Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Türkiye’yi bugünlere sürükleyeceği örnek olarak Demokrat Parti’yi almasından belliydi zaten.
Ama görünen o ki boynuz kulağı geçmiş durumda.
Demokrat Parti de zor duruma düştüğünde ve iktidardan düşeceği korkusuna kapıldığında, kendisine özel koruma sağlayacak yöntemlere başvurmuş ve özel yasa çıkarmıştı.

***

Demokrat Parti’nin hedefinde en güçlü siyasal karşıtı Cumhuriyet Halk Partisi ile bir kısım basın vardı.
18 Nisan 1960’ta Tahkikat Komisyonu kurulması, DP’nin parmak çoğunluğu tarafından kabul edildi.
Ama komisyonun yetkileri, TBMM İçtüzüğü’ne göre sınırlıydı.
Bunu aşmak için kimi DP milletvekilleri bir kanun teklifi sundular.
Teklif “Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenlerinin Vazife ve Salahiyetleri Hakkında Kanun” olarak 27 Nisan’da kabul edildi ve 28 Nisan’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
15 DP milletvekilinden oluşan komisyonun yetkileri 1’inci maddede şöyle belirlenmişti:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Komisyonları ve adına görevlendirilecek alt komisyonlar; Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası, Askeri Muhakeme Usulü Yasası, Basın Yasası ve diğer yasalarda cumhuriyet savcılarına, sorgu yargıcına, sulh yargıcına ve askeri adli amirlere tanınmış tüm hak ve yetkileri haizdir.”
Ama tanınan yetkiler bunlarla da sınırlı değildi.
O yetkiler de şöyle sıralanmıştı:
“Tahkikat için lüzumlu görülen veya kanıtlama araçlarından olan her türlü yazışma, belge veya eşyanın zoralımına.”
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Komisyonlarınca alınan karar ve önlemler kesin olup aleyhine itiraz olunamaz.”
“Tahkikatın selametle sonuçlandırılması için lüzumlu göreceği tüm önlem ve kararları almaya ve hükümetin bütün olanaklarından yararlanmaya (...) dahi yetkilidir.”

***

Boynuz kulağı geçti demiştik ya, 1950’lerin olanaklarına göre oluşturulan yasa, önce interneti kontrol altına almayı amaçlayan ve TİB Başkanı’nı yetkilendiren yasa; ardından da eli kulağında olan MİT’e yasa önerisi ile verilecek yetkilerle aşılmış olacak.
Bu sayede DP’nin ünlü Tahkikat Komisyonu da sürekli işler duruma getirilecek.
AKP’nin “ileri demokrasi” tanımına uygun bir ortam başka türlü yaratılamazdı...

***

Bir öneri: Başbakan ile oğlunun telefon konuşmalarının internete düşmesinin ardından, konuşmanın montaj olduğu iddia ediliyor.
Montaj demek konuşmanın tümünün değil, seçilen bölümlerinin birbirine eklenmesi demek.
Şayet montajsa, çıkarılan bölümleri gel de merak etme... Uzmanları çıkarılan bölümlere uygun düşen sözcükleri dolduramazlar mı?