Özgürlük ve mahremiyet - UTKU ÇAKIRÖZER
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Özgürlük ve mahremiyet - UTKU ÇAKIRÖZER

24.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye’de gazeteciler, siyasetçiler, yerel yöneticiler, akademisyenler, hak savunucuları düşünce ve ifadeleri gerekçe gösterilerek hukuksuz soruşturma, gözaltı ve tutuklamalar ile baskı altında tutulurken, AKP ifade ve basın özgürlüğünü daha da kısıtlayacak Siber Güvenlik Kanunu’nu TBMM’ye getirdi.

Geçtiğimiz ay Milli Savunma Komisyonu’ndan geçen kanun teklifi önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulunda görüşülerek oylanacak. Siber güvenliğin sağlanması amacıyla getirilmesine rağmen teklif bu haliyle yaşama geçerse ifade ve basın özgürlüğü kısıtlanırken, yüzbinlerce kurum, kuruluş ile milyonlarca bireyin mahremiyeti ve kişisel verileri tehdit altına girecek.

BAŞKANLIĞI KURMAK HUKUKSUZ

Kanunda biz muhalefetin ve başta gazetecilik meslek örgütleri olmak üzere sivil toplumun temel eleştirileri birkaç başlıkta yoğunlaşıyor:

1. Kurumun yetki ve sorumluluklarını belirleyen bu kanun daha Meclis’ten geçip yürürlüğe girmemişken, 8 Ocak 2025 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Siber Güvenlik Başkanlığı’nın kurulmuş olması hem hukuka aykırıdır hem de millet iradesini temsil eden parlamentoyu yok saymaktır.

GAZETECİYE SANSÜR

2. AKP 2022’de sansür yasasında yaptığı gibi yeni bir suç tanımı yaratarak gazeteciler başta olmak üzere tüm toplumun ifade özgürlüğü ve halkın haber alma hakkını kısıtlamak istiyor.

Teklifin 16’ncı maddesinde ‘Veri sızıntısı olmadığı halde veri sızıntısı yapılmış gibi içerik oluşturma’ diye yeni bir suç tanımı yapılıyor; “Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı halde halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak ya da kurumları veya şahısları hedef almak amacıyla veri sızıntısı yapılmış gibi içerik oluşturanlara ve/veya bu içerikleri yayanlara” 2-5 yıl hapis cezası getiriliyor. Yani ortada “-mış gibi yapmış” denilerek tamamen muğlak ifadelerle gazeteciliği susturma, ifade özgürlüğünü yok etme amacı var! ‘Siber tehdit, siber olay, veri sızıntısı’ gibi tamamen muğlak ve belirsiz ifadelerle, keyfi biçimde gazetecilerin herhangi bir iddiayı araştırmasına baştan ket vuran, sosyal medya kulanıcılarına da gözdağı vererek sindiren bir düzenleme ile karşı karşıyayız.

KEYFİ ARAMA VE EL KOYMA

3. Teklifin bir başka sorunlu yanı ise, Siber Güvenlik Başkanlığı’nın eline tamamen denetimsiz, sınırsız, keyfi kullanılabilecek büyük bir güç verilmesidir. 8. maddede “Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının veya Başkanın yazılı emri ile konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama yapılabilir ve kopya çıkarma ve el koyma işlemleri gerçekleştirilebilir” düzenlemesi yer alıyor. Yani Siber Güvenlik Başkanlığı istediği her yerde ‘hakim onayı olmaksızın’ arama yapabilecek, dijital materyallere el koyabilecek, kopyalayabilecek! Kimse de itiraz edemeyecek! Böylece 86 milyon için ‘kişisel veri’ güvencesi de kalmayacak!

86 MİLYONUN MAHREMİYETİ TEHLİKEDE

4. Teklifin 6.maddesi ile de Siber Güvenlik Başkanlığı’na tüm bireyler ve kurumların veri, bilgi ve log kayıtlarına sınırsız erişim ve aktarım yetkisi veriliyor. Hem de hiçbir denetim olmaksızın! Anayasaya aykırı bu maddeyle merkezi ya da yerel, kamu ya da özel binlerce kurum, kuruluşun, sivil toplum örgütü ile milyonlarca yurttaşın kişisel verileri, dijital kayıtları denetim altına alınacak. 86 milyonun mahremiyetinin korunması bir yana, bu veriler keyfi ve denetimsiz biçimde aktarılacak ve kullanılacak. Gazetecilerin haber kaynağının gizliliği ilkesi de ciddi tehdit altına girecek.

TASARRUF GENELGESİNİ KENDİLERİ DELİYOR

5. İktidar kendi tasarruf genelgesini de bu teklifle delmekte. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, TÜBİTAK ve Cumhurbaşkanlığı Dijital Ofisi, Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT ve Jandarma Genel Komutanlığı gibi kurumların içinde geniş yetkilerle donatılmış siber güvenlik birimleri mevcutken şimdi Cumhurbaşkanlığına bağlı 135 kişilik kadrosu ve bütçesi ile yeni bir kurum oluşturulmakta. Görev ve yetki çatışması da kaçınılmaz.

TEKLİF GERİ ÇEKİLMELİ

Milli Savunma Komisyonu’ndaki görüşmelerde CHP sözcüleri olarak, ifade ve basın özgürlüğü, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması alanında yaratacağı büyük tehlikeye dikkat çekerek bu teklifin geri çekilmesini talep ettik. Maalesef AKP-MHP iktidarı bizim ve basın meslek örgütlerinin ısrarla vurguladığı kaygıları dikkate almadı.

Şüphesiz ki siber güvenlik kişiler, kurumlar ve devletler için son derece önemlidir. Ancak bu hukuk güvencesi ile temel hak ve özgürlüklerimizi feda ederek sağlanamaz. CHP olarak ifade ve basın özgürlüğümüzü kısıtlayacak, 86 milyonun mahremiyetini ve kişisel verilerine tehdit oluşturacak bu düzenlemenin geri çekilmesini Meclis Genel Kurulu’nda da talep ediyoruz.

Yasanın bu haliyle geçmesi sadece anayasaya aykırı olmayacak, Türkiye’de basın özgürlüğüne baskıyı artıracak, yurttaşların haber alma hakkını ve mahremiyetini ortadan kaldıracaktır. AKP’nin bu kanunla amacı her tür muhalif sesi susturmak, korku iklimini yaymak ve toplumu sindirmektir. CHP olarak demokratik hukuk devletinde kabul edilemez bu tavra karşı, yurttaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin korunması için sonuna kadar mücadele etmeye kararlıyız.

UTKU ÇAKIRÖZER

CHP ESKİŞEHİR MİLLETVEKİLİ

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025