Özdemir İnce

Kalkan vesayetler

19 Ekim 2018 Cuma

TBMM’nin açılış toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı, Cumhuriyetin bütün vesayetlerini kaldırdığını söylüyor ama kendi Başyücelik vesayet rejiminin boş gururuyla dünyaya meydan okuyor. Vesayetler kalkmaz, her rejimin, her düzenin kendi vesayeti vardır. Günümüz Türkiyesi tek bir insanın vesayeti altındadır ki eskiden bu rejime “mutlakiyet” denirdi.

***

“Milletin tek muhatabı” Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor:
“Milletimizin karşısında yürütmenin tek muhatabı Cumhurbaşkanı’dır. Milli iradenin önünde engel oluşturan, tüm vesayet mekanizmaları ortadan kalkmıştır. Milletimiz, yetkiyi kime verdiğini ve gerektiğinde kimden hesap soracağını, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde bilmektedir.” (Cumhuriyet, 2 Ekim 2018)

***

Demokratik Cumhuriyet de elbette bir “vesayet rejimi”dir. Vesayetin öğeleri de şunlardır: TBMM, kuvvetler ayrılığı rejimi, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Cumhuriyetçi bağımsız yargı… R. T. Erdoğan özellikle 2007’den itibaren, Cumhuriyetin güvenceleri olan vesayet öğelerine yani millî iradeye karşı savaş açtı. TBMM, kuvvetler ayrılığı rejimi, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Cumhuriyetçi bağımsız yargı toplamı, R. T. Erdoğan’ın iddia ettiği gibi, milli iradenin önünde engel olmayıp milli iradenin bizzat kendisidir. Kendisi idi!
Milletimizin karşısında yürütmenin tek muhatabı Cumhurbaşkanı” olması rejimin artık demokrasiden kopması (koptuğu) anlamına gelir. Artık “Kişiselleşmiş İktidar” ile “Kişisel İktidar” söz konusudur. Bu iki rejim türünün tanımını Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in Anayasa Hukuku adlı kitabından okuyalım. (12. basım, s. 361)

***

Kişiselleşmiş İktidar: “Kişiselleşmiş iktidar, anayasal düzen içinde, hükümet faaliyetlerinin bireyselleşmesidir. Gerçi, anayasal düzende, tüm yetkiler belli bir kişi, ya da makama tanınmamış olabilir ama, yetkileri kullananın kişiliğinden kaynaklanan nitelikler, kendisine ayrı bir güç kazandırabilmektedir. Başka anlatımla, anayasal düzen içinde, iktidarı kullanma yetkisine sahip olan kadronun lideri, kişisel prestiji ile, iktidarın objektif kullanılışına sübjektif bir unsur katmaktadır.”
R. T. Erdoğan’ın 2002-2007 arasındaki yönetim tarzı kısmen kişiselleşmiş iktidar sınıfına girer. 2007’den itibaren başbakanlığını ve başbakanlı cumhurbaşkanlığı yıllarını tam anlamıyla kişiselleşmiş iktidar saymak zorundayız.

***

Kişisel İktidar:
“Kişisel iktidarda tüm yetkiler, gasp ya da zorbalıkla bir kişi tarafından ele geçirilmiş olabileceği gibi, bir hukuki metinle de öngörülmüş olabilir. Kişisel iktidar aslında diktatörlükle eşanlamlıdır. Devlet faaliyetlerinin yönlendirilmesi bir kişinin iradesine, ya da kaprislerine bağlıdır.”

Cumhurbaşkanı’nın “Milletimizin karşısında yürütmenin tek muhatabı Cumhurbaşkanı’dır” ifadesi, hiç kuşkusuz, kişisel iktidarın bütün dünyaya ilanı sayılabilir.

***

[Sistemde sıkıntılar var:
“Her geçiş dönemi gibi, bu süreçte de birtakım sıkıntılar yaşanıyor olabilir. Her sıkıntıya anında müdahale ediyor hemen hal yoluna koyuyoruz. Ancak ekonomide asla hak etmediğimiz dalgalanma, bu tür sıkıntıların daha çok göze batmasına yol açıyor.”] (Cumhuriyet, 2 Ekim 2018)
Cumhurbaşkanı, “Her geçiş dönemi gibi, bu süreçte de birtakım sıkıntılar yaşanıyor olabilir” diyor ama ülke şu anda tam bir kaos, bozgun ve kaçkaç dönemi yaşamakta. Yakında biri çıkıp “Para olmasa enflasyon dahil hiçbir sorunumuz kalmazdı” diyebilir ki Cumhurbaşkanı ile Damad-ı Şehriyâri’lerinin ekonomiye dair dâhiyane konuşmaları bu bağlamda örnek olabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları