AKP iktidarı bir yandan terör örgütü PKK ile “barış süreci” ve “terörsüz Türkiye” süreci yürütürken, bir yandan da Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi, ana muhalefet partisi ve birinci partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı büyük bir savaş yürütmeye devam ediyor!
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un ilçe belediye başkanları, belediyelerin yüzlerce yöneticisi ve çalışanı tutuklu.
Söz konusu kişilerin tamamı tutuksuz yargılanabilecek iken, yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılarak, Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmasını önlemek ve İstanbul’daki belediyeleri, halkın iradesine aykırı bir biçimde, seçilmiş kişilerle değil, atanmış kişilerle yönetmek amacıyla yürütülen bu hukuk ve ahlak dışı kumpas, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi çöküşünü de hızlandırmış durumda.
AKP oligarşisinin iktidar hırsı, yargılanma korkusu ve teokratik bir monarşi kurmak takıntısı nedeniyle, koskoca bir ülke yok olmanın eşiğine gelmiş durumda!
Türkiye bugün, tüm bağımsız uluslararası endekslerde ve verilere göre düzenlenen raporlarda, hem demokrasi ve yargı bağımsızlığı açısından hem de ekonomi açısından, dünyanın en geri kalmış ülkeleri arasındadır!
Türkiye bugün, AKP yüzünden, dünyada dibe vurmuş bir ülke konumundadır!
AKP’nin sürekli, ABD, Britanya ve Avrupa Birliği ile yakın ilişkileri konusunda övünmesi, Türkiye’nin bağımsızlığı, gücü, dünyadaki itibarı ve saygınlığıyla ilgili değil, AKP’nin Türkiye’yi onların sömürgesi haline getirmesiyle ilgili bir durumdur!
AKP’lilerin bunlarla övünmesi, ne kadar acınacak, zavallı ve utanç verici bir halde olduklarının göstergesidir!
***
AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın, “bir daha aday olmak ve seçilmek derdinde olmadığını” ifade edip Türkiye’nin “sivil, demokratik, yerli ve milli” bir anayasaya kavuşması gerektiğini söylemesi tam bir aldatmacadır.
AKP ve Erdoğan bugüne kadar ne yaptıysa, bundan sonra da aynısını yapacaktır!
2007 yılından beri, milletin egemenlik hakları ve demokrasi; düşünceyi ifade, yayın, medya, örgütlenme özgürlüğü; yargı bağımsızlığı; laiklik ile ilgili anayasanın, 2., 6., 7., 8., 9., 11., 14., 24., 25., 26., 28., 34., 138. maddelerini kronik ve düzenli bir biçimde ihlal eden AKP, bundan sonra da üniter, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletini koruyan bir anayasa yapmayacaktır!
Erdoğan’ın “sivil, demokratik, yerli ve milli anayasa” dediği şey, teokratik ve monarşik bir sözde “anayasadır”!
Teokratik ve monarşik bir düzende, başka bir deyişle dinci bir padişahlık düzeninde, halkın egemenliğini değil, ruhban sınıfının, tarikatların, cemaatlerin, padişahın ve onun yakın çevresinin egemenliğini koruyan bir yapı olacağı için, ortaya konacak belge bir “anayasa” olamaz, olsa olsa, padişahlık fermanı yönetmeliği olur!
***
Muhalefeti, hapishane baskısıyla, diktatörlükle ve despotizmle “hizaya getirmeye” çalışan ve anayasal meşruiyetini yitiren AKP iktidarı ve onun baş destekçisi MHP, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu bu nedenle de hapishanede bir rehine olarak tutmaktadır.
AKP oligarşisi CHP’ye adeta, “erken seçim olmazsa; anayasa değişikliklerinde bana destek olursan; kazanabilecek aday olan Ekrem İmamoğlu’nu karşıma aday olarak çıkartmazsan; bunlara rağmen iktidarı kaybedersem bizleri yargılamazsan, Ekrem İmamoğlu’nu serbest bırakırız; aksi halde Ekrem İmamoğlu yıllarca hapiste kalmaya devam eder” anlamına gelebilecek, mafya ve çete tarzını andıran bir uygulamanın içine girmiştir!
Bu şekilde hem halkın egemenliğini hem hukuku hem de ahlakı ve erdemi ayaklar altına alan AKP oligarşisi, bunun hesabını hukuk önünde vermeden nasıl kurtulacaktır?!
Acaba, günü kurtarmak yerine, geleceği ve bunları da düşünüyorlar mı?!