Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sezar Bu Kez Zindandan Sesleniyor
Filmi seyrederken ister istemez sürekli “demir kapıların gürültüleri” ile yaşayan Silivri tutuklularını düşündüm…
\nNe demişti Nedim Şener? “Cezaevi bir kutu gibi. Hiçbir alan yuvarlak ve insani değil. Koğuşlar, koridorlar köşeli. Her yerde demir kapıların gürültüleri…”
\nİtalya’nın yüksek güvenlikli hapishanesi Rebibbia da tam böyle bir yer…
\nÇizme’de haliyle “siyasi suç” diye bir ilkellik olmadığı için, burada “siyasi suçlular” bulunmuyor…
\nAma katillerden mafyozilere ve uyuşturucu kaçakçılarına dek en azılı mahkûmların tutulduğu bir cezaevi olarak biliniyor Rebibbia…
\n“Papa suikastçısı” Ağca’yı da zamanında buraya kapatmışlardı. Ben Ağca diyeyim, siz hesap edin…
\nİtalyan sinemasının ustaları Paolo ile Vittorio Taviani kardeşler, “kara efsaneyle” anılan bu hapishanenin demir kapıları ardına girerek ortaya bir başyapıt koymayı başardılar.
\nMahkûmlar oynuyor
\nShakespeare’in “Julius Sezar” oyununu beyazperdeye “Sezar Ölmeli” adıyla aktaran film, geçen ay, İtalyan sinemasına 21 yıllık aradan sonra Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı” kazandırdı…
\nNe zamandır görmeyi planladığım filmi dün nihayet yakaladım...
\nShakespeare’in oyununu, hayatlarında bir tek kitap açmamış, bir tek film/tiyatro izlememiş mahkûmlar canlandırıyor.
\nFilmin en birinci özelliği bu.
\nEn başta çok sinir bozucu bir gürültüyle hareket eden hücre kapıları gıcırdayarak açılıyor…
\nMahkûmlar gardiyan eşliğinde hücrelerinden alınıp dışarı çıkarılıyorlar…
\nSon sahnede, aynı şekilde gardiyan eşliğinde hücrelerine dönen mahkûmları izliyoruz.
\nÜrkütücü kapılar son mahkûmun üzerine kapandığında, seyirciler üzerine de kapanmış gibi oluyor…
\nTaviani’ler filmde tam da bunu işleyerek, izleyicilere “empati” aşılamayı amaçlıyor...
\nÜzerlerine cezaevi kapılarının kapandığı insanlar, sonuçta, en kötü katil de olsalar, hırsız da olsalar, birer “insan” demeye getiriyor Taviani’ler.
\nBiz bu insanların burada “insanlık halini” ele alıyoruz, mesajını işliyorlar.
\n“Sezar Ölmeli”, sinema tarihinin bu nedenle en hümanist filmlerinden biri…
\n“Sezar Ölmeli”nin oyuncuları olarak karşımıza çıkan ve kimi on/yirmi yıl, kimi “müebbet” alan mahkûmları biz, film boyu sonuçta işledikleri “suçlarla” değil; salt oyunculuk yetenekleriyle yargılıyoruz…
\nOyunculuk derken, bu arada Robert de Niro katına ulaşan bir oyunculuktan bahsediyorum…
\nTaviani’ler bu büyük sürprizi feleğin çemberinden geçen mahkûmların, “Julius Sezar”a konu olan “kuşku”, “ihanet”, “güç”, “şiddet” ve “cinayet” temalarını doğrudan yaşamalarına bağlıyor…
\nSınırsız güç sahibi Sezar’ın gitgide “tiranlaşması” karşısında, yakın çevresi tarafından sarılıp; sırtından hançerlenerek öldürülmesini konu alan “Julius Sezar” trajedisinin diğer olası tiyatro oyunları arasından seçilmesini, 80 ve 82 yaşındaki yönetmen kardeşler bu gerekçeyle açıklıyor…
\nYeni ‘neo-realizme’ örnek
\nHücrelerinden teker teker alınan mahkûmlar, önce cezaevi temsilinin yönetmenliğini yapan Fabio Cavalli’nin elemesine tabi tutuluyorlar.
\nEleme ve rol dağıtımı ardından provalar başlıyor. Taviani kardeşler, altı ay süren provaları, baştan sona arkadan dijital kamerayla filme alıyorlar.
\nYeni “neo-realizm” örneği görülen film, bu nedenle bir dokümanter de sayılıyor.
\nCezaevi mahkûmları için yönetmenlik yapan Cavalli; bu ilginç tiyatro-rehabilitasyon çalışmasını 10 yıldan beri sürdürüyormuş.
\nCezaevi tiyatrosundan sonra halka açık sergilenen temsillere çok sayıda politikacı, aydın ve sanatçı rağbet edince, Taviani kardeşler de projeden haberdar olmuş ve girişimi filme çekmeye karar vermişler…
\nFilm, ödüllü olması ve de mükemmel yönetilmesinin yanı sıra mahkûmların sıra dışı oyun yetenekleriyle gişede ilgi topluyor.
\nŞu aralar İtalya’da aynı zamanda bir “cezaevi reformunun” da konuşuluyor olması, filme ilgiyi arttırıyor.
\nKoridorlar, havalandırma ve cezaevi tiyatrosundan ibaret olan kısıtlı alanlar, oyunculuğu birinci dereceden öne çıkarıyor. Ve izleyiciye geçen mesaj, son tahlilde fiziki her türlü engeli aşan “insan aklının üstünlüğü” oluyor.
\nTiyatro ve sinemayı iç içe geçiren film; “oyun ve oyunculuğun gücü”, “sanatın değeri”, “özgürlük”, “düş gücü”, özetle “yaşamın anlamı” üzerinde çok sayıda, çok düşündürücü kesitler sunuyor.
\nFilmin ruhunu, cezaevi sahnesinde aldığı alkışların ardından tek başına tecrit hücresine dönen mahkûmun; “Sanatı keşfettiğimden beri hücrem, hapishanem oldu!” sözleri özetliyor…
\n“Sezar Ölmeli”yi elinize geçen ilk fırsatta görün.
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- 'Seküler müdür kalmadı'
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!