Geçmişten Ders Alınmıyor - Sadettin TANTAN
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Geçmişten Ders Alınmıyor - Sadettin TANTAN

02.11.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:


Yurttaşların en temel hakkı; adaletli, namuslu, şerefli yaşamak hakkıdır. Barınma hakkı, doğası gereği onlara verilmiş bir yaşam hakkıdır. Devlet, insanların sağlıklı ve güvenli yaşayacakları alanları planlayarak halkın ihtiyaçlarına cevap verecek altyapı ve konut ihtiyaçlarını gidermekle yükümlüdür. Türkiye’de muhtemel doğal afetlere karşı vilayetlerin ve belediyelerin projeleri vardır. 

1999 depreminde görüldü ki; o günkü iletişim sistemleri yeterli değildi, bu tip afetlere karşı ilk gidecek kuruluşların kimler olacağı, hangi illerin hangi illere destek vereceği konusunda yeterli bir altyapı yoktu.

AFET SONRASINDA İYİ, ÖNCESİNDE KÖTÜYÜZ

Bugün AFAD ismini alan Sivil Savunma Teşkilatı o dönemde ülkenin değişik yerlerinde bölgesel anlamda faaliyetler gösteriyordu. Günümüze kadar acil durum anında insanlar nerede toplanacak, hangi hastanelere götürülecek gibi süreçlerin işleyişi hakkında bilgi ve donanıma sahip uzman niteliğinde ekipler artırıldı.

Şu anda AFAD teşkilatı araç-gereç teknoloji ve insan niteliği bakımından geçmişe göre çok gelişmiş vaziyette. Onları her açıdan tebrik etmek gerekiyor. Aynı zamanda AKUT, Türk Polis Teşkilatı, sağlık çalışanları, Jandarma Arama Kurtarma, Somalı mandenciler ve bölgede çalışan tüm ekipleri gösterdikleri üstün çabadan dolayı tebrik ediyorum.

Türkiye bu ekipleriyle, afetler sonrası için dünyada sayılı ülkeler içerisinde. Ancak afet öncesi için gerekli zihinsel gelişimi bir türlü sağlayamadık.

SİYASİLER BÖLGEYİ KALABALIKLAŞTIRMAMALI

Geçmişten bugüne baktığımızda her zaman iktidar ve muhalefet siyasetçilerinin afet bölgelerine koşarak gittiklerini görüyoruz. Peki, neden? O kişilere sormak lazım: Sizin uzman niteliğinde bir sıfatınız mı var? Enkazdaki beton parçalarını bölebilen makineleri kullanmayı mı biliyorsunuz?

Yaptığınız sadece o bölgeyi kalabalıklaştırmak. Bir bakanın kendini sırf orada çalışıyormuş gibi göstermeye çalışması son derece yanlış. Bu tip doğal afetlerde kamu görevlileri, AFAD’ın, belediyelerin eğitimli gönüllü sivil çalışma ekipleri, polis ve itfaiye dışında o bölgeye hiç kimsenin girmemesi gerekiyor.

Bir bakanın orada fotoğraf vermesi kabul edilir bir şey değil. Sizin orada yapabileceğiniz bir şey yok. Yardım edilecekse maddi ve malzeme yardımı yapılır.

Öte yandan deprem günü gördük ki İzmir’in duyarlı ve vatansever insanları kendi halkına sahip çıktı. Süratli bir şekilde oteller, evleri uygun olan insanlar kapılarını açtı, restoranlar gıda yardımlarında bulundu.

Bu, görmek istediğimiz bir manzara.

GÖZ GÖRE GÖRE

İzmir’in yapılanmasına baktığımızda, özellikle Bayraklı’da yerin doldurma olduğu yani alüvyal toprağa sahip bir bölgeye yüksek katlı binaların yapıldığını görüyoruz. Bu tip yerlerde özellikle sahil şeritlerinde, mimari ve çevresel altyapılar incelenmeden yapıların inşa edilmemesi gerekiyor.

Ancak bu konuda yeterli denetim yapılmıyor. Gölcük depremi sonrasında özellikle Sakarya ve Gölcük’te de benzer bir durum vardı. Doğa resmen evleri yutmuştu. Bunun üzerine yerleşim yerlerinde değişiklik yapıp daha uygun yerlere binaların yapılmasını sağladık. Fakat sonrasında tarım alanlarına binaların yapıldığını gördük.

İzmir depremine dönelim. Televizyonda binaların yıkılış anını izledik. Enkaz altından bir insanın ne kadar zor şartlar altında kurtarıldığını gördük. Binalar yıkıldıktan sonra o beton yığınlarının altından yurttaşları kurtarmak için kesici ve delici makineler kullanılır.

Bu makineleri kullanmasını bilenler arasında madenciler de vardır. Biz 99 depreminde Zonguldak’taki maden işçilerini deprem bölgelerine taşıdık. Çünkü biliyorduk; dışarıdan bağırarak çağırarak mesele çözülmüyor. Burada söz konusu yurttaşların canı. Kimse o canlar üzerinden kişisel reklamını yapamaz. Oradaki en mühim ihtiyaç; insanları enkaz altından çıkartmak.

SİYASİLER DERS ÇIKARMALI

Türkiye’nin açık bir şekilde, Edirne’den Kars ve Hakkâri’ye kadar bütün altyapılarını geliştirmesi gerekiyor. Bu altyapı çalışmaları yapılırken iklim şartlarının değişimini de dikkate alınmalı. Olması ihtimal tüm felaketler göz önünde bulundurulmalı.

Esas do
ğal afetler olmadan önce önleyici hizmetlerin ne olacağı, nasıl hareket edileceği ile ilgili planlanmaların ve uygulamaların hayata geçirilmesi gerekiyor. 99 depreminde Sakarya’da Gölcük’te, Yalova’da da gördük, altyapıların hepsi çöktü.

Doğa, zaman zaman kendisine yönelik tahribatlara birtakım doğal afetlerle cevap veriyor. Özellikle Karadeniz’deki yağışlar ve denizin geçmişteki yatağına dönmesi için yaşanan tabi olayları bize Allah’ın yarattığı doğaya sahip çıkmamız gerektiğini hatırlatıyor.

Bu durumlardan siyasetçilerin ve yöneticilerin ders çıkarması lazım.

Biz, 1999 depreminden sonra elde edilen deneyimler ve eksiklikler doğrultusunda bilimsel çalışmalar yaptık;

   Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü ve İçişleri Bakanlığı ortaklığı ile Türkiye’nin envanterini çıkaran bir çalışma yapıldı.

   Belediyelerde ne kadar kullanılabilecek araç-gereç var, her şey detaylıca incelendi. İklime uygun çadır tedariği yapıldı. İhtiyaç durumunda kullanılması için depolara konuldu. 

   İller bazında da hasarlı binalar ve zemini tehlikeli bölgeler incelendi.

   Binalar denetlenerek yeniden yapılanması ile ilgili yeni kuruluşlar kuruldu.

   AB’nin kabul ettiği modern altyapılar getirildi.

   Başbakanlıkta uzmanlar bir araya getirilerek çalışmalar yapıldı.

   Her vilayette komisyonlar kuruldu.

ÇALIŞMALARIN ÇOĞU ARŞİVDE KALDI

Ama maalesef ki o çalışmaların bir kısmı arşivde kaldı. Güçlendirme çalışmalarını sadece maddi durumu iyi olanlar yapabildi. İktidarlar her daim rantı düşündükleri için beton diken projeler öncelikli oldu.

En önemli hususlardan biri ise halkın süratli bir şekilde eğitim alma ihtiyacı olduğu. Türkiye’de gerek doğal afetler gerekse içten ve dışarıdan gelen tehditler bakımında yani silahlı ve silahsız terör tehditlerine karşı halkın bilinçlendirilmesine ihtiyaç var.

Aynı durum bilgi ve enformasyon savaşları ve biyolojik savaşlar için de geçerli. Halkın acil bir şekilde bilinçlendirilmesi ve altyapıların geliştirilmesi gerekiyor.

RANT ÇARKI SİSTEMİ ÖĞÜTÜYOR

Deprem kuşağında olan iki ülke, Türkiye ile Japonya’ya bakın. Japonya’da, Türkiye’den daha çok ve daha kuvvetli depremler olmasına rağmen ölen insan sayısı yok denecek kadar azdır.

1999 depreminden sonra Özel Yapı Denetim firmaları da kuruldu. Ancak günümüzde müteahhitler bile bu firmalardan rahatsız. Çünkü bugün Türkiye’nin en temel sorunu olduğu gibi bu firmaların işleyişi de tamamen rant çarkı ile dönüyor.

Bu durum devletin tedbirsizliği, dikkatsizliği ve denetimsizliğinden kaynaklanıyor. Belediyelerde adam kayırarak plansız işler yapılıyor, yapanlara da göz yumuluyor. Mimarlar, inşaat mühendisleri, statikçiler ve üniversiteler kaliteden ve bilgiden yoksun olarak bu rüşvet çarkının içine girmiş durumdalar.

Ruhsat ve iskân denetimleri dahi sadece rüşvet için yapılıyor.

Şimdi soruyorum: depremde ölen insanların katili kim ve kimler hesap vermeli?

Sadece müteahhitleri yargılayarak kurtulamazsınız.

En büyük suç; siyasetindir, siyasetin ta kendisinin.

SADETTİN TANTAN
ESKİ İÇİŞLERİ BAKANI 


Yazarın Son Yazıları

Askeri hastanelerin yeniden açılması - Dr. Süleyman Kalman

Sıkça gündeme gelen askeri hastanelerin yeniden açılması yönündeki tartışmalar, yalnızca yönetsel bir düzenleme sorunu değil, görünüşte ani ama belki de “bile bile” yapılmış bir yanlıştan dönmenin ve silinmeye yeltenilmiş Cumhuriyetin sağlık belleği ile kurulan ilişkinin de bir göstergesidir.

Devamını Oku
30.12.2025
Barış üzerine bir deneme - Av. Ekrem Demiröz

Savaş kabadır, çirkindir ve acımasızdır.

Devamını Oku
30.12.2025
Yeni bir toplumsal yalnızlık - Dr. Alper Demir

Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasal gerilimler, derinleşen kutuplaşma ve kamusal alanın giderek daralması, artık yalnızca güncel siyasetin değil, toplumsal yapının kendisinin sorgulanmasını zorunlu kılıyor.

Devamını Oku
29.12.2025
Yıl biterken... - Erol Ertuğrul

23 yıldır Türkiye hak etmediği acıları yaşıyor.

Devamını Oku
28.12.2025
Su kıtlığına doğru... - İsmail Özcan

Herkesin bildiği üzere yaşadığımız dünyanın insanlar ve tüm canlılar için olmazsa olmaz iki büyük nimetinden biri hava, diğeri sudur.

Devamını Oku
27.12.2025
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi: Kızılca Gün - Hüner Tuncer

Birinci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı topraklarını Avrupa devletleri arasında paylaştıran Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında, Mustafa Kemal’in öncelikli düşüncesi, “ulusal birlik” düşüncesiydi.

Devamını Oku
27.12.2025
Devlet geleneği, demokrasi ve vicdan - Halil Sarıgöz

Dün İsmet İnönü’yü aramızdan ayrılışının 52’nci yılında andık..

Devamını Oku
26.12.2025
‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025