Gezi Türkiye’dir!

27 Nisan 2022 Çarşamba

Ortaçağda egemenler, hedefteki kişi için şöyle emirler verirdi:

- Bunu tutuklayın, nasıl yargılayacağımıza sonra karar veririz.

O kişi tutuklanır, zindana atılır, suçunu ve cezasını karar verildiğinde öğrenirdi!

Gezi davasında çıkan son kararı duyunca aklımıza ilk bu örnek geldi. 

Ortaçağ koşullarında bile engizisyon zamanla şu kararı aldı:

- Bir kişiyi zindanda yargılayacaksak bunun süresi 50 günü geçmemeli...

Bugün Türkiye, ortaçağ koşullarından bile geri bir yargılanma sisteminin kıskacı altında. Tutuklu yargılamalar değil 50 gün, 500 günü, 1000 günü geçebiliyor.

Tabii bunun adına yargılama denirse!

***

İktidar, Gezi Direnişi’nden suç üretmeye ve saptadığı suçluları cezalandırmaya karar verdi. Sadece bununla da yetinmedi, bu dava üzerinden seçim iklimi oluşturmaya doğru yöneldi. Genel durumu maddeleyelim:

1- Seçimlerin üç iklimi olur: Umut, öfke, korku. İktidarın topluma umut verecek hali, ruhu, ufku kalmadı. Öfke yaratmak için çok denediler. Millet İttifakı’nı terör örgütlerinin parçası haline getirmeye çalıştılar, olmadı. 

Geriye korku kaldı!

Gezi davası bu arayışın parçası olarak görünüyor.

2- Ortaçağ bir yana, yakın geçmişimizdeki darbe koşullarında bile yargı toptan teslim olmadı, toptan teslim alınmadı. Örneğin 12 Mart cuntası, İstanbul 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’ne aralarında Deniz Gezmiş’lerin de olduğu ana bir dava açması emri verdi. Buna göre, farklı şehirlerde farklı kişilerin işlediği suçlar “hedef ortaklığı” olarak görülecek, bildiri dağıtan bile anayasayı ihlal suçu işlemiş olacaktı. Mahkeme heyeti bunu reddetti. Cunta, İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi’ni lağvetti. Ankara’da özel mahkeme kuruldu. Şimdi hepsi özel.

3- Ergenekon davalarında bile önce sahte delil üretiliyor, bu “delillere” dayalı olarak ceza veriliyordu. Gezi davasında delil üretme gereği bile duyulmadığı görülüyor. Hal böyle olunca dava açmak da çok “kolay” oluyor. Örneğin Osman Kavala kendisine yöneltilen suçların listesini yapsa hücreye sığmaz.

4- Son karar, hukuksuzluğun giderek derinleştiğini gösteriyor. Gezi davası kamuoyunun gündeminde olduğu için ses getirdi ama başta 28 Şubat, KHK ihraçları olmak üzere hukukun tamamen dışında seyreden onlarca dava var.

5- İktidar bu tür davaların uluslararası yankı yapmasını özellikle istiyor. Hem pazarlık konusu yapmak hem içeride kutuplaşma yaratmak için. Yaşanmakta olan hukuksuzluğa karşı mücadelede sıklet merkezi Türkiye’de olmalı. 

***

Gezi nedir?

1- İçişleri Bakanlığı kayıtlarına göre sadece Bingöl ve Bayburt’ta Gezi eylemi olmamıştır. Gezi tüm Türkiye’dir.

2- Provokatif eylemler bir yana konursa barışçıl bir eylemdir. Tüm kesimler katılmıştır. Gezi iç barıştır.

3- Gezi eylemleri sırasında devlet hazinesini Taksim Meydanı’na koysalar kuruşuna dokunan olmazdı. Gezi çıkarsız bir eylemdir. Dayanışmadır.

4- Gezi hakkında 50’ye yakın kitap yazılmıştır. Türkiye’nin toplumsal tarihine kazınmıştır.

5- Hüküm bu ilk dört maddeye karşı verilmiştir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları