Silivri, Yazar Oldu!

28 Nisan 2013 Pazar

Kandil yazmalı, ama bu pazar bir önemli kitaba dalalım. Siz “barış anlaşması”nın, iktidarın utanarak, eğilip bükülerek “Verdiğimiz hiçbir şey yok” sözleri yerine, Apo ve Kandil’in açıklamalarına kulak verin. Onlar ne diyorsa doğrudur! Kürt tarafı açık seçik konuşuyor. Kürtler dürüst, hatta RTE’nin yanında demokrat bile diyebilirsiniz!..
Sözü Silivri’ye getirmenin binbir bahanesi var! Silivri
yazar oldu, zaten kardeşim Balbay yazar olarak girmişti, Tuncay Özkan da öyleydi. Ama hayatlarında kitap yazmamış subaylar da usta yazar-araştırmacı olarak karşımızda. Hem yüzlerce kitabı deviriyorlar hem yaşadıklarını yazıyorlar...
Siyasi gündem o kadar dolu ki, kitaplara el atmaya zaman bulamıyor insan.. Örneğin
Cem Gürdeniz’inHedefteki Donanma kitabı bunlardan biri. “Cumhuriyet tarihinde ilk kez hayali darbe”den (Gürdeniz, halen muvazzaf amiral!) yargılanıp içeri atılan subayları derinden anlayalım. Yazarak acılarını hafifletiyorlar, böylece çok yararlı kitaplar kazanıyor ülke! Orduyu ve içinde olup bitenleri anlamak ve eleştirel duruşlarını görmek için de bu kitaplar değerli, çünkü bu kitaplarda saf gerçekler var... Deniz Kuvvetleri’nin (Kıbrıs çıkarması vb gibi) ilginç ve heyecanlı olaylarını da okuyorsunuz, güncel askeri stratejileri de...
Kendi ülkelerinde esir alınmışinsanlar. Darbeye kalkışsalar, hiç umurumda olmaz, başaramadılar, içerideler der geçerim. Böyle bir girişimleri olduğuna ilişkin somut bilgi-belge olsa, eh ne yapalım derim, ama o da yok... Ordu vesayetini kaldıracağız diye yüzlerce insanın başını yemek ve buna destek çıkmak, ahlaksızlığın daniskasıdır. Vicdan bunu kaldırmaz...
Askeri vesayetin tasfiyesi adı altında (bu ne kadar doğruysa bile), yürürlüğe konan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bugüne kadarki kazanımlarının tasfiyesidir. Köktendinci inançları olan bir başbakan ve çevresinin Türkiye’de vurduğu en büyük darbe, laikliğedir. Bu geleceğimizi karartacak ve ülkeyi sefalet içindeki İslam ülkeleri arasına bir aday olarak katacak bir gidişattır. Laiklik, salt yaşam tarzına müdahale değildir. Bunu öyle anlayanlara derim ki batsın içkin! Eğitimle, gelecek kuşakların kafalarının esir alınmasıdır öncelikle, kadınların “İslami yaşam” zırvalığının kelepçelerine vurulmasıdır...

\n

***

\n

Gürdeniz, “emperyal çete”nin donanmaya nasıl sahte belgeleri ektiğini anlatıyor. Tabii ana fikirlerinden biri, bu komplonun, Deniz Kuvvetleri’ndeki büyük birikimi, yurtseverliği, Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan savunma araçlarının milli üretimle tedarik politikasını hedef aldığıdır: “İşin özü, Türklerin denizlerden uzaklaştırılmasıdır, tarihin en önemli kilometre taşları deniz suyuyla yıkanmıştır..”, “Türk deniz gücü sözde Balyoz davası tutuklamalarına kadar altın çağını yaşıyordu”, bunu gerçekleştiren subayların hemen hepsi şimdi içeride! “Savaş gemisi 3 yılda inşa edilir, gemi komutanı 15, komodor 20, amiral 25 yılda yetişmektedir...” Biliyorsunuz, bu alçakça komplo, İzmir’de de sahneye konuyor!
Hedefteki Donanma (Kırmızıkedi yayını), Deniz Kuvvetleri’nin, donanmaların tarihsel rolünü, gelişimini, savaş-savunmada önemini anlatması, milli gemi politikalarının gelişimi, 2003 Körfez Savaşı ve ABD ile ilişkiler konusunda okuru yoğun şekilde bilgilendirmesi ve ABD’nin Kürt politikalarını anlatması, 1 Mart 2003 Tezkeresi’nin reddiyle, Irak’ta özel görevli Türk subaylarının başına çuval geçirilmesi olayı ile orduya karşı tasfiye süreci arasında kurulan ilişki ile de dikkat çekiyor. WikiLeaks belgelerinde, Amerikan büyükelçisinin gizli kriptolarında da bu net görülmekte...
Gürdeniz, ABD’nin tarih boyunca Türkiye ile gerilimli ilişkileri ve Türkiye aleyhine olan uygulamalarının da tarihsel bir dökümünü yapmış. Kıbrıs çıkarması ve ambargodan tutun, çuval olayına kadar! AKP iktidarının, Meclis’ten kaçırarak, Amerikan birliklerinin Kuzey Irak’a geçmesine göz yumması da herhalde ileride konu edilecek
yasadışı eylemlerden biri olmalı! Gürdeniz, çuval geçirme olayında Türk subayının tutumunu eleştiriyor... Balyoz soruşturmasındaki bütün sahte belgeler karşısında hukuka saygılıyızdiyerek tüm hukuksuzluklara kapıları açan ve subaylarını vahşi saldırı karşısında sahipsiz bırakan komutanları da, bence yerden yere vuruyor!
Çünkü tasfiye edilen,
“21. yüzyılın, gelecek 30-40 yılın Deniz Kuvvetleri komuta yapısı”ydı... Subaylar İnebahtı, Çeşme, Navarin feci baskınlarından sonra, Cumhuriyet tarihinin ve Türklerin tarihinin bu en büyük baskınına “Donanmanın Hasdal Baskını” adını veriyorlar!
Okunması gereken bir güncel belge!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları