Turhan Selçuk'u Çizgileriyle Anmak

13 Mart 2010 Cumartesi

Sağnak

Nilgün Cerrahoğlu

Turhan Selçuk’u Çizgileriyle Anmak

“Hangi birini anlatsam?

‘Özgürlük Heykeli’nin tacına takılıp kalan barış güvercininin çaresizliğini mi?

Bir araya geldiklerinde koca bir balığa dönüşen ve büyük balığı yutan küçük balıkların gücünü mü?

Balkabağı tarlasında yeşeren -gericilerin- ‘balkabağı kavuğu’nu mu?

Ultra modern gökdelenlerin tepesinde biten camileri mi?

Yüzüne pancur çekilmiş, sırtına hurafe -mavi boncuk- iliştirilmiş kara çarşaflı kadınları mı?

Yerlileri ateşte pişiren, yamyamlaşan uygarlığı mı?

Turhan Selçuk’u tarife hacet yok. Ama karikatürlerinden bir kesiti toplu halde gördüğünüzde işte böyle tokat yemiş, cin çarpmış gibi oluyorsunuz. Her biri bir köşe yazısı, her biri sanat eseri! Tartışma götürmez bir fikir ve çizgi hâkimiyeti, ustalık, özgünlük, oturmuşluk, netlik ve berraklık… Ne desem az. Görmelisiniz!..” (Sağnak, 20 Mart 2006)

Turhan Selçuk’un -izlediğim- son sergisini Sağnak’ta böyle aktarmışım.

Dört yıl önceydi.

Yalnızca dört yıl...

Ama arada o kadar çok şey oldu ve yaşandı ki, bana şimdi asır geçmiş gibi geliyor...

Selçuk’un karikatürlerini izleyip ardından “Syriana” filmini görmüş, yazıyı şöyle sürdürmüştüm:

Çizgilerin efendisi ve BOP’un kod adı…

“Serginin (daha önce) açılışına (davetine) katılmıştım… Bir başıma sonra sakin kafayla da görmek istedim. Selçuk’un karikatürlerini sergileyen galerinin (G-Art) üstünde G-Mall sinemaları var. ‘Syriana’ya bir bilet aldım. Ve filme girmeden önce (Turhan Selçuk sergisini) bir kez daha gezdim. Daha isabetli bir seçim olamazmış. George Clooney’ye Oscar kazandıran film çünkü, Selçuk’un bize yıllardır anlattıklarını anlatıyor: Yamyamlaşan petrol devlerini, İslam kapitalizmini, yolsuzluk, yobazlık… ve birleşip güçlerini bir araya getiremeyen biz küçük balıkların çaresizliğini anlatıyor. Syriana, ABD dış politika uzmanlarının güç oyunları ve senaryolar üzerinden Ortadoğu’yu ‘yeniden düzenleme projesine’ verdikleri ad… ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin kod adı başka deyişle….”

Bu yazının ardından, “usta”, bana telefon edip incelikle “teşekkür” etmişti….

Bu kadar da beyefendi, zarif ve de alçakgönüllüydü kendisi...

O gün, telefonda kendisine dilim döndüğünce ifade etmeye çalıştığım gibi, yazdıklarımın haliyle eksiği var, fazlası yoktu…

G-Mall’da gördüğüm sergiden alabildiğine etkilenmiştim.

Turhan Selçuk karikatürlerini günü gününe, “tek” “tek” görmek başka; toplu halde, “bir arada”, bir ana tema, fikir, analiz bütünlüğü içinde incelemek başka...

Toplu sunum, beni derinlemesine etkilemişti.

Orijinal çizimlerin ayrıca -gazete sayfalarına yansıyandan- katbekat üstün kalitede olduğunu fark etmiş, bir ressamın fırça hâkimiyetiyle çizilmiş karikatürlerin “estetik gücüne” hayran kalmıştım.

Ölüm gerçekleri daima sınayan bir elek oluyor.

Sevgi, yetenek, güzelliklerin çapını her defasında -biz istesek de istemesek de- sınıyor ve beslediğimiz duygular, biçtiğimiz değerlere her seferinde “son noktayı” koyuyor.

Dört yıl önceki o sergiyi bugün, aradan gelen geçen ve yaşanan olayların prizması ve de “ölümün kaçınılmaz eleğinden” geçirerek düşündüğümde, daha engin hayranlık ve beğeniyle hatırlıyorum.

Yazının başında gönderme yaptığım tüm karikatürlerin, hepsi bugün bir bir hatırımda.

Turhan Selçuk ve ‘Özgür Kadın’

Bizim makalelere sığdırmakta zorlandığımız uzun, upuzun düşünceleri, tek bir kareye ve bir satıra sığdırmak gibi erişilmez maharetleri yüzünden, karikatüristleri hep gazeteciliğin büyücüleri gibi görmüşümdür.

Turhan Selçuk, karikatüristlere özgü bu olağanüstü “sentez yeteneğinin” de en önde giden ustalarındandı...

Onu en son, bu özelliğiyle daha bu hafta başındaki “Sağnak”ta anmış; “Dünya Kadınlar Günü, bir asrı geride bıraktı” demiştim: “100. yılını deviren ‘Kadınlar Günü’ vesilesiyle bu yıl tüm uluslar... kadın konusunda... ‘nerden nereye geldik?’ bilançosu çıkarıyor. ‘Bizimki nasıl bir bilançodur?’ derseniz... Bu konudaki en kestirme cevap... Turhan Selçuk’ un -4 Mart- karikatüründe saklı...”

Sizi Selçuk’un bir asırda Türk kadınının kat ettiği “özgürleşme serüvenini” özetleyen, muhteşem çizgileriyle baş başa bırakıyorum.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları