Çağrı...

07 Haziran 2023 Çarşamba

1993 sonbaharında, 33 yaşımda Cumhuriyet’in köşe yazarlığı sorumluluğunu aldığımda Türkiye’nin ana gündemlerinden biri şuydu:

Solun birleşmesi!

Durum şuydu: Erdal İnönü’den sonra Murat Karayalçın’ın genel başkanlığında SHP solun en büyük partisi.

Bülent Ecevit eşi Rahşan Ecevit’le öre öre DSP’yi ayakta tutup güçlendirdi.

1992’de yeniden açılan CHP’nin başına geçen Deniz Baykal, nihayet genel başkanlık koltuğuna oturup muradına erdi.

Üç liderin aynı anda ilk sınandığı seçim 27 Mart 1994 yerel seçimleri oldu. Sonuç:

SHP yüzde 13.52, DSP yüzde 8.75, CHP yüzde 4.61!

Bu seçim Erdoğan’ın da yüzde 25’le İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı olarak siyaset sahnesinde yükselişi oldu. İstanbul’da sadece SHP-DSP oyları toplamı yüzde 33’tü.

1995’te SHP ile CHP birleşti. Bu kez CHP-DSP çekişmesi öne çıktı. 3 Kasım 2002’de DSP’nin erimesiyle CHP, yüzde 35 oyla Meclis’in yüzde 65’ini elde eden AKP’nin karşısına ana muhalefet olarak çıktı.

***

21 yıldır AKP-CHP yarışını yaşıyoruz. Bu zaman diliminde CHP günün koşulları ne gerektirdiyse adeta Türkiye’nin birleştirici sigortası olarak sorumluluk üstlendi.

2007’de MHP’nin Meclis’e girmesine omuz verdi.

2011’de HDP’nin Meclis’e girmesine omuz verdi.

2018’de İYİ Parti’nin seçime ve Meclis’e girmesine omuz verdi.

Bütün bu adımlar CHP tabanının tümünde tam kabul görmese de AKP iktidarına karşı demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak karşılandı.

2023’te ise Kılıçdaroğlu daha büyük bir ittifak kurmayı başardı. Devletin bütün olanaklarını arkasına alan, propaganda zeminini tamamen algıya ve yalana dayayan bir iktidara karşı sandık mücadelesi verdi.

Bu yanıyla en zor seçimdi.

Ama bir iktidarın değişmesini gerektirecek koşullar bakımından da belki en kolay seçimdi.

Kemal Bey hem CHP’yi bir arada tutma hem CHP’nin etrafında kümelenme sağlama bakımından büyük bir başarı elde etti.

Başarının tamama ermesinin tek ölçütü vardır:

Seçimi kazanmak!

***

Bu olmadıysa ne yapmalı?

Kırıp dökmeden, yeniden “solda birlik” tartışmaları yaratacak bir kırılmaya izin vermeden, yeni bir duygudaşlık oluşturarak yeni bir başlangıç gerekiyor.

Türkiye’de siyaset kurumlaşmış olsa bu tür yazılara gerek kalmaz, CHP çoktan bu yolu bulmuş olurdu.

Gerçekçi olmak gerekirse bunun anahtarı Kemal Bey’de.

Kemal Bey, bugünkü CHP delege yapısı ile koltuğunu koruyup CHP’nin kapısına kilit bile vurabilir. “Türkiye’ye demokrasi getireceğim” sözünü CHP’den başlatıp büyük bir açılım sağlayabilir.

Köşe yazarlığımızın ilk yılları Ecevit’in yükselme, çökme ve son yıllarıydı. Biz bir yana, onun gibi düşünmeyen yazarlar bile Ecevit’e ağır söz söylemeye kıyamazdı. Önyargılı kalemler dışında Kemal Bey de böyle bir gönüllü dokunulmazlığa ulaştı.

Yazı aramızda, böylesine çalışkan ve birleştirici bir lidere karşı tuşlara elim böğrümde basıyorum.

Önümüzdeki seçimleri düşünüyorum! Yine böyle bir yazı yazmak zorunda kalmamalıyız.

Kesinlikle karamsar değiliz. Bu günleri aşarız.

Hep birlikle, Kılıçdaroğlu’nun, İmamoğlu’nun, Yavaş’ın, yüreği solda atan, ülkeye sağduyu ile bakan herkesin katkısıyla...

Yeni bir yön...

Yeni bir yöntem...

Yeni bir yönetim...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları