Z-incir marketler tartışması...

07 Aralık 2022 Çarşamba

Halkın enflasyonuyla Saray’ın enflasyonu arasındaki farkın iki katın üstüne çıkmasıyla birlikte iktidar “suçluyu” buldu:

Zincir marketler...

Bu marketlerin genel anlamda tekel olduğu, pek çok ürünün fiyatında değişik yöntemlerle oynama gücüne sahip olduğu ortada. Kimi çok kullanılan ürünlerde zaman zaman indirip yapıp tüketiciyi çekme yöntemleri uyguladığını ilanlardan görüyoruz. 

Vatandaşı etiket şaşkını yaptılar. Kimi emeklilerin kendi aralarında organize olduğunu, nerede ne ucuzsa birbirine haber verdiğini duyuyoruz. 

İktidar gıda fiyatlarını indirmek için köklü çözüm aramak yerine etiketleri indirmek için “çareler” aradı. Bunlar çözüm olmayınca zincir marketleri stokçuluktan fahiş fiyata kadar akla gelen her türlü suçlamanın hedefi yaptı.

***

“Paramız var ki ithal ediyoruz”dan bugünlere geldik.

Nasrettin Hoca örneği, tarlada kaybettikleri bereketi markette arıyorlar.

Yeniden altını çizelim, zincir marketler de sütten çıkmış ak kaşık değil. Ancak özellikle sebze ve meyvede fiyat hattını görünen değil görünmeye aracılar belirliyor. Somut bir örnek vermek gerekirse, vatandaşın daha fazla tüketme sürecine girdiği limonun belli bir fiyatın altına inmemesi için gerekirse bir kısım ürünü çöpe atıyorlar. 

Aracı zincirinin ortadan kaldırılması ya da yasal bir zemine çekilmesi için önerilen çözüm, hal yasası. Ne yazık ki yıllardır bu konu sebze-meyve fiyatları gibi yükselir iner, rafa gider. Bir türlü Meclis’e gelmez. 

Bir başka çözüm halkası da kooperatifçilik. Bu da pek çok nedenle geri plana atılıyor. Başarılı olan örneklerin de markalaşma ve piyasada söz sahibi olmak için gereğini yapma noktasında sınıfta kaldığı görülüyor.

Bütün bunlardan sonra ortaya üreticinin de tüketicinin de mutlu olmadığı bir tablo çıkıyor. 

Son yılların aylık zam şampiyonlarına bakınca ilk sıralarda şunlar var:

Kuru soğan, marul, maydanoz, patates, limon...

Üretimdeki plansızlığın yanı sıra maliyetlerdeki yükselme bu sonucu doğuruyor. Devamında da gerek üretici gerekse tüketici bir avuç “görünmez” aracıya çalışıyor.

Sebze ve meyvenin dışındaki gıda ürünlerinde ise bir başka sorunun altını çizelim:

Sahte ya da bilinmeyen markalar!

Yazarken bile mide bulandırıcı kimi yöntemlerle sütsüz peynirin, etsiz sucuğun yapıldığı bilgisi piyasada dolaşıyor. Bunlar ya bilinen bir markayı taklit ederek ya da yeni bir marka üretime girmiş gibi göstererek yapılıyor.

***

Asıl yukarıdaki sorunlara kafa yormak yerine zincir marketleri zincire vurmak en kolayı!

Ne yazık ki gıda bulamamak kadar, güvenli gıdaya ulaşamamak da büyük sorun.

BİM marketler zinciri ile ilgili tartışmanın da işin özüne yönelik olmadığı anlaşılıyor. Çıkar zinciri bazen o kadar iç içe giriyor ki aynı iktidarın parçası olanlar da
birbirine girebiliyor. Bu tartışmadan kim galip çıkar bilinmez ama kaybeden üretici ve tüketici. Zira konunun özü ve sorumluları değil, mikrofon önünde söylenenler tartışılıyor. 

Bu iktidar döneminde on bin mağazaya ulaşacak kadar büyüyen bir “zincir” elbet iktidarın ayağına da dolanır. 

Sonuç olarak üretici ve tüketici haklarını korumak yerine zincir üzerinden yapılan tartışma ancak incir çekirdeğini doldurur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları