Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Şampiyon... (08.05.2013)
Şampiyon GS’yi sokaklara dökülerek kutladığımız pazar akşamından bu yana düşünüyorum; başta Fatih Terim, yardımcıları ve oyuncuları olmak üzere tüm GS kurmaylarını, yönetimini, kulübün emektarlarını ve camiayı alkışlamak elbette ki hepimizin görevi ama “şampiyon” denince yıllardır akla hep “üç büyükler”in gelmesini “sorgulama” dönemi de artık gelmedi mi?
GS, BJK ve FB’nin Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren “kupa”ları kulüplerinin şeref köşelerine koymaları olağandı. Ülkenin birçok alandaki tek gelişmiş kenti İstanbul’dan, profesyonel futbolun da güçlü takımları çıktı ve “ulusal taraftarlar”ıyla spora adlarını yazdırdılar...
Ne var ki artık ne Türkiye sadece İstanbul’dan ibaret ne de Anadolu kentleri “şampiyon” takımlar yaratmaktan acizler... Bunun “nadir” de olsa örneklerini yaşadığımıza göre, acaba neden “üç büyükler” yerine “ulusal büyükler” denebilecek takımların yaratılmasını gündeme almıyoruz?
Örneğin ligin “ilk beş”i arasında Anadolu’dan sadece Bursa var; kalan dördü GS, BJK ve FB ile birlikte Kasımpaşa; yani o da İstanbul’dan..
“Anadolu” ise puan cetvelinin daha aşağılarında… sırasıyla Kayseri, Gençlerbirliği (Ankara), Antalya, Trabzon, Eskişehir, Gaziantep, Elazığ, Sivas, Karabük, arada İstanbul’un yeni yıldızı Büyükşehir Belediye Spor, sonra yine Anadolu’dan Akhisar, Ordu, Mersin...
Bu tablonun “tepede İstanbul/alta Anadolu” görünümünden kurtulup diğer Süper Lig takımlarımızın da her yıl “şampiyon adayı” olacak şekilde güçlenmeleri için harekete geçmek gerekmiyor mu?
Futbolda ülkeyi temsil edebilmenin ön ve tek koşulu olan “paranın saltanatı”na son verecek ulusal spor politikaları için ne zaman kafa yormaya başlayacağız?
“Süper!” paralar ödenen yabancı futbolcuların yerini kendi spor okullarımızda altyapıdan yetişen gençlerimizin almasını ne zaman hedefleyeceğiz?
Her transfer mevsiminde yabancı futbolcu aramak yerine kendi kabiliyetlerimize değer vermeyi ne zaman önemseyeceğiz?
Ve Taksim’de \tayrıcalık
Pazar gecesi GS’nin şampiyonluğunu kutlamak için sokaklara dökülen taraftarın soluğu “Taksim Meydanı”nda alması ise güzel, anlamlı ama düşündürücüydü.
1 Mayıs’ta insanları Taksim’e sokmamak için kilometrelerce uzakta barikat kuran; aşmaya çalışanlara ise kentte savaş görüntüleri yaratan biber gazı saldırılarıyla engel olan o güçlü ve acımasız polis acaba neredeydi?
Emekçilerin bayramındaki bu görülmemiş “önlem”in(!) gerekçesi olarak yetkililer dediler ki: “Taksim şantiye halinde; dev çukurlar ve inşaat çalışmaları tehlikeli, gösteri alanı olamaz.” Oysa sabaha dek süren şampiyonluk kutlamalarında ne çukurlar kapatılmış ne de inşaat bitmişti…
Futbolumuza bu açık “ayrıcalığı” sağlayan siyasi erkin, aynı heyecanın Anadolu’da da yaşanması için ne düşündüğünü çok merak ediyor; GS’yi tekrar kutluyor; darısı tüm takımlarımızın başına diyorum?..
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı