Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ve içimizdeki ‘Sevr’ciler...

30 Ağustos 2020 Pazar

Dünya bu kadar hızlı bir ‘Kurtuluş Zaferi’ görmedi

Sevr, Fransa’da küçük bir kent. Paris’e 3 km mesafede. Bizim için anlamı büyük bir kent. İyi ki Sevr Antlaşması yapıldı (10 Ağustos 1920), çünkü bunun sonucu 30 Ağustos Büyük Zaferi, yani Başkomutanlık Büyük Meydan Savaşı Zaferi, Kurtuluş ve Kuruluş oldu. Tam 2 yıl 20 gün sonra, Sevr, Atatürk ve arkadaşlarının ve tüm milletin, savaş, akıl, ulusal birlik gücüyle yırtıldı ve Sevr imzacılarının yüzlerine fırlatıldı.

Sevr’ciler anlaşmayı Vahdettin’e kabul ettirdiler. Uşak Damat Ferit, altına imzayı çaktı. Yunanları da Anadolu içlerine sürdüler; neden? Bu anlaşmayı Ankara’da kurulan Büyük Millet Meclisine de kabul ettirmek için.. Yunan işgali, Sevr’in fiili uygulamasıydı.

En hızlı kurtuluş

Bu kadar kısa süren bir Kurtuluş Savaşı dünya üzerinde görülmemiştir.

Üstelik, Birinci Dünya Savaşı’nın galiplerine ve fiili olarak Anadolu’yu, İstanbul dahil, bölüşmüş olmalarına rağmen.

Atatürk, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkıyor.

Hızla kongreleri yapıyor, 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’ni kuruyor.

Aynı yıl 10 Ağustos’ta Sevr dayatılıyor.

2 yıl 20 gün sonra, 30 Ağustos 1922’de zafer ilan ediliyor ve 9 Eylül’de İzmir’de Sevr’cilerin işi tamamen bitiriliyor.

Gerçekleşen aslında salt Kurtuluş Savaşı Zaferi değil, bunun yanı sıra düşmanı da bütün cephe ve anlaşmalarıyla imha savaşıdır. Sadece İngiltere’nin öne sürdüğü Yunan Ordusunun değil, bizzat İngiltere’nin de Fransa ve İtalya’nın da Anadolu topraklarında şu veya bu şekilde yok edilmesidir.

İngilizlere iki ağır yenilgi

Daha önceki yazımda belirttiğim gibi, Kurtuluş Savaşı aslında İngiltere’ye karşı verilmiştir.

İngiltere, Atatürk karşısında kısa süre içinde 2 ağır yenilgi tatmıştır.

İlki 1915 Çanakkale Savaşı’nda...

13 Kasım 1918’de Birinci Dünya Savaşı sonrası İstanbul’a giren İngiliz savaş gemilerine, Mustafa Kemal “Geldikleri gibi giderler” sözünü, hemen aynı gün Anadolu’dan trenle geldiği Haydarpaşa’dan Galata’ya geçmek için bindiği Kartal İstimbotu’nda, 55 parçalık düşman filosunu görünce ağlayan yaveri Cevat Abbas’a söylüyor. (Kartal 2016’da batık olarak bulundu, yenilenip Deniz Kuvvetleri’ne hediye edildi)

Demek ki, Atatürk, “Geldikleri gibi giderler” sözünü, 3 yıl 9 ay sonra gerçekleştirmiş oluyor.

Atatürk’ün acelesi var, işgale tahammülü yok; zamanı dar; müthiş bir örgütlenme, müthiş bir liderlik, büyük bir öngörü, büyük bir askeri bilimsel komutanlık, büyük bir inandırıcılık, büyük bir ikna gücü ile bu kadar kısa sürede Büyük Zafere ulaşma..

Bugün o büyük gün..

Ve İngilizler, kesin ve son darbeyi yiyeceklerdi.

24 Temmuz 1923 Lozan Anlaşması ise İngilizlerin işini bitirecekti.

Meclis’teki ‘Sevr’ciler

Atatürk, bir yandan da Meclis’te hilafetçi, padişahçı milletvekilleriyle uğraşıyordu ki bunlar epey büyük bir grup oluşturuyorlardı.

Her durumda Atatürk’ü engellemeye çalıştılar.

Hele Başkomutanlık Savaşı öncesinde, “Ordunun savaşacak gücü yok” dedikodularını yaydılar. Bu savaş öncesinde Meclis’teki faaliyetlerinin tümü, Atatürk düşmanlığıyla özdeştir.

Özellikle okunması ve bilinmesi gerekir.

İlk Meclis’teki bu padişahçı ve hilafetçi gerici güçlerle bugün 30 Ağustos’u yasaklamaya kalkışan, padişahçı ve hilafetçi güçler arasında, önemli tarihsel paralellikler, ideolojik birliktelikler vardır.

Keşke Yunanlar kazansaydı diyen ve Atatürk’e saldıran işbirlikçi satılmış şarlatanlara gösterilen büyük sevgi ve saygı, bu bağın da çok büyük işaretlerinden biridir.

Türkiye millet olarak nereye yürüyor, bunlar nereye!

***

İyi ki Sevr oldu! Büyük Zaferi, Kurtuluş’u hızlandırdı!

Birilerini tarihin çöplüğüne attı, tarihsel büyük gerçekçi güçleri de geleceğe taşıdı.

Bugün o döneme baktığınızda, Sevr sonrasının kaçınılmaz olarak Büyük Zafer ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla sonuçlanacağı belliydi diyebiliriz.

Tarihsel kesinlik sadece budur.

Çünkü Atatürk vardı. Ve ona inanan arkadaşları ve Anadolu...

Yaşasın Büyük Zafer ve Başkomutan..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları