Koronavirüs nedeniyle yöneticilerimizin aldıkları önlemlere çok güveniyor ve bu lanet virüsten asla korkmuyorum. Devletimin bizler adına aldığı önlemler boşa gitmesin diye şahsım adına alınan önlem paketindeki tüm maddelerin gereğini yerine getirdim. Artık havada karada ne virüsten ölüm ne de ekonomik olarak göçüm yok bana. 

Ne mi yaptım?

Önce sağlık konusunda aldığım önlemlerden başlayalım. Bi koşu markete gidip raflarda ne kadar sabun, deterjan ve kuru gıda varsa istifledim. Malum markete gitmek de riskli olduğu için bir daha gitmeyeyim diye ne bulduysam aldım. Son kalan bulgur paketi için cadaloz bir kadınla saç baş kavga ettim ama sonuçta kapmayı başardım. İnşallah korona bulaşmamıştır bana.

Ardından eczaneye koştum, daha Sağlık Bakanlığı el koymadan hidroksiklorokin içeren ilaçtan 30 kutu alıp eve attım. İyi ki almışım, bak sonuçta bakanlık hepsine el koydu.

Sonracığıma Cumhurbaşkanımız bizden virüs için dua etmemizi istedi ya; dua etmekle kalmayıp arka sokakta umreden yeni gelen Saliha Teyze’ye hoş geldin ziyaretine gidip ellerinden öptüm ve hayır dualarını aldım. Ayrıca Saliha Hanım Teyze’nin Hac’dan getirdiği okunmuş hurmalardan alıp eve getirdim. Hem ben hem annem o okunmuş hurmaları yedik. Böylece işin dua kısmını da tam tekmil yerine getirmiş olduk.

Efendime söyleyeyim, evde boş durmayıp koronavirüsle mücadele kapsamında Yılmaz Özdil, Enver Aysever, Can Ataklı ve Ayşenur Arslan hakkında küfürlü tweet’ler atarak trollük yaptım.

Koronavirüsü bölgelerinde yaymaları nedeniyle görevlerinden alındığını ve yerlerine kayyım atandığını düşündüğüm üç HDP’li Başkan için de “Oh olsun” mesajlarını sosyal medyadan paylaştım.

Hükümetimizin virüsün yok olması için iklim değişikliği gerektiği düşüncesiyle Kanal İstanbul ihalesini yapmasına kafayı takanlara fena halde gıcık oldum. İhaleyi destekleyen mesajlar atmayı da ihmal etmedim. Hatta pek Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür mesajı yolladım. Eğer danışmanları iletmedilerse buradan kendilerine duyuruyorum efendim.

Gelelim ekonomi paketinde açıklanan önlemlerden nasıl yararlandığıma...

Konaklama vergisi kalktığı için bir Bodrum, bir Çeşme yaparak vergi ödemeden tatilimi erkenden yaptım. Malum sokağa çıkma kararı alınırsa bu sene tatil matil yok diye erkenden önlemimi aldım. Vergisiz otelde kalmak bayağı iyi geldi. Oh miss!..

Pakette iç hatlarda KDV de düştüğü için Antalya, Bodrum ve Çeşme’ye giderken biletleri de ucuza getirmiş oldum.

Konutlarda 500 bin liranın altında kredi kullanma oranı yüzde 90’a çıkarılıp bir de asgari peşinat yüzde 10 düşünce hemen gidip üç tane ev aldım. Fiyatı 500 binin altında olduğu için biraz kenar semtlerde ama olsun. Kiraya veririm, ek gelir olur. Böyle fırsat bir daha ele geçer mi şekerim!..

Ayrıca müteahhit kardeşlerimiz bu zor zamanda ne yiyip ne içecekler. Taş mı yesin adamlar.

Yalnız bir tek eksiğim kaldı o da kolonya. Cumhurbaşkanımız 65 yaş üstüne kolonya vereceğini açıklamıştı ama hâlâ gözümüz yollarda. Şimdi yakın çevrem, “Yalancı senin 65’ine daha çok var ne diye sana kolonya vereceklermiş ki?” deyip CİMER’e ihbarda bulunabilirler. Ayol ben kolonyayı kendim için istemiyorum ki. Evde 65’in üstünde anam var. O da sağlık durumu nedeniyle zaten dışarı çıkamayacağı için kolonyayı tabii ki ben kullanacağım. Her kapı çalındığında “hah kolonya geldi” diye seğirtiyorum ama gelen ya postacı ya sucu. 

Madem söz verdiniz o zaman gönderin kolonyamızı. Virüs bitecek biz hâlâ kolonya bekliyoruz. Baktım gelmiyor eczaneye gidip 75 lira bayıldım bir şişe kolonya için. Ama eczacı tanıdık olduğu için “Cumhurbaşkanımız kolonyamızı yollayınca ben getirip size versem, siz de benim 75 liramı geri verir misiniz” diye sordum. Eczacı CHP’li olduğu için hasetinden “Daha çok beklersin” dedi iyi mi? 

Sayın Cumhurbaşkanım, bari bunları morartmak için kolonyamızı bir an önce gönderin olur mu?