Bu ülkede başı açık kadınlar henüz sokaklarda rahat rahat dolaşabiliyorlar.
Askılı bluz, mini etek ve şort giyebiliyorlar.
Bikini ve mayoyla kadınlı - erkekli denize girebiliyorlar.
Erkeklerle aynı ulaşım araçlarını kullanabiliyorlar.
Erkeklerle aynı sınıflarda okuyabiliyorlar.
Erkek doktorlara muayene olabiliyorlar.
Araba kullanmalarına izin var.
Tek başlarına veya yanlarında bir erkek olmadan sokağa çıkmalarına karışılmıyor.
Aileden olmayan erkeklerle birlikte aynı çatı altında bulunmaları suç teşkil etmiyor.
İçki içmeleri yasal.
Sigara kullanmaları normal.
Eğlence mekânlarına girmeleri, dans etmeleri serbest.
Bisiklete, motosiklete, jetski’ye binmeleri mümkün.
Kimseden izin almadan okula gidebiliyorlar.
Diledikleri işte çalışabiliyorlar.
Doğum kontrol yöntemlerini kullanabiliyorlar.
Kürtaj olma hakları var.
Evlenmeden sevişme hakları var.
Evlenmeden çocuk doğurma hakları var.
Seçme ve seçilme hakları var.
Resmi nikâh hâlâ yürürlükte.
Yasalar karşısında erkeklerle eşitler.
Tecavüz bu ülkede hâlâ suç.
Taciz hâlâ suç.
Mobbing hâlâ suç.
Çocuk yaşta evlilik hâlâ suç.
Çünkü bu ülke, kâğıt üzerinde de olsa hâlâ laik bir ülke.
Devlet kendi işlerini din işleriyle iyice karıştırmış da olsa Cumhuriyet henüz yıkılmadı.
Hukuk devletine yapılan saldırılarla sınırları çoktan aştılar ama insan haklarını, kadın haklarını, çocuk haklarını önde tutan ağır yaralı çağdaş bir sistem, ayakta, direniyor.
Ve iktidar o yüzden emeline bir türlü tam olarak eremiyor.
Laiklikten despot bir babadan tiksinir gibi tiksinenler...
Ve laikliğin sopasını ellerine alıp onu laiklerin başında kırmaya yeltenenlere destek verenler...
Ülkeyi “sekülerizmin kıskacı”ndan kurtarmaya ant içenlerin küstah rüyalarını gerçekleştirmeleri için gerekli yolu törenlerle açtıkları için...
Nihayetinde duraklardan kadınlar için pembe otobüslerin kalkmaya başladığı noktaya geldik.
O otobüsler, o pembe otobüsler içindeki kadınlarla birlikte ülkeyi de korkunç bir yere taşımak üzere.
Otobüslerin şoförü belli, yakıtı malum.
Düne kadar laikliği küçümseyen ve İslami referanslarla siyaset yapanları bir insan hakları savunucusu edasıyla destekleyen o ‘kaygısız’ liberaller ‘endişeli’ laiklere “Ne olacak, iktidara geldiklerinde bir günde tüm kadınların başlarını mı kapatacaklar sanıyorsunuz!” diye sorarlardı.
Artık kimse birbirine bir şey sormuyor.
Olanlar olacakları net bir şekilde işaret ediyor.
Pembe bir otobüs tehlikeli bir rotada usul usul ilerliyor.
Anneler pembe otobüse...
Çocuklar imam hatiplere.
Ülke geriye, hep geriye...
Pembe bir otobüs nereye gider?
Yazarın Son Yazıları
Yanık saraylar
Patron çıldırdı
‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’
Vatandaşın evi
Mültecinin evi
Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere
Sizin hiç silahınız çalındı mı?
Uçağın kadar konuş!
Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz
‘Ben Aziz Nesin...’
Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı
Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...
O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler
Katil belli, refleks belli, sonuç belli
Gazeteciliğin karanlık yüzü
‘Hadi’ ama kime hadi?
Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak
‘Ne oldu? Öldürdün mü?’
‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’
Neyi bekliyorsunuz?
Kimin lehi, kimin aleyhi?
Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti
Gençliğe hitabe
Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş
Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi
Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?
Temel ihtiyaçlar listesi
Beş maymun* ve bir toplum
İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü
Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!
Burada yazar ne demek istemiştir?
Geçmiş olsun Ahmet Altan
‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’
‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı
Günün mönüsü: Emekli generaller
Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar
Kokain cesareti
İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?
Siyasi başarısını;
Tek parti, tek akıl, tek uçurum