralı gambotta sahte bir yangın çıkartıldı. Gambot 1’in komutanı Yüzbaşı Necati, yangın kaynaklı arıza bildirip teknelere kalış izni aldı. İki gambot, Gelincik limanına demirledi. 

Gambot 2’nin komutanı Yüzbaşı Reşat, limanlar arasında işleyen bir motora atlayıp, Novarossiyk’e geri döndü. Rıhtım boyunca gemicilerin uğradığı kahveleri, meyhaneleri dolaştı ve Enosis’in 25 Nisan’da demir alacağını öğrendi.

TOP PATLADI, MAKİNALAR DURDU

25 Nisan sabahı, motor gambotlar Gelincik limanından kalkıp gözden uzaklaştılar. Güneş ufka yaklaşırken Novarossiyk açıklarında önce bir duman göründü, ardından bir geminin silüeti...

Gambotlar gemiye yaklaştı. Bu bekledikleri şilep, Enosis’ti. Gemiye dur işareti verildi. Enosis’in kaptanı aldırmadı, yoluna devam etti.

Bir numaralı gambot, geminin hemen önüne bir top mermisi attı. Yolcular ve personel, korku içinde güverteye koştular. Ne var, ne oluyoruz, kargaşası başladı. Kimi canının, kimi malının derdine düşmüş, Enosis’in kaptanı şaşkındı.

Açık denizde, uluslararası sulardaydılar, kimse yardıma gelemezdi. Heyecanlı bir bekleyişten sonra, makinalara kumanda eden kampana sesi duyuldu. Enosis, yavaşladı ve durdu. 

Bir müfreze askerimiz, gemiye çıktı. Gambotlardan biri şilebin sancak, diğeri iskele tarafında yerini aldı ve topları Enosis’e çevrili olarak yol almaya başladılar. 

HAZİNE YOKMUŞ!

Şilepteki kritik noktalara silahlı nöbetçiler konuldu. Gambotlar, Trabzon’a doğru seyrettiklerini Anadolu’ya bildirdi.

Batum açıklarında gece büyük bir fırtına çıktı. İki numaralı gambot, batma tehlikesi geçirdi. Kahraman bir bahriye erimiz, canını hiçe sayıp denize atladı; şaft arızasını giderdi. 

Kafile 1 Mayıs sabahı Trabzon’a ulaştı. Enosis’e Türk bayrağı çekildi ve şilebe “Trabzon” adı verildi.  

Sıra, artık dillere destan yükün boşaltılmasına gelmişti. Geminin resmi yükü, Acem halıları, yazı makinaları ve salamura bağırsak fıçılarından oluşuyor ve 250 bin lira gibi bir değer taşıyordu, ama sözü edilen hazine ortada yoktu!

Gemi didik didik arandı, bir şey bulunamadı. Sonunda bir yazı makinasının parçalanmasıyla iri iri elmaslar, pırlantalar, bazı değerli mücevherler ortaya çıktı. Bunlar gümrüğe teslim edildi.

HAZİNE VARMIŞ!

Aradan aylar geçti. Trabzon vapuru Rusya’ya seferler yaptı. Zonguldak’tan kömür taşıdı. 

Günlerden bir gün, gemi personeliyle birlikte Doğu’ya sevk edilen Enosis’in ikinci kaptanı, serbest bırakılması karşılığında konuşunca; şilepteki kamarasının kaplamaları söküldü. Göz kamaştırıcı miktarda altın ve gümüş paralar ortaya döküldü.

Aradan bir zaman daha geçti. Bu kez geminin Yunan çarkçıbaşısı, şilebin kazan dairesinde çuvallarla altın ve gümüş saklandığını söyledi. 

Gerçekten de pis suların ve kömür tortularının altından ağızlarına kadar dolu tam 11 çuval altın ve gümüş çıktı!

Artık Trabzon adıyla yük taşıyan şilep personeli, aylarca seyyar bir hazinenin üzerinde yaşamışlardı.

ENOSİS’İN SON YOLCULUĞU

Enosis efsanesi gerçek olmuştu. Ele geçirilen hazinenin ederi (zamanın çok değerli parasıyla) 1 milyon lira dolayındaydı. Devasa ganimet, hükümete teslim edildi. Ankara’nın emriyle 30 bin lira da iki motor gambotun subay ve erlerine bölüştürüldü.

Enosis/Trabzon şilebi, 1923 ve 1924 yılları arasında Lozan mübadillerini ana yurtlarına taşımakta kullanıldı. 1924 yılında Gölcük’e bağlandı. 1934 yılında hurdaya çıkartılıp, sökülmek üzere satıldı.*

EYLÜLSÜZ SONBAHAR

Eylülsüz gelir

denizlere sonbahar.

Liman, liman gezer

rüzgâr sarhoşu dalgalar

hasretlerle.

Kolay olur açıklarda

ayrılıklara alışmak.

Geceleri erken vurur

karaya midyeler.

Rotasız şarkılarına başlar

yaşlı bir kaptan.

Dağıtır masaları fırtınalar

saçılır ortalığa

can simitleri, filikalar

yetmez ki hiçbiri

umarsız sevdalara.

Yaşlı kaptan kaybolur.

Telsizler susar.

Eylülsüz gelir

denizlere sonbahar.

A. Kadri ERGİN


*Deniz Tarihimizin Şeref Sayfaları, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Yayınları. (1953 ve 2005)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları