Kırım, Soçi, Astana danalar girdi bostana
Miyase İlknur
Son Köşe Yazıları

Kırım, Soçi, Astana danalar girdi bostana

08.02.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Suriye sahasında Türkiye’nin yaşadığı gerilimlerin biri bitip biri başlıyor. Bu gerilimlerle birlikte müteffiklerimiz ve hasımlarımız da sık sık yer değiştiriyor. Ekranlara çıkan uzmanlarımızın sözüm ona kamuoyunu aydınlatma adına anlattıkları genelde, “Bilmem hangi köy rejim güçlerinin eline geçerse biz de falanca köyün kuzeybatısında gözlem kulesi kurarız, filanca köy HTŞ tarafından kontrol edildiğinde rejim güçleri güneybatı bölgesine açılan falanca numaralı otoban üzerinden bir kavis çizerek bilmem kaç numaralı gözlem noktasını ortaya alır......” şeklinde oluyor.

Maşallah hükümetimizin müthiş Suriye politikası sayesinde sadece şehirlerin, kasabaların ve otobanların değil, köylerin bile adını ezberledik. İyi de bütün bunları ezber etmemizin bize faydası ne?

Daha doğrusu İdlib’deki varlığımızın ülkemiz adına hangi çıkarlara hizmet ettiğini anlayan var mı? İster filanca köy rejim güçlerinin eline geçsin ister rejim karşıtlarının. Bize ne? Tam tersine rejim karşıtlarının eline geçmesi demek Ortadoğu planlarını uygulama konusunda ABD’nin önünü açar. Eğer isteğimiz ve amacımız bu ise o zaman ne diye Barış Pınarı Harekâtı’na girişip şehitler verdik ki... Bıraksaydık ABD kafasındaki planı uygulasaydı.

Ama olur mu canım, bizim oradaki varlığımız Barış Pınarı Harekâtı’yla kontrol ettiğimiz alanı korumamız için gerekli” diyecekler, şu sorunun da yanıtını vermeli.

Eğer biz, Barış Pınarı ve Afrin’de kontrol ettiğimiz bölgeleri korumak için İdlib’e müdahil oluyorsak o zaman ABD ve AB’nin de bu işe müdahil olmasını neden istiyoruz? Hem ABD, hem AB, Barış Pınarı ve Afrin harekâtına en sert tepkiyi vermedi mi?

Yok eğer “Suriye’de bizim de hakim olduğumuz bir alan olmalı” niyetiyle hareket ediyorsak Suriye’nin toprak bütünlüğünü kabul ettiğimize dair açıklamalarımız bir kandırmacadan ibaret. 

Geçen hafta 8 şehit verdiğimiz İdlib konusunda NATO’dan yardım istediğimizi duyunca ister istemez aklımıza Libya’nın parçalanması geliyor. Libya’ya da NATO’nun müdahalesini savunmuştuk. Sonrası malum. O müdahale sonrasında kucağımızda Doğu Akdeniz ve Libya krizini bulduk. Libya parçalanmayıp Suriye’nin parçalanmasına yönelik harekâtlar başlayınca elimizdeki tuzlukla koşturmasaydık o günlerde iyi ilişkilerimizin bulunduğu bu iki ülkeyle Doğu Akdeniz’in en büyük paydaşı biz olacaktık.

Soçi anlaşmasıyla üstlendiğimiz taahhütlerin hangisini yerine getirdik ki, anlaşmanın karşı tarafından da taahhütleri bekliyoruz. Hem BM’nin terör listesinde olanlara, kontrol edemeyeceğimiz ÖSO’ya kefil olmak, onları silahsızlandırmak ve radikaliyle ılımlısını ayırmak neden bizim görevimiz olsun. Biz onların hamisi, BM’nin de bölge mümessili miyiz?

“Öyle demeyin onlar Afrin ve Barış Pınarı’nda canla başla çalıştı ve cephede öncü kuvvet olarak savaştıkları için Mehmetçiğimiz daha az zayiat verdi” deniyor ya, işte bunu anlamak mümkün değil. Bu mantıkla hareket ettiğinizde ÖSO’nun bize verdiği hizmetin aynısını PYD de ABD’ye veriyor. O zaman ABD’ye kızma hakkımız da yok demektir.

Oraya sığınmış radikali, ılımlısı elinde silah olan bin türlü grup sürekli saf değiştirirken ve istihbarat güçlerine bedeli mukabilinde hizmet verirken Türk askerini yok yere ateşe atmanın mantığı, izanı ve izahı var mı?

Rejimin operasyonları sonucu sınırımıza yığılma olmasını önlemek istiyorsak bunun rejimle aracısız diyalog kurmanın dışında bir yolu yoktur. Unutmayalım ki hiçbir rejim, topraklarında kendisine karşı silahlı mücadele eden grupların varlığını görmezden gelemez. Ancak silahlarını bıraktıktan sonra onlara yönelik bir operasyon olursa dünya kamuoyuna ayağa kalkması için çağrılar yapılabilir.

ÖSO diye eğitip donattığımız ve maaşlarını ödediğimiz rejim muhalifleri bizim de terörist olarak kabul ettiğimiz HTŞ ile birlikte rejim muhaliflerine ve Rus askerlerine saldırı düzenliyor. Kontrol edemeyeceğimiz daha başından beri belli olan bu lejyoner ve radikal grubu şimdi de Libya’ya gönderdik. Yarın Hafter daha fazla para verdiğinde onların safına geçmeyeceği ve bizim verdiğimiz silahları satmayacaklarının garantisi var mı?

Bunun en önemli örneği Milli Mücadele de Çerkez Ethem olayıdır. Düzenli ordunun henüz kuralamadığı ilk günlerinde Ethem, Demirci ve Gökçen efeler gibi gruplardan yararlanıldı. O günlerde bu bir zorunluluktu. Ama sonradan asayişsizlikleri nedeniyle mücadeleye zarar verilince, tasfiye edildiler. Sonra ne oldu? Ethem ve adamları düşmanın safına geçtiler. 

Tarihten hiç ders alınmamış demek ki?

Bu sorunlar yetmezmiş gibi bir de Kırım meselesi çıktı. Kırım’ın Rusya tarafından ilhakının üzerinden 6 yıl geçmiş, biz o günlerde gıkımızı çıkarmamış şimdi onların da hamiliğine soyunuyoruz. Kırım Konseyi de dün açıklama yaparak “Sizin himayenize ihtiyacımız yok” demesin mi?

Hadi buyrun bakalım. 

Yazarın Son Yazıları

Dilin kemiği varmış

Son günlerin siyasi atmosferinde yaşanan krizlerin neredeyse tamamı iç ve dış siyasi aktörlerin belagatın şehvetine kendini kaptırmasından ötürüdür.

Devamını Oku
06.12.2025
Hayalet-i temsiliye

İmralı görüşmesinden önce Öcalan’a gidecek heyet, medyada ve kamuoyunda temsil heyeti ya da eski deyimle Heyet-i Temsiliye muamelesi görüyordu.

Devamını Oku
29.11.2025
Ankara yanıyor

Hem de ne yanma.

Devamını Oku
22.11.2025
Bedava yaşıyoruz bedava

Siz bakmayın enflasyonun yüzde 60’larda seyretmesine.

Devamını Oku
15.11.2025
Postmodern bir casusluk filmi

Yeni dönemin casuslarıyla kıyaslandığında eski casuslara acımamak elde değil.

Devamını Oku
01.11.2025
Süper validen sonra süper savcılar geliyor

Sonunda bu da oldu.

Devamını Oku
25.10.2025
Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oluyor

Baş döndürücü hızla gelişen olaylar karşısında herkes birbirine soruyor “Neler oluyor” diye.

Devamını Oku
18.10.2025
Masada mıyız mönü de mi?

İktidar kanadına ve yandaş medyaya göre masadayız.

Devamını Oku
11.10.2025
Fevkaladenin fevkinde verdik

Öyle böyle değil bayağı iyi verdik.

Devamını Oku
04.10.2025
CHP-MHP ittifakı mı dediniz?

Aynı suda ikinci kez yıkanmak sadece bizim sosyal demokratlara özgü bir durum herhalde.

Devamını Oku
20.09.2025
Ben Celal, geliyorum!

Hayda Celal de kim yahu?

Devamını Oku
13.09.2025
Kapadokya’nın tabutuna son çivi

Anlaşıldı AKP iktidarı Unesco Dünya Mirası Listesi’ne aldığı Kapadokya’yı bitirmeye ant içmiş.

Devamını Oku
06.09.2025
Açıldım açıldım açılamadım

Rahmetli Kamil Sönmez, “Sen bu yaylaları yaylayamazsun” türküsünün ikinci kuplesini kendine özgü Karadeniz ağzıyla şöyle okurdu...

Devamını Oku
30.08.2025
Bahçeli’nin ipiyle kuyuya inmek

Bizim muhalif mahalle bir âlem.

Devamını Oku
23.08.2025
Ver papazı al kızı

Kurulmak istenen yeni dünya düzeninin her zamanki gibi ilk uygulama bölgesi, bizim de içinde olduğumuz Ortadoğu olacağı artık kuşku götürmeyecek kadar aşikâr.

Devamını Oku
16.08.2025
Onlar esir değil, emanet

Yeter artık; gerçekten yeter. Askerler sizin stres topunuz ya da esiriniz değil, devlete emanet edilmiş ana kuzularıdır.

Devamını Oku
02.08.2025
Mutfakta biri mi var?

Buna eminim ama kanıtlayamam. Son bir yılda yaşadıklarımızı başka türlü anlamlandırmak mümkün değil zira.

Devamını Oku
26.07.2025
Devleti terör örgütüne bırakırsan...

Eserinizle övünün. Güneyimizde ikinci bir Lübnan yarattığınız için ne kadar övünseniz az.

Devamını Oku
19.07.2025
Tunç Soyer konuşuyor

Aslında tam öyle değil. Konuşan onun adına, avukatlığını da üstlenen kızı Defne Soyer...

Devamını Oku
12.07.2025
Fena satışa geldik

Sonucuna da katlanırsın. Evet, babalar gibi sattılar faturasını da toplum olarak biz ödüyoruz...

Devamını Oku
05.07.2025
Vatan haini kimdir?

Sağ iktidarların en bildik söylemidir kendisini eleştirenleri “vatan haini” ilan etmek.

Devamını Oku
28.06.2025
Akıl gel başıma takıl

İlhan abinin yazılarında sıkça kullandığı “Akıl gel başıma takıl” sözü...

Devamını Oku
21.06.2025
Darbenin eli kulağında

Bizde değil canım; Amerika’da. Trump’ın öngörülmez, çılgın ve zikzak politikaları devam ederse Amerikan müesses nizamını ayakta tutanlar darbe yapabilir.

Devamını Oku
14.06.2025
Çöpçüsün sen çöpçü kal

İzmir Belediyesi işçilerinin başlattığı grev bir hafta sürdü. Bitmeyen grev yoktur zaten.

Devamını Oku
07.06.2025
Önce yargısız infazları durdur

İktidar haftalardır yeni infaz düzenlemesi ile ilgili, “Bayramdan önce cezaevleri boşalacak” umudunu pompaladı.

Devamını Oku
31.05.2025
Katliam ortaklığı ile övünmek

“Terörsüz Türkiye” şiarıyla yola çıkan ve PKK ile masaya oturan AKP iktidarı, bu kesime şirinlik yapmak için tarihteki katliam ortaklığına vurgu yapması akıllara ziyan bir anlayış.

Devamını Oku
24.05.2025
Savulun bozkürtler geliyor

Ne ilginç bir dönemden geçiyoruz. Anlayabilene aşk olsun. Daha iki yıl önce yapılan seçimlerde “Kılıçdaroğlu’nu Kandil destekliyor”, “PKK’liler sayaç okuyacak” diyen Cumhur İttifakı, Kandil’den gelen bildiriyi sevinçle karşıladı.

Devamını Oku
17.05.2025
Multi siyasi teröristlerimiz

Multi siyasi teröristlerimiz

Devamını Oku
10.05.2025
FETÖ’den daha tehlikeli örgüt: ATÖ

FETÖ’den daha tehlikeli örgüt: ATÖ

Devamını Oku
03.05.2025
Vicdan mahkemesi duruşma notları

Vicdan mahkemesi duruşma notları

Devamını Oku
26.04.2025
Biz kasetlerin, el Kıbrıs’ın derdinde

Biz kasetlerin, el Kıbrıs’ın derdinde

Devamını Oku
19.04.2025
Miyase İlknur yazdı...

Z kuşağının AKP polisi ve yargısıyla sınavı

Devamını Oku
12.04.2025
Boykot yapılacaksa onu da biz yaparız

Boykot yapılacaksa onu da biz yaparız

Devamını Oku
05.04.2025
Anlamadım gitti!..

Anlamadım gitti!..

Devamını Oku
29.03.2025
Aşk mı, memleket bu haldeyken...

Aşk mı, memleket bu haldeyken...

Devamını Oku
25.03.2025
Bana helal sana haram

Bana helal sana haram

Devamını Oku
22.03.2025
Sensin mezhepçi

Sensin mezhepçi

Devamını Oku
15.03.2025
Yaşamak için ekmek ruhumuz için gül de isteriz...

Yaşamak için ekmek ruhumuz için gül de isteriz...

Devamını Oku
08.03.2025
Miyase İlknur yazdı...

Yeni bir dünya kuruluyor Türkiye de yerini alıyor mu?

Devamını Oku
01.03.2025
Miyase İlknur yazdı...

TÜSİAD’a minnet borçlusunuz

Devamını Oku
22.02.2025