30 Ağustos 2020’de TSK - Dr. Cihangir Dumanlı
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

30 Ağustos 2020’de TSK - Dr. Cihangir Dumanlı

30.08.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bugünkü Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Mondros mütarekesi ile terhis edilen, silahları alınan Osmanlı ordusunun yerine Kurtuluş Savaşı’nın olağanüstü zor koşullarında ulusumuzun büyük özverileri ile sıfırdan kurulmuş ve emperyalizme ilk büyük darbeyi vurmuş ordudur. Bu nedenle de emperyalizmin hedefindedir.

TSK, geçmişte parlamenter sistem içerisinde TBMM’nin kararlarına uygun olarak yurtdışında başarılı operasyonlar icra etmiş, Soğuk Savaş sonrası değişen güvenlik ortamına süratle uyum sağlamış, terörizmle mücadelede dünya ordularına örnek olabilecek performans göstermiş, milletinin güvenini kazanmış, caydırıcı gücü ile ulusal çıkarlarımızı başarı ile korumuştur.

Bu başarılarının altında şu faktörler vardır:

  • Kuruluşundan gelen ordu-millet bütünleşmesi,
  • Arkasındaki güçlü siyasi irade,
  • Harp prensiplerine uygun teşkilatlanma,
  • İyi yetişmiş subay kadrosu,
  • Gelenekselleşmiş yüksek disiplin, görev anlayışı ve karşılıklı güven duygusu,
  • Askerlik mesleğinin değerlerine bağlılık,
  • Cumhuriyetin kuruluş değerlerine ve ebedi Başkomutan Atatürk’e bağlılık.

Bunlar TSK’nin temel değerleri olup silah gücünün kuvvet çarpanıdır. Emperyalizmin bölgedeki çıkarlarının önündeki en büyük engel olan TSK, emperyalizmin güdümündeki karşıdevrimci, işbirlikçiler eliyle 15 Temmuz NATO-FETÖ darbe girişimi ile önemli bir yara almıştır.

FETÖ örgütlenmesine ve darbe girişimine katılan askerler, TSK içerisinde küçük bir azınlık olarak kalmış, Cumhuriyete ve yukarıdaki temel değerlere bağlı büyük çoğunluk sayesinde darbe başarılı olamamıştır.

TSK’YE DARBE

Ancak darbe girişimi bahane edilerek bu kez TSK’ye karşı önceden planlandığı belli olan darbe niteliğinde değişiklikler yapılmıştır. TSK’ye karşı yapılan darbenin önemli unsurları şunlardır: Kumpas davaları ile komuta kadrosundaki Atatürkçü deneyimli general/amiral ve subaylar emekli edilmiş, TSK’nin entelektüel birikiminde ve komutada zafiyet oluşmuştur.

Komuta yapısı harp prensiplerine ve anayasaya aykırı olarak değiştirilmiş, Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıkları etkisizleştirilmiştir (Cumhuriyet, 22 Haziran 2020).

Önemli bir güç olan jandarma TSK’den ayrılmıştır.

Yüksek Askeri Şûra sivilleştirilerek orduya siyaset girme riski oluşturulmuştur (Cumhuriyet, 22 Temmuz 2020).

Askeri liseler kapatılmış, harp okulları kuvvetlerin bünyesinden alınarak Milli Savunma Üniversitesi’ne bağlanmış, subay eğitimindeki birbirini tamamlayan eğitim düzeni bozulmuş, harp akademileri eğitiminin düzeyi düşürülmüş, subay ve kurmay subay eğitiminde zafiyet oluşturulmuştur.

30 Ağustos 2016’da subay çıkacak Harbiyeliler, suçun ve cezanın şahsiliği” ilkesine aykırı olarak toptan atılarak genç subay kadrolarında azalma olmuştur. Askeri hastaneler kapatılmış, özellikle sahra sıhhiye hizmetleri ve harp cerrahisi konusunda zafiyet yaratılmıştır.

Askeri adalet sistemi bozularak disiplin zafiyeti oluşturulmuştur.

Ordulara korgeneraller, kol-ordulara tümgeneraller, tümenlere tuğgeneraller atanarak silsile bozulmuştur.

Bu yıl 600 deneyimli albay birden emekli edilerek güç kaybı oluşturulmuştur.

Askerlik süreleri kısaltılarak ve bedelli askerlik sürekli hale getirilerek eğitim zafiyeti oluşmuştur.

ZARARLI TEDBİRLER

Ulusal bayramlarda dosta güven düşmana korku veren görkemli törenler iptal edilerek ordu-millet bütünleşmesine ve caydırıcılığa zarar verilmiştir.

Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ve MGK Genel Sekreterliği’nin işlevi zayıflatılmış, milli güvenlikle ilgili karar sürecinde birikimli, deneyimli askerlerin görüşleri dışlanmıştır.

Laikliğe aykırı olarak orduya türban sokularak üniforma, disiplin ve beraberlik ruhu bozulmuştur.

Milli Savunma Bakanlığı’nda Din İşleri Başkanlığı ve alt kademelerde din işleri ile ilgili teşkilat kurularak anayasanın laiklik ilkesi (Md. 24) ihlal edilmiştir.

TSK’nin gücünü, saygınlığını ve caydırıcılığını azaltan bu tedbirlerin her biri ayrı ve detaylı inceleme konusu yapılmalıdır.

Söz konusu tedbirler, Bir iktidar kendi ordusuna nasıl bu kadar zarar verebilir” sorusunu düşündürmektedir.

Üstelik bu değişiklikler;

Terörle mücadelenin içte ve dışta devam ettiği;

Suriye’de Irak’takine benzer bir Kürt devletinin kurulmaya çalışıldığı;

Ege’de 18 adamızın işgal edildiği, silahsız statüdeki adaların silahlandırıldığı;

Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarımızın ihlal edildiği;

Kıbrıs sorununun kalıcı bir siyasi çözüme ulaşmadığı;

Kafkasya’da Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırılarının devam ettiği, TSK’nin Libya’dan Afganistan’a kadar geniş bir coğrafyada görev yaptığı bir güvenlik ortamında yapılmıştır. Mevcut güvenlik ortamı, yapılanın aksine daha güçlü bir silahlı kuvvetleri gerektirmektedir. Güçlü silahlı kuvvetler sadece modern silahlar değildir. Eğitim, moral gücü ve değerlere bağlılık da bir o kadar önemli kuvvet çarpanıdır.

Söz konusu değişiklikler, TSK’nin gücüne, saygınlığına ve caydırıcılığına zarar vermekle birlikte TSK, bugün de verilen görevleri başarı ile yürütmektedir. Bunun nedeni, yukarıda belirtilen temel değerlerini bir bütün olarak henüz yitirmemiş olmasıdır. Yukarıdaki uygulamalar devam ettiği tahkirde bu değerlerin de uzun vadede kaybolma riski vardır. TSK’nin gücüne en çok ihtiyaç duyulan bir ortamda neden bu gücün zayıflatılmaya çalışıldığı ve bunun kimin çıkarına olduğu sorulmalıdır.

Amaç, yeni bir darbe girişiminin önlenmesi ise bu önlemler aşırıdır. Kendi ordusundan korktuğu için orduyu zayıflatan iktidar” görünümü vermektedir. Amaç, askerin sivil siyasetçe kontrolünü de aşmış, orduya siyasetin sokulması gibi ölümcül bir hata yapılmıştır. Anayasaya göre (Md.117) Başkomutanlık TBMM’nin manevi varlığından ayrılamaz” olmasına rağmen bu önlemler TBMM’de tartışılmamış, onaylanmamıştır. Bu durumda TSK’nin zayıflatılması ve saygınlığının azaltılmasının, emperyalizmin çıkarlarına hizmet ettiğinden kuşku yoktur. Tarihin bize öğrettiği dersler şunlardır: Orduya siyasetin girmesi, o ordunun sonu demektir.

Bu coğrafyada güçsüz olursan yok olursun.

SONUÇ:

15 Temmuz hain darbe girişimi bahane edilerek TSK’de yapılan değişiklikler TSK’yi zayıflatarak ulusal güvenliğimizi doğrudan ve olumsuz etkileyecek niteliktedir. Konu, başkomutanlığı manevi varlığında bulunduran TBMM’ce ivedilikle ele alınmalı, ciddiyetine uygun olarak bütün yönleri ile TBMM’de ve kamuoyunda tartışılmalı, bilimin ışığında ve ulusal güvenlik ihtiyaçlarımız dikkate alınarak hatalardan dönülmelidir.



DR. CİHANGİR DUMANLI

E. TUĞGENERAL

Yazarın Son Yazıları

Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025