Değerli okurlarım, mübarek Ramazan Bayramınızı kutlayarak yazıma başlamak istiyorum. Allah önce milletimize ve devletimize sonra da bizlere, sizlere; ülkemizde sağlıkla, mutlulukla, huzurla ve de çok başarılı günlerle yaşamayı nasip etsin. Ekonomi, siyaset, hukuk vb. konulardaki sıkıntılarımızı yetkili kişilerden okuyor ve de üzüntüyle ama yine de ümitle yaşama devam ediyoruz. Bence en önemlisi, huzur ve güven. Yüce Allah’tan ülkemizde bunların bozulmaması için hep duacıyım. Gelelim sadede, tabii bu sıkıntıların yanında, Türk gençliğinin,
Türk sporunun ve de Türk futbolunun da büyük sıkıntı ve problemleri var. Hem de çok! Hep değiniyorum, yıllardır gelen spor bakanları ve TFF başkanları Türk sporunun ve futbolunun sorunlarını maalesef çözemedi. Zaman zaman başta basketbol ve voleybolda büyük başarılarla, ama güreş vb. birkaç spor dalıyla futbolda çok az alınan geçici başarılarla övünüyoruz. Sonra da bu görevde olan kişiler, arkalarında hiçbir iz ve eser bırakamadan gittiler. Hep söylüyorum kaç Spor Bakanı ve TFF başkanını milletimiz tanır?
Son TFF Başkanlık seçimine bakın, tam bir fiyasko. Lütfen gelen delegeler, eski TFF başkanlarından sadece sayın E. Oflaz Bey, o da Ankara’da olduğundan ve de meraktan herhalde gitmiş olacak.
Ben daha evvelki yazımda belirttiğim üzere, ilk defa üzülerek ve de veto ederek seçime gitmedim. Gidenler “İyi ki gelmemişsin başkanım, her zamanki gibi havanda su dövüldü” diye görüşlerini bildirdiler.
Hele o aday olan dört kişiye de öyle üzüldüm ki, bir aday bana biraz kırılmış, ama ben doğruları yazıyorum ne demiştim: “Tek imza toplayamaz ve kongre salonuna dahi giremezsiniz.” Nitekim dediğim çıktı ve medyada seçimden sonra onlarla ilgili hiçbir haber de duymadım. Bu işlerin içinden, yani futbolun içinden gelmeyenlerin adaylığı çok yanlıştır ve sonu da hüsrandır.
Sayın Özdemir’in siyaset gücüyle geldiğini ve başka adayın çıkmasının önlendiğini, başkanın yönetime almak istediği kişilerin veto yiyerek yerine hayatında futbol olmayan politikacı kişilerin yönetime alındığını duyduk ve net olarak da gördük.
Benim dönemimde de, hayatında hiç maça gitmemiş Spor Bakanıma yönetim listemi götürdüğümde, “Kemal Bey gardaşım, kim bu Erdoğan Şenay, Ali Dinçkök, Nazmi Bilge, Fahri Somer, Ersan Feray, Süha Akçay? Bunları çıkar, yerine bakanlarımızın istediği şu kişileri al, tamam mı?” talimatını yaşamış bir kişiyim. Ama ben o dönem rahmetli Başkanımız sayın Turgut Özal’a yakın olduğumdan bu resti görmedim ve kabul etmemiştim. Ama benden sonra maalesef bu baskıya başkanlar karşı koyamadı ve Turgut Özal’ın, TV’de okuyarak medyaya sunduğu federasyon yönetimlerini de gördük ve yaşadık. Neyse ki benim başkanlık dönemimde, resmen TFF olarak kararını aldığım TFF özerk olmalı, başkan da seçimle gelmeli, yönetim kurulu kararımızı bilahare bu bakanın bu tarihi kararımızı vetosuyla ve benim de artık baskısına karşı dayanamadığından, istifamdan sonra, uygulamaya başlandı da atamalar bitti.
Seçimler çok adilane yapılmaya başlandı, ama en son Ulusoy-Bermek seçimiyle resmen olmasa da biterek, tatbiken seçim değil, seçinle bugünlere kadar da gelindi. Bundan sonra da bakalım hangi büyük güç bunu ortadan yok edip, gerçek özerk seçim kanununu tatbikata koyduracak. Allah’tan ümit kesilmez, ama inşallah bu gecikmez, zira hasta çok kan kaybediyor ve futbolumuz da gitti gidiyor.
Nereden, nerelere geldik!
Yazarın Son Yazıları
Değerli okurlarım, bugün futbol yazısı yok. Neden mi?
Tarihi sınavdayız
Sınıfta kaldık
Derhal istifa
Vur abalıya!
TFF Başkanımıza soruyorum
Başakşehir Futbol Kulübü’nü dikkatle takip ediyorum. Her sezon başa oynuyor ve de bunun yanında her yıl Avrupa kupalarında başarılı sonuçlar alarak ülkemizin yüz akı oluyor. Ligimizde bu yıl da en büyük favorim Başakşehir. Okan Buruk futbolculuğundan beri çok takdir ettiğim bir hoca. G.Saray’ın altyapısında yetişen, çok başarılı bir futbol yaşantısından sonra soyunduğu hocalık dönemine yine başarıyla devam etmekte. Bu yıl ekibiyle şampiyonluğu göğüslerse kimse şaşırmamalı.
Türk futbolunun çok değerli eski futbolcusu, FIFA kokartlı dünyaca ünlü hakemi, eski MHK başkanı ve TFF yönetim kurulu üyesi Hilmi Ok ağabeyimizi maalesef kaybettik.
Sevgili futbolseverler gerçekten Türk futbolundaki bu perişanlığa, hatta biraz ağır olacak ama yozlaşmaya, kalitesizliğe, kavgalara, ayrışmalara dur diyecek yok mu? Futbolumuz neresinden tutarsan tut elinde kalıyor.
Uzun yıllar Fenerbahçe’de, sonra da PTT ve Ankaragücü’nde futbol oynayan, milli takım formasını giyen, rahmetli Yılmaz Yücetürk Hocam canım kardeşim, futbolu bıraktıktan sonra Almanya’ya gitmişti. Köln Spor Akademisi’ni bitirmiş, Almanya Futbol Federasyonu Başkanlığı tarafından kendisine Bundesliga takımlarının antrenman sistemleri üzerinde tez hazırlama görevi verilmişti. İşte o günlerde ben de TFF Başkanı olmuştum. İlk iş olarak Almanya’dan onu alıp getirip, TFF Araştırma, Planlama, Eğitim, Denetim (APED) Başkanı yapmak olmuştu. Yanında da başta Tamer Güney Hocam ve futbol akademisyenleriyle müthiş bir ekip kurmuştum. Neden bu eski anıdan başladım? Bu hafta Kırklareli, F.Bahçe kupa maçı dolayısıyla adeta bir bayram havası yaşamıştı. F.Bahçe’yi seyretmek için civar il ve ilçeler dışında, komşu ülkelerden dahi yüzlerce insan Kırklareli’ne akın etmişti. Esnafın yüzü gülmüştü. İşte sevgili okurlarım futbolun gülen güzel yüzü budur. Ama biz ne yaptık, bu gülen yüzü nefret ve hiddete dönmüş bir yüz haline getirdik. Artan bir şekilde de devam ettiriyoruz. Allah sonunu hayır etsin!
Değerli okurlarım, köşemde her hafta yazılarımın çoğunda kesinlikle şu önemli konu hep yer alır. TFF Kanunu’nu tam özerk hale getiremez, özerk federasyonun yönetmelikleri bilinçli bir şekilde düzenleyemez.
Değerli okurlarım, inanın yıllardır Türk futbolunun içindeyim. Ancak ülkemizde 25 senedir, bilhassa son yıllarda daha da artan bir şekilde, futbolumuzun bu kadar ayağa düştüğü, kalitesizleştiği, insanları birbirine düşürdüğü, ekonomik açıdan da iflasa götürdüğü bir dönemi hiç görmemiş, yaşamamıştım...
Sayın Spor Bakanımız Süper Lig kulüplerini toplayarak bir çalıştay başlattı.
Bu benim başlığım değil. İlk lisansını 1970’te alıp futbola başlayan, sonra kaleci olarak başta Fenerbahçe ve Rizespor olmak üzere 12 yıl profesyonel liglerde, 4 yıl da amatör ligde oynayan, şu anda da amatör kümede Küçükyalı-Örnekspor’da fahri olarak teknik direktörlük yapan, UEFA-A lisanslı teknik direktör ve kaleci antrenörü, bir futbol misyoneri Alpaslan Tekin’in sözü bu.
Değerli okurlarım her hafta bu köşemde sizlere elden geldiğince, Türk futbolunu yönetenler ve de kulüplerimizle ilgili, kişisel görüşlerimi aktarıyor, onlara bazı tavsiyelerde bulunuyorum, bugün ise bu gündemin dışına çıkmak istiyorum. Bence şu sıralarda ülkemizde futboldan çok daha önemli husus, Türk gençliğinin eğitim sorunudur. Kitabımla ilgili yüzlerce okula, üniversiteye gittim, gitmeye devam ediyorum, edeceğim de.
Mustafa Kemal Ulusu
Galatasaray’sız Milli Takım
Futbol başladı da!
Süper Ligimiz ve kalitesi
Kulüpler Birliği ne iş yapar?
Süper Lig başlarken
Türkiye’de artık futbol konuşulacak!
Neden biz böyleyiz?
Türk Futbolu’ndan manzaralar!
Yeni MHK hayırlı olsun
Sayın Spor Bakanımın dikkatine
İstanbul’un yeni Başkanı
TFF ve kulüplerin durumu
Neden biz böyleyiz?
Nereden, nerelere geldik!
TFF seçimi mi?
Fatih Hoca’ya açık mektup
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı
Her şey güzel olacak