Türk siyasetinin ‘Karaoğlan’ı: Ecevit - Erol Dolu
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Türk siyasetinin ‘Karaoğlan’ı: Ecevit - Erol Dolu

28.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:


Bugün Bülent Ecevit’in doğumunun 100. yılı. Bülent Ecevit, Atatürk ve İsmet İnönü’nden sonra Türkiye’nin dünyada en çok tanınan siyaset ve devlet adamlarından birisidir. Yaşamı boyunca dürüstlükten ve insan sevgisinden ayrılmadı. Darbelere karşı çıktı. Bunun için bedel ödedi. 12 Eylül askeri rejimine karşı verdiği mücadeleden dolayı üç kez hapis yattı, siyasi yasak getirildi. Ama o hiçbir zaman boyun eğmedi.

Ecevit, siyasi yasaklı olduğu dönemlerde 12 Eylül 1980 öncesi CHP Muğla Merkez ilçe başkanı gazeteci ağabeyimiz Ünal Türkeş, Ecevit’i Datça’ya davet etti. Ünal Türkeş’in bu davetine Ecevit olumlu yanıt verdi. Rahmetli Ecevit 12 Eylül faşist yönetimi tarafından iki defa cezaevine girip çıkmıştı. (1981 tarihine kadar iki defa cezaevine girmişti.)

'HAKLARINIZA SAHİP ÇIKIN'

Ecevit’in 1981’de Datça’da vermiş olduğu ve bugün için de geçerli olan mesajlarını şu günlerde paylaşmak istiyorum. Muğla’da kendisini ziyarete gelen CHP’li vatandaşlara bugün için de geçerli düşüncelerini şöyle ifade etmişti:

- Toplumsal örgütlenmeye dikkat edilecek. Halk siyasi ortamdan dışlanmayacak.

- Yeni örgütlenmede tabanın sağlıklı olmasına çalışacağız. Sizler tabanda sağlam oldukça ben nefesim kesilmediği sürece Anadolu’yu bir nefer gibi dolaşacağım.

- Sendikacılık yalnız toplu pazarlık yapan bir kurum olarak algılanmamalıdır. Türkiye’de işçi hakları, Batı’da olduğu gibi uzun işçi mücadelelerinden sonra alınmamıştır. 1961 Anayasasının emri gereği verilmiştir. Çalışma Bakanı olduğum dönemde önemli yasalar çıkarılmıştır. Bu hakları işçilere verirken “kolay verilen, kolay geri alınabilir, haklarınıza sıkı sahip çıkın” demiştim. Ama (12 Eylül 1980 yönetimi dönemini kastederek) dediğim oldu.

- Totaliter sağ ve totaliter sol rejimlerin yanında yeğlenecek rejim, bazılarının beğenmediği burjuva demokrasisidir. Hem grevli, toplusözleşmeli sendikalı rejim isteyeceksiniz hem bu rejim burjuva demokrasisi olmasın diyeceksiniz.

- Sosyal demokrasiler uzlaşmadan doğar. Demokrasi olmadan uzlaşma doğmaz.

- Bizimle paralel düşünen tüm kitlelerin yönetimlerinin de bizden olmaları için çalışacağız.

- 1979 seçimlerinde sayılarının büyük oranlara vardığını gördüğümüz ve genellikle eski partililerimizin olduğunu saptadığımız sandık boykotlarını kırmalıyız. Karşı partilere oy vermeyi içine sindiremeyen ve sandığa gitmeyen samimi partililerimizi tümüyle geri kazanabilmek için seferber olmalıyız.

- Devlet daireleriyle en alt kademesinden en üst kademesine kadar liyakati öne çıkararak daha iyi, daha sıkı ve daha içten ilişkiler kurmaya çaba göstermeliyiz.

- Bütün bu işleri yaparken yerel ve genel basının etkinliğine önem vermeliyiz. Halkla ilişkilerimizi yazılı olarak en ücra nüfus bilimlerine kadar götürecek olan özellikle yerel basını ihmal etmemeliyiz.

DEĞİŞEN ZAMANLAR, DEĞİŞMEYEN YARGILAR

Bülent Ecevit’in Muğla, Datça’dan 21 Eylül 1981’de verdiği mesajlar bunlardı. Türkiye’nin siyasal ve ekonomik yapısının 43 yılda değişen kadrolarını yakından takip eden gerçek Ecevitçiler iyi bilirler. Ecevit hep fakirden, işçiden ve köylüden yana politikalar üretmiştir. Onun tarihe geçen “Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen, Toprak işleyenin, su kullananın” sözünü anımsayalım. Köylüleri, çiftçileri, emekçileri başka bir sloganla anlatıp sevmek olanaklı değildi.

Türkiye’de işçilerin sendika, grev ve toplusözleşme gibi önemli sosyal hakları 1963’te Ecevit’in Çalışma Bakanlığı döneminde yaşama geçmiştir.

Tüm yurttaşlarımıza zarar veren PKK terör örgütün elebaşısı Amerika’nın emrindeki Abdullah Öcalan’ı, Ecevit, 1999 Ocak ayında 76 milletvekili ile kurduğu azınlık hükümetinin başbakanı olarak diplomasideki gücü ile Amerika’nın elinden aldı, Türkiye’ye getirdi ve adalete teslim etti.

En son Amerika’nın Irak’a müdahalesine Ocak 2002’de Washington’da Beyaz Saray’da zamanın ABD Başkanı Bush ile görüşmesinde Amerika’nın Irak’ı işgaline müsade etmedi. Daha sonra Ecevit hükümetini bozan şimdi bebek katili dediği Abdullah Öcalan’ı affetmeye çalışan Devlet Bahçeli, hükümetten çekildi ve 3 Kasım 2002’de yapılan seçimlerde Ecevit hükümeti düştü. 2003’te Amerika Irak’ı işgal etti ve rahmetli Bülent Ecevit’in dediği gibi Ortadoğu’da savaşlar devam ediyor.

Bülent Ecevit’in tarihe geçen sözlerini de günümüz gençliğinin de bilmesinde yarar var. Bülent Ecevit’in 1974’te Başbakan olduktan sonra ilk yaptığı işlerden biri de önceleri ABD’nin isteğiyle Türkiye’de uygulanan haşhaş ekim yasağına, “Amerika, sen ne karışırsın bizim toprağımızda ne ekileceğine, bizim toprağımızda ne ekileceğine bizden başka kimse karar veremez” diyerek bu yasağı kaldırdı.

Ecevit, diplomaside de çok etkiliydi. Anadili gibi konuştuğu İngilizcesiyle Türkiye’nin haklarını savunurdu. Ecevit’e ABD “Kıbrıs’a çıkmayacaksın” dedi. Ama Ecevit’in diplomasideki gücü ile askerin gücü birleşerek 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başlattı ve başarıya ulaştı.

Bülent Ecevit’in tarihe geçen sözlerinde birisi de“Biz milliyetçiliği; sokak duvarlarına değil, Kıbrıs’ın topraklarına, Ege’nin deniz yataklarına yazmışız. Biz milliyetçiliği Batı Anadolu’nun haşhaş tarlasına yazmışız” sözüdür.

Doğumunun 100. yılında Bülent Ecevit’i saygı ve rahmetle anıyoruz.

EROL DOLU

ARAŞTIRMACI - YAZAR

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025