Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Umut Kaf Dağı’nın Ardında Değil 1 Kasım’da...
Cumhuriyet tarihimizin en kanlı terör toplukıyımı gibi, en büyük deniz kazası da cumartesi günü yaşanmıştı.
Ankara’daki saldırıdan özel işleri nedeniyle 26 dakika geç gelerek kurtulan Malatya’nın CHP’li gençleri gibi, Üsküdar vapuruna müdürlerinin titizliği nedeniyle yetişemeyen İzmit Erkek Sanat Okulu (şimdi endüstri meslek lisesi) öğrencileri de boğulmaktan kurtulmuşlardı.
***
1 Mart 1958. Ayazağa’daki şimdi komutanlık köşkleri yandaşlara peşkeş çekilen Süvari Okulu’nda yedek subay adayıyım. Öğleyin tatile girince sivilleri çekip gazetem Son Posta’nın yolunu tuttum. Kapıda patronumuz Selim Ragıp Emeç’i beklerken buldum. “Evladım, İzmit Körfezi’nde Üsküdar vapuru fırtınadan batmış” dedi.
Cumhuriyet gazetesinin otomobiline binip yola koyulduk.
Vardığımızda denizden çıkarılan cesetler koridorlara sıralanmıştı. Can kaybı rekoru lise öğrencilerindeydi. Çünkü ilçelerde lise yoktu ve öğrenciler İzmit’e vapurla gelip vapurla dönüyorlardı.
Anne-babalar, ağabeyler-ablalar, Ankara’da olduğu gibi kapılarda bekleşmiyor yakınlarını sıraya dizilmiş ölü canlar arasında arıyorlardı...
9 Mart’ta bile balıkçıların ağlarına takılan cesetler vardı...
***
O yıllarda resmi daireler ve okullar cumartesi günleri öğleye kadar açıktı.
İzmit Erkek Sanat Okulu öğrencilerinden kimileri de, bir an önce İstiklal Marşı’nı söyleyip 12.30 vapuruna yetişme telaşındaydılar. Çünkü Halıdere, Kavaklı, Gölcük, Değirmendere, Ulaşlı, Ereğli, Karamürsel gibi ilçelerden gelen öğrenciler iki saat iskelede beklemek zorunda kalacaklardı.
Bayrak töreni bitti ama Müdür Remzi Sert çok kızgındı.
Minyon yapısından beklenmeyen bir sesle ortalığı inletmişti: “Bu nasıl İstiklal Marşı söylemek, arkanızdan kovalayan mı var? Kimse dağılmasın, doğru söylemeden kimseyi bırakmam!” Vapur yolcusu öğrenciler mutsuz ama nereden bilecekler ki müdürün bu titizliği canlarını kurtaracak.
Öğrenci andı okumanın yasaklandığı, bayrak törenlerinin sıradanlaştığı bu süreçte, Remzi Sert gibi müdürler ve öğretmenler kalmışsa, binlerce kez ellerini öpmek gerekiyor.
Üsküdar faciasında yalnızca 40 yolcunun kurtulduğu biliniyor. Ölenler için kimileri 300, kimileri 500 kişi diyor. Çünkü turnike olmadığı için kesin sayı bilinemiyor.
***
Ciddilikten uzak yönetim, bunca acıya karşın, Cumhuriyet tarihimizin en kanlı terör saldırısını da komediye dönüştürmeyi başarmış durumda.
Başbakan Davutoğlu, patlamayla kendisini yok eden canlı bombanın bile yakalandığını söyleyebiliyor!
En ilginç ve af buyurun gülüncü ise canlı bomba adaylarının bilindiği ama eylem yapmadan tutuklanmalarının olanaksız olduğuna ilişkin açıklaması.
Sormak gerek.
“AKP ‘ciddi şüphe’ kavramını neden ‘makul şüphe’ye dönüştürdü ve uygulamaya koydu?”
Makul şüphe, yalnızca gazetecilere, iktidar karşıtlarına, paralelci diye yaftalanan kamu görevlilerine, cemaat mensuplarına mı işliyor?
***
Devlet yönetimi hiç bu kadar düzeysizleşmemişti.
Umutsa Kaf Dağı’nın ardında değil 1 Kasım’da...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Emekliye iyi haber yok!
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!