Öner Yağcı

Köy Enstitülerinin çınarı

13 Ağustos 2022 Cumartesi

İlk Köy Enstitülülerdendi Abdullah Özkucur.

2020’nin martında, kurucularından olduğu Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı (KEÇEV), Abdullah Özkucur’a Armağan adlı bir kitap çıkardı ve coşkulu bir kalabalıkla 100. yaşını kutladı, 1922’de Beyşehir-Manastır köyünde doğan en eski Köy Enstitülü delikanlının.

Yazlarını, çok sevdiği “...Bir yanında Kaz Dağları, Altınoluk/ Bir yanında Madra Dağı bölük bölük/ Batı yanın dalga dalga deniz derya/ Doğu yanın Anadolu boydan boya...” diye şiir yazdığı Burhaniye’de geçiriyordu ve son günlerde hastanedeydi. 

11 Ağustos Perşembe günü ziyarete gittik. Kızı ve Zeliha Kanalıcı yanındaydı. Umutla bekliyorlardı yaşama sarılmasını. Ama olmadı, akşamüzeri onu kaybettiğimiz haberi geldi.

BİLGE BİR ANIT

Onunla tanışıp kucaklaşmak, onun anlattıklarını dinlemek birçok insanın olduğu gibi benim de borç ödeme duygumu kamçıladı. 

Burhaniye Sunar Sitesi’ndeki tadına doyulmaz muhabbetlerde gördüğüm, ondaki umut, aydınlık, kararlılık, sevgi gücü, insanlık, bilgelikti.

Bilgisi, merakı, savaşımı, çalışkanlığı, muzipliği ile insanlaşma savaşımımızın sıra dışı bir savaşımcısıydı. 

O, Köy Enstitülerini sonuna kadar ruhu ve sistemiyle yaşayan, kavrayan, ömrünü bu aydınlığa vererek bilgeleşen, anıtlaşan bir insandı.

Zamanın ötesine akması kolayına olmamıştı elbette...

İVRİZ KÖY ENSTİTÜSÜ İLE BAŞLAYAN

Arkadaşlarının ve öğrencilerinin “Betonu sağlamlaştırmak için kuma katılır mucur,/ işte geliyor inşaat ustası Abdullah Özkucur” dediği imecenin uslanmaz çocuğu, yeniden doğuşun yarattığı, hepsi de köyden gelen binlerce çocuktan biriydi. 

1937’de girdiği Hamidiye Köy Öğretmen Okulu, 17 Nisan 1940’ın sevinciyle birlikte artık Çifteler Köy Enstitüsü olmuştu ve orada, onu insan ustası yapan bir yaşama başladı. Yaz tatillerinde Akpınar ve Hasanoğlan’da Köy Enstitüleri için yapılan binanın inşaatlarında çalıştı. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün de ilk öğrencilerinden, mezunlarından oldu. İvriz Köy Enstitüsü’ne yapıcılık öğretmeni olarak atandı. 

Yıllar süren öğretmenliğinde insanlığın umut okyanusuna damlalar kattı. Öğrenmeyi, gözlem yapmayı, incelemeyi, merak etmeyi, soru sormayı, çalışmanın erdemini, üretmeyi, gezmeyi, eğlenmeyi, her işi severek yapmayı, kitap okumanın keyfini öğrenmiş, öğretmişti.

“Kapatılamamış Köy Enstitüsü” oldu adı. 

BORÇ ÖDEYEREK YAŞADI

Kendini adadığı insanlaşma davasına, onu kara kuru bir bozkır ayazı çocuğu olmaktan alıp yüzyılın tanığı konumuna getiren Tonguçlu yaşamına borç ödedi hep. 

Yakın dostu olan İsmail Hakkı Tonguç’un görevinden alındığı günlerde ona, “Yarın Köy Enstitüleri de kapatılırsa, bütün emeklerimiz yalan mı olacak? Köy Enstitüleri bir varmış bir yokmuş masalına dönecek, unutulup gidecek mi?” diye sordu. 

Tonguç Canlandırılacak Köy kitabını uzatarak “Bu sana bir şey anımsatır, seni düşündürür. Enstitüleri unutturmamanın yolları vardır. Bu da sizlerin görevinizdir” dedi.

Özkucur, bu görevi Öğretmen Olacağım, Köy Enstitüleri Destanı ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü adlı kitapları yazarak yerine getirdi. 

100. yaşında bile hâlâ yeni damlalar damıttı. Köy Enstitülü Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı’nı yazmaya çalıştı. 

Erdal Atıcı öğretmenlerin öğretmeni için yazdı: “Tonguç’un, Rauf İnan’ın, Mualla Eyuboğlu’nun, Hürrem Arman’ın, Âşık Veysel’in, Sabahattin Eyuboğlu’nun, Ruhi Su’nun, İzzet Palamar’ın, İbrahim Yasa’nın ve daha nice büyük öğretmenin öğrencisi Abdullah Özkucur  öğretmenim ölümsüzlüğe çoktan ulaşmıştır.”

O şimdi, yanına gömülmek istediği ve birkaç gün önce rüyasında gördüğü Tonguç Baba ile kucaklaşıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eğitim ve kitap 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları