Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İkinci Meclis İhtiyacı - Doç. Dr. Burak COP
Türkiye’de muhalefetin 2017 referandumundan beri “güçlendirilmiş parlamenter sistem” diye formüle ettiği
yeni anayasa arayışı bir süredir Cumhur İttifakı’nın da gündeminde. Partiler
arasındaki siyasi manevraların ne olacağından bağımsız olarak muhalefetin, arzu
ettiği anayasal düzeni detaylandırması gerekiyor. Bu yönde çalışmalar sürüyor.
Sözgelimi
CHP, kendi bünyesinde özel
olarak güçlendirilmiş parlamenter
sistem üzerine çalışan
bir komisyon kurdu. Bu yazıda siyasal sistemimizde eksikliği yoğun olarak
hissedilen fren ve denge mekanizmalarını güçlendirmeye yönelik bir öneri olarak ikinci meclisin, yani senatonun kurulmasını ele
alacağız.
NÜFUS YOĞUNLUĞU ETKİSİ
Yasama organının tek meclisli veya iki meclisli olması kanun
koyucunun tercihine bağlıdır. Birtakım genellemeler yapmak mümkün ancak
bunların mutlak nitelikte olmadığını belirtelim. Federal devletlerin büyük çoğunluğu iki meclisli. Buralarda
senato eyaletlerin, alt meclis ise tüm ulusun temsilcilerinden oluştuğu için çift meclisli olma hali zorunluluk olarak görülebilir ancak bu durumun yabana
atılmayacak sayıda istisnası da var.
Kimi küçük ülkelerin yanı sıra Irak ve
Venezüella da tek meclisli federal devletler arasında yer alıyor. Federal
devletlerin yaklaşık beşte biri tek meclisli yasama organına sahip. Buna
karşılık üniter olduğu halde iki meclise sahip onlarca ülke var. Birleşik
Krallık, İtalya, Fransa, Japonya, Hollanda, İrlanda, Çekya ve Romanya çift meclisli üniter devletlerden
bazıları.
Büyük bir yüzölçümüne
ve nüfusa sahip ülkelerin çift
meclisli olması daha olası. Tek meclisli ülkelerin ortalama nüfusu, çift meclisli ülkelerinkinin
yarısından az. Fakat bunun da bir zorunluluğa değil, genel manzaraya işaret ettiğini belirtelim. Her ne kadar
son 70 yılda Yeni Zelanda, Danimarka, İsveç, Norveç gibi çift
meclisten tek meclise geçen
bazı ülkeler olsa da (12 Eylül darbesi sonucu Türkiye de bu ülkelerden biri
oldu), genel eğilim ters yönde:
1980’de parlamentoya sahip ülkelerin yüzde 67.5’i tek meclisliyken bu oran
2000’de yüzde 64’e, 2014’te ise yüzde 59’a düştü.
Otoriter rejim sonrası demokratikleşme tecrübesi yaşayan
ülkelerde ikinci meclisin kurulmasının yaygın bir tercih olduğunu not edelim.
1961 Anayasası ile Türkiye daha demokratik bir düzene geçerken Cumhuriyet Senatosu’nun kurulması bununla ilgiliydi, AKP
sonrası dönemin muhtemel
parlamenter sistem yapılanmasında ikinci meclisin yer almasını savunmamız da
bununla ilgilidir.
TÜRKİYE’NİN SENATO DENEYİMİ
Türkiye’de 1950’li
yıllar boyunca DP iktidarının, adaletsiz seçim sisteminin de katkısıyla Meclis’te elde ettiği ezici çoğunluk sayesinde otoriterleşmesi,
çok partili ve çoğulcu bir siyasal yaşama uygun olmayan
1924 Anayasası’nın adeta kaçınılmaz sonucuydu. 2002’de yitirdiğimiz Bülent Tanör’ün ifadesiyle “1924 metni siyasal çoğunluklar için tek elden ve oldukça frensiz yönetim olanakları sunmaktaydı. (...) Güçler birliğine ve soyut bir
ulusal egemenlik anlayışına dayalı bu metin, azınlıkların ve muhalefetin
korunmasını sağlayacak çoğulcu
bir demokrasi için yetersiz, çoğunlukçu bir demokrasi içinse elverişliydi”.
DP iktidarının on yıl
boyunca oy oranının çok üstünde bir milletvekili oranına
sahip olması ve DP’nin Meclis grubunun parti liderliğinin egemenliği altında olması, Tanör’ün deyişiyle “1924 Anayasası’nın öngörmüş olduğu Meclis üstünlüğü sistemini de tersine çevirmiş, fiili bir yürütme üstünlüğü ya da
parti oligarşisi sistemi yaratmıştır”.
Özellikle de üniter devletlerde senato yürütme erkini sınırlayan
fren ve denge mekanizmalarını güçlendirecek bir araç olarak görülür ve alt meclislerin iş yükünü
azaltarak daha nitelikli bir yasama faaliyetinin önünü açması beklenir. 1950’ler boyunca Meclis’in, yürütmeyi denetleyip
dengelemek bir yana, muhalefet üzerindeki iktidar baskısının aracı haline
gelmesi muhalif partilerin ikinci bir meclis kurulmasını gündemlerine alması
sonucunu doğurdu.
TBMM’nin daha dengeli bir yasama organına dönüşerek çoğunluk
tahakkümünün aracı olmaktan çıkacağı düşüncesiyle CHP, Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Hürriyet Partisi’nin
1957’deki ortak bildirisinde ikinci meclisin gerekliliği vurgulandı. Aynı
şekilde CHP’nin 1957 seçim
bildirgesi ve 1959 İlk Hedefler Beyannamesi’nde de ikinci meclis vaat edildi.
1950’lerin birikimi 1961 Anayasası’nda somut sonucunu verdi: TBMM, Millet
Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu olarak iki kanattan oluştu.
GÜÇLÜ VE ZAYIF ÇİFT MECLİS SİSTEMLERİ
Siyaset bilimi yazınında “güçlü” çift meclis sistemi ile her iki meclisin denk güçte olduğu
rejimler kastedilir. Bu sistem daha çok federal devletlerde görülür. “Zayıf”
çift meclis sistemlerinde ise alt meclis senatoya göre daha güçlüdür; bütçe kontrolü ve yasama esasen alt meclisin
yetkisindeyken senato yasamayı geciktirme ve değişiklikler önerme yetkisine sahiptir.
1961 Anayasası döneminde TBMM zayıf çift meclis sistemine yakın bir işleyişe sahipti. Bütçe kanunları Cumhuriyet Senatosu’nda (CS) görüşüldükten sonra Millet Meclisi’ne (MM)
gelir ve burada kesinleşerek son halini alırdı. Diğer tüm
yasa teklifleri ve taslakları önce MM’de, ardından CS’de görüşülürdü, ancak uyuşmazlık hallerinde son söz MM’nindi. Hükümete güvenoyu ya da
güvensizlik oyu verme, gensoruyla hükümeti düşürme yetkisi de yalnızca
MM’deydi.
Müstakbel güçlendirilmiş parlamenter sistemde yer alması gereken
üst meclis de -adı geçmişteki
gibi Cumhuriyet Senatosu olabilir yahut başka bir isim bulunur- alt meclisten
daha az yetkiye sahip olmalıdır. Asıl belirleyici olan TBMM’nin rejimin ağırlık
merkezini oluşturması, başbakanlık makamının geri getirilerek TBMM’ye karşı
sorumlu kılınması, cumhurbaşkanının ise sembolik yetkilere sahip olmasıdır. İki
kanattan oluşması her halükârda
TBMM’nin ağırlığını artıracaktır, kanatlar arasındaki ilişkinin niteliği ise
ikincil önemdedir.
DOÇ. DR. BURAK COP
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- 'Seküler müdür kalmadı'