23 Haziran 2019’da İstanbul’da, rahmetli babacığım Nuri Ulusu’nun bana çocuk yaşlarımda, anlata anlata bitiremediği Cumhuriyetimizin o meşhur 10. yıl kutlamalarını adeta andırır bir şekilde kutlamalar yapıldı. Yediden yetmişe çoluk, çocuk, dedeler, büyükanneler, analar, babalar ellerinde Türk bayrakları ile şarkılar, türkülerle ve de “Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa” sloganlarıyla tüm İstanbul sokaklarını geç vakitlere kadar adeta inlettiler.
Neydi bu kutlama; bu uzun yıllar sonra bir gencin çıkıp demokrasi, sevgi ve dostluk mesajları vererek CHP’den İstanbul’a Belediye Başkanı seçilmesinin kutlamalarıydı.
Ben de kendisini, ailesini, CHP Sayın Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve ekibiyle, yine İstanbul CHP İl Başkanını ve ekibini, İYİ Parti Genel Başkan ve İstanbul İl Başkanı ile ekiplerini ve tüm görevlileri candan kutluyorum, muhteşemdiler.
Sayın Başkanı çok zor görevler bekliyor; ben kendi konum olan Gençlik ve Spor mevzuuna değinmek istiyorum.
İstanbul’un spor açısından büyük dertleri ve sıkıntıları var, Sayın Başkan da belirtmişti; uluslararası yarışmalar için bir atletizm pistimiz yok, bu durumda İstanbul’a Olimpiyat getirmek hayaldir.
Amatör kulüplerin durumu içler acısıdır, saha tesis en önemlisi sporcuların sağlıkları ve sakatlıkları adeta Allah’a emanettir.
İstanbul’da gelir düzeyi üst seviyede olan ailelerin çocuklarının sosyal kulüplerde yaptıkları sporlar tenis, golf, yüzme dışında ekonomik durumu düşük ailelerin çocukları, maalesef bu imkanlardan çok az yararlanmakta hatta bazı bölgelerde ise hiç faydalanamamaktadırlar.
Özetle, gençlik, bizlerin zamanında koşturduğu, o eski mahalle aralarındaki toprak sahaları, okullardaki “pingpong” masalarını, sokaklardaki portatif basket potalarını, voleybol ağlarını, hatta ve hatta şimdi leş gibi olan, ama o devirlerde sabah akşam yüzdükleri o pırıl pırıl Haliç ve Marmara denizlerini arar hale gelmiştir.
Bunun dışında hafta sonlarında tüm enerjilerini harcayacakları ve değerlendirecekleri büyük ve modern içkisiz müzikli dans salonlarında danslar etmek, ya da yemyeşil parklar ve göletler kenarlarında ucuz halk kafelerinde kitaplarını okumak, sohbetler etmek onların hakkı değil midir? İstanbul’da tüm yerler ya dev binalarla veya lüks kafe ve restoranlarla, tesislerle işgal edilmiştir, belediyelere ait az sayıda tesisler ise ihtiyacı asla karşılamamaktadır.
Biz, spor dünyası olarak büyük tutkumuz futbol başta olmak üzere gençlik ve spor konularındaki tüm tecrübe ve bilgi birikimimizi Sayın Başkan Ekrem İmamoğlu’na aktaracak ve spor insanı kimliğimizle İstanbul’un yanında olacağız. Asıl olan spora hizmettir. Her hafta kendisine İstanbul gençliğinin sorunlarını bu sütunlarda aktaracağız hatta gerekirse raporlar hazırlayıp brifingler vereceğiz.
Çünkü bu İstanbul ve bu gençlik hepimizindir ve ikisi de öyle güzeldir ki... Sevgili başkanımıza yürekten başarı dileklerimi iletiyorum, kendisine, ailesine sağlık ve mutluluklar diliyorum. Yolun açık olsun güzel insan, güzel başkan.
İstanbul’un yeni Başkanı
Yazarın Son Yazıları
Değerli okurlarım, bugün futbol yazısı yok. Neden mi?
Tarihi sınavdayız
Sınıfta kaldık
Derhal istifa
Vur abalıya!
TFF Başkanımıza soruyorum
Başakşehir Futbol Kulübü’nü dikkatle takip ediyorum. Her sezon başa oynuyor ve de bunun yanında her yıl Avrupa kupalarında başarılı sonuçlar alarak ülkemizin yüz akı oluyor. Ligimizde bu yıl da en büyük favorim Başakşehir. Okan Buruk futbolculuğundan beri çok takdir ettiğim bir hoca. G.Saray’ın altyapısında yetişen, çok başarılı bir futbol yaşantısından sonra soyunduğu hocalık dönemine yine başarıyla devam etmekte. Bu yıl ekibiyle şampiyonluğu göğüslerse kimse şaşırmamalı.
Türk futbolunun çok değerli eski futbolcusu, FIFA kokartlı dünyaca ünlü hakemi, eski MHK başkanı ve TFF yönetim kurulu üyesi Hilmi Ok ağabeyimizi maalesef kaybettik.
Sevgili futbolseverler gerçekten Türk futbolundaki bu perişanlığa, hatta biraz ağır olacak ama yozlaşmaya, kalitesizliğe, kavgalara, ayrışmalara dur diyecek yok mu? Futbolumuz neresinden tutarsan tut elinde kalıyor.
Uzun yıllar Fenerbahçe’de, sonra da PTT ve Ankaragücü’nde futbol oynayan, milli takım formasını giyen, rahmetli Yılmaz Yücetürk Hocam canım kardeşim, futbolu bıraktıktan sonra Almanya’ya gitmişti. Köln Spor Akademisi’ni bitirmiş, Almanya Futbol Federasyonu Başkanlığı tarafından kendisine Bundesliga takımlarının antrenman sistemleri üzerinde tez hazırlama görevi verilmişti. İşte o günlerde ben de TFF Başkanı olmuştum. İlk iş olarak Almanya’dan onu alıp getirip, TFF Araştırma, Planlama, Eğitim, Denetim (APED) Başkanı yapmak olmuştu. Yanında da başta Tamer Güney Hocam ve futbol akademisyenleriyle müthiş bir ekip kurmuştum. Neden bu eski anıdan başladım? Bu hafta Kırklareli, F.Bahçe kupa maçı dolayısıyla adeta bir bayram havası yaşamıştı. F.Bahçe’yi seyretmek için civar il ve ilçeler dışında, komşu ülkelerden dahi yüzlerce insan Kırklareli’ne akın etmişti. Esnafın yüzü gülmüştü. İşte sevgili okurlarım futbolun gülen güzel yüzü budur. Ama biz ne yaptık, bu gülen yüzü nefret ve hiddete dönmüş bir yüz haline getirdik. Artan bir şekilde de devam ettiriyoruz. Allah sonunu hayır etsin!
Değerli okurlarım, köşemde her hafta yazılarımın çoğunda kesinlikle şu önemli konu hep yer alır. TFF Kanunu’nu tam özerk hale getiremez, özerk federasyonun yönetmelikleri bilinçli bir şekilde düzenleyemez.
Değerli okurlarım, inanın yıllardır Türk futbolunun içindeyim. Ancak ülkemizde 25 senedir, bilhassa son yıllarda daha da artan bir şekilde, futbolumuzun bu kadar ayağa düştüğü, kalitesizleştiği, insanları birbirine düşürdüğü, ekonomik açıdan da iflasa götürdüğü bir dönemi hiç görmemiş, yaşamamıştım...
Sayın Spor Bakanımız Süper Lig kulüplerini toplayarak bir çalıştay başlattı.
Bu benim başlığım değil. İlk lisansını 1970’te alıp futbola başlayan, sonra kaleci olarak başta Fenerbahçe ve Rizespor olmak üzere 12 yıl profesyonel liglerde, 4 yıl da amatör ligde oynayan, şu anda da amatör kümede Küçükyalı-Örnekspor’da fahri olarak teknik direktörlük yapan, UEFA-A lisanslı teknik direktör ve kaleci antrenörü, bir futbol misyoneri Alpaslan Tekin’in sözü bu.
Değerli okurlarım her hafta bu köşemde sizlere elden geldiğince, Türk futbolunu yönetenler ve de kulüplerimizle ilgili, kişisel görüşlerimi aktarıyor, onlara bazı tavsiyelerde bulunuyorum, bugün ise bu gündemin dışına çıkmak istiyorum. Bence şu sıralarda ülkemizde futboldan çok daha önemli husus, Türk gençliğinin eğitim sorunudur. Kitabımla ilgili yüzlerce okula, üniversiteye gittim, gitmeye devam ediyorum, edeceğim de.
Mustafa Kemal Ulusu
Galatasaray’sız Milli Takım
Futbol başladı da!
Süper Ligimiz ve kalitesi
Kulüpler Birliği ne iş yapar?
Süper Lig başlarken
Türkiye’de artık futbol konuşulacak!
Neden biz böyleyiz?
Türk Futbolu’ndan manzaralar!
Yeni MHK hayırlı olsun
Sayın Spor Bakanımın dikkatine
İstanbul’un yeni Başkanı
TFF ve kulüplerin durumu
Neden biz böyleyiz?
Nereden, nerelere geldik!
TFF seçimi mi?
Fatih Hoca’ya açık mektup
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı
Her şey güzel olacak