Değerli okurlarım, inanın artık şaşırmıyorum, zira kulüplerimizin ve dev Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) yaptıkları yanlışları gayet normal karşılamaya başladım. Geçen gün spor radyosunda bir programa katıldığımda, programı yöneten kardeşime de aynı bu görüşlerimi ilettim, hatta dedim ki: “Benim sizde 10 yıl evvelki, hatta daha da eski konuşmalarımı, imkân varsa lütfen bir buluverin, göreceksiniz ki aynı bugün yaptığım tenkitleri duyacaksınız.” Bu, gazete yazılarım içinde aynen geçerlidir. Nedir bu tenkitlerim:
1- Tüm kulüplerimizde altyapı bitmiştir. Bir dönem Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor, Bursaspor ve birkaç kulübün güçlü altyapılarından sonra yaklaşık 30 yıldır kulüplerin altyapıları çıkardıkları birkaç futbolcu dışında, altyapımız yokları oynamaktadır.
2- Kalitesiz ve yaşlı yabancı futbolcuların astronomik rakamlarla transfer edilip büyük mali sıkıntılara düşülmesi. Gelen başkanlar kendi başarılarını ön plana çıkarmak için, teknik direktörlerden hemen başarı ve şampiyonluklar beklemesi, altyapı futbolcularına şans verilmemesinin ve de yabancı futbolculara yönelmenin en büyük sebebi olmaktadır. Hele yabancı sınırlamasının serbestliği tam bir felaket olmuştur.
3- Zamanında çok büyük reformlara imza atan TFF, APED (Araştırma-Planlama- Eğitim-Denetim) Başkanlığı’nı iptal ederek bu birimin futbol akademisyenlerinden alınarak futbol direktörlüğü gibi acayip bir unvanla yarışmacı hocaların eline verilmesi ve futbolu kalkındıracak reform planlarının maalesef bu direktörlerle, tepeden inme TFF Başkan ve de yöneticilerine bırakılması.
4- Kulüp başkanlarının ve futbol şube sorumlularının futboldan hiç anlamayan iş insanlığı ön plana çıkan kişiler tarafından, bilhassa son yıllarda adeta işgal edildiği de çok net görülmektedir. Eski duayen TFF ve kulüp başkanlarının çoğunun ne iş yaptığı, önemli bir ihtisas alanında değilse çok kişi tarafından bilinmezdi. Mesela duayen eski TFF başkanlarından Orhan Şeref Apak’ın, Hasan Polat’ın, Şenes Erzik’in, hatta benim TFF başkanlığı dışında ne işle iştigal ettiğimizi çok kişi bilmez. Şimdilerde “Ekonomik ve bilhassa siyasi gücü çok kuvvetli olmayan kişilerin”, TFF ve kulüp başkanı olması mümkün müdür? Asla. Bakınız tüm kulüp ve TFF başkan ve yöneticilerine bunu çok net göreceksiniz. Mesela aksi ve doğrusu olsaydı, Zekeriya Alp, TFF Başkanı olması gerekirken, Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı mı olurdu? Ast ile üst bu kadar mı ters olur! Olur hem de bal gibi olur. Tabii sonuçlarında daha evvelce ne gördüysek yine aynı sonuçları görmeye şimdiden hazır olun. Ben iş insanlarına asla karşı değilim, misal İngiltere’de olduğu gibi gelsinler ama hocayı onlar seçip futbolcu transferlerini de onlar yaparsa işte Türk futbolu bu düştüğü hale gelir. Herkes bildiği işi yapınca başarılı olur. Mesela bakın Beşiktaşımıza, haftaya lig başlayacak hâlâ transferlere devam, hâlâ eksikleri bitmedi ve hâlâ takım belli değil, hele sakatlıklar inanılacak gibi değil. Plansız, programsız, sistemsiz bir yönetim ve onun devamı teknik kadro. Yani al birinden, vur birine. Süper Lig başlarken mi? Kavgalı dövüşlü, gürültülü patırtılı, VAR’lı VAR’sız, ama “yine kalitesiz ve zevksiz bir ligi seyretmeye veya seyretmemeye lütfen hazır olun.” Eh böyle bir ligden çıkacak Milli Takımımızın durumunu da sizlerin takdirine bırakıyor ve mübarek Kurban Bayramı’nızı sağlık ve mutluluk dileklerimle kutluyorum.
Süper Lig başlarken
Yazarın Son Yazıları
Değerli okurlarım, bugün futbol yazısı yok. Neden mi?
Tarihi sınavdayız
Sınıfta kaldık
Derhal istifa
Vur abalıya!
TFF Başkanımıza soruyorum
Başakşehir Futbol Kulübü’nü dikkatle takip ediyorum. Her sezon başa oynuyor ve de bunun yanında her yıl Avrupa kupalarında başarılı sonuçlar alarak ülkemizin yüz akı oluyor. Ligimizde bu yıl da en büyük favorim Başakşehir. Okan Buruk futbolculuğundan beri çok takdir ettiğim bir hoca. G.Saray’ın altyapısında yetişen, çok başarılı bir futbol yaşantısından sonra soyunduğu hocalık dönemine yine başarıyla devam etmekte. Bu yıl ekibiyle şampiyonluğu göğüslerse kimse şaşırmamalı.
Türk futbolunun çok değerli eski futbolcusu, FIFA kokartlı dünyaca ünlü hakemi, eski MHK başkanı ve TFF yönetim kurulu üyesi Hilmi Ok ağabeyimizi maalesef kaybettik.
Sevgili futbolseverler gerçekten Türk futbolundaki bu perişanlığa, hatta biraz ağır olacak ama yozlaşmaya, kalitesizliğe, kavgalara, ayrışmalara dur diyecek yok mu? Futbolumuz neresinden tutarsan tut elinde kalıyor.
Uzun yıllar Fenerbahçe’de, sonra da PTT ve Ankaragücü’nde futbol oynayan, milli takım formasını giyen, rahmetli Yılmaz Yücetürk Hocam canım kardeşim, futbolu bıraktıktan sonra Almanya’ya gitmişti. Köln Spor Akademisi’ni bitirmiş, Almanya Futbol Federasyonu Başkanlığı tarafından kendisine Bundesliga takımlarının antrenman sistemleri üzerinde tez hazırlama görevi verilmişti. İşte o günlerde ben de TFF Başkanı olmuştum. İlk iş olarak Almanya’dan onu alıp getirip, TFF Araştırma, Planlama, Eğitim, Denetim (APED) Başkanı yapmak olmuştu. Yanında da başta Tamer Güney Hocam ve futbol akademisyenleriyle müthiş bir ekip kurmuştum. Neden bu eski anıdan başladım? Bu hafta Kırklareli, F.Bahçe kupa maçı dolayısıyla adeta bir bayram havası yaşamıştı. F.Bahçe’yi seyretmek için civar il ve ilçeler dışında, komşu ülkelerden dahi yüzlerce insan Kırklareli’ne akın etmişti. Esnafın yüzü gülmüştü. İşte sevgili okurlarım futbolun gülen güzel yüzü budur. Ama biz ne yaptık, bu gülen yüzü nefret ve hiddete dönmüş bir yüz haline getirdik. Artan bir şekilde de devam ettiriyoruz. Allah sonunu hayır etsin!
Değerli okurlarım, köşemde her hafta yazılarımın çoğunda kesinlikle şu önemli konu hep yer alır. TFF Kanunu’nu tam özerk hale getiremez, özerk federasyonun yönetmelikleri bilinçli bir şekilde düzenleyemez.
Değerli okurlarım, inanın yıllardır Türk futbolunun içindeyim. Ancak ülkemizde 25 senedir, bilhassa son yıllarda daha da artan bir şekilde, futbolumuzun bu kadar ayağa düştüğü, kalitesizleştiği, insanları birbirine düşürdüğü, ekonomik açıdan da iflasa götürdüğü bir dönemi hiç görmemiş, yaşamamıştım...
Sayın Spor Bakanımız Süper Lig kulüplerini toplayarak bir çalıştay başlattı.
Bu benim başlığım değil. İlk lisansını 1970’te alıp futbola başlayan, sonra kaleci olarak başta Fenerbahçe ve Rizespor olmak üzere 12 yıl profesyonel liglerde, 4 yıl da amatör ligde oynayan, şu anda da amatör kümede Küçükyalı-Örnekspor’da fahri olarak teknik direktörlük yapan, UEFA-A lisanslı teknik direktör ve kaleci antrenörü, bir futbol misyoneri Alpaslan Tekin’in sözü bu.
Değerli okurlarım her hafta bu köşemde sizlere elden geldiğince, Türk futbolunu yönetenler ve de kulüplerimizle ilgili, kişisel görüşlerimi aktarıyor, onlara bazı tavsiyelerde bulunuyorum, bugün ise bu gündemin dışına çıkmak istiyorum. Bence şu sıralarda ülkemizde futboldan çok daha önemli husus, Türk gençliğinin eğitim sorunudur. Kitabımla ilgili yüzlerce okula, üniversiteye gittim, gitmeye devam ediyorum, edeceğim de.
Mustafa Kemal Ulusu
Galatasaray’sız Milli Takım
Futbol başladı da!
Süper Ligimiz ve kalitesi
Kulüpler Birliği ne iş yapar?
Süper Lig başlarken
Türkiye’de artık futbol konuşulacak!
Neden biz böyleyiz?
Türk Futbolu’ndan manzaralar!
Yeni MHK hayırlı olsun
Sayın Spor Bakanımın dikkatine
İstanbul’un yeni Başkanı
TFF ve kulüplerin durumu
Neden biz böyleyiz?
Nereden, nerelere geldik!
TFF seçimi mi?
Fatih Hoca’ya açık mektup
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı
Her şey güzel olacak