Sadri Maksudi Arsal
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Sadri Maksudi Arsal

22.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sadri Maksudi Arsal (23 Temmuz 1878- 20 Şubat 1957), Türk-Tatar devlet adamı, hukukçu, akademisyen, düşünür ve siyasetçi.

1917’de Ufa’da kurulan Milli İdare’nin ve parlamentosu Milli Meclis’in başkanı olmuş bir devlet adamıdır. Bolşeviklerin Milli İdare’yi lağv etmelerinden sonra Batı Avrupa’ya geçmiş, Türkiye’nin kuruluş yıllarında Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye’ye davet edilmiştir. Türkiye’de Türkçülüğün temelini atanlar arasında bulunur. Cumhuriyetin ilk hukuk fakültesi olan Ankara Hukuk Fakültesi’nin kurucu hocalarındandır. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun kurulmasında önemli katkıları olmuştur.

TBMM’de IV. dönem Şebinkarahisar, V. dönem Giresun ve IX. dönem Ankara milletvekili olarak görev yapmıştır. Türk Dışişleri’ne girmiş ilk kadın diplomat (1932) olan Adile Ayda’nın babasıdır.

Ünlü Rus yazar Tolstoy, Sadri Maksudi’den “akıllı Tatar çocuğu” diye bahsetmiştir.

Günümüz Rusya Federasyonu içindeki özerk Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan dışındaki Taşsu köyünde dünyaya geldi. Babası köyün imamı Nizamettin Molla, annesi Meftuna Hanım’dır. Rusya’da ismi, “Sadrettin Nizamettinoviç Maksudov” idi.

İlköğrenimini köy okulunda gördükten sonra 1888’de Kazan’daki ünlü Allamiye Medresesi’ne gitti. Aynı medresede öğretmenlik yapan ağabeyi Ahmet Hadi Maksudi’nin yanında öğrenimine devam etti. İleride tanınmış bir pedagog ve Kazan’ın önde gelen Ceditçilerinden (yenilikçi) olan ağabeyi, onun yetişmesinde büyük rol oynadı. Kazan yıllarında, İstanbul’dan gelen çocuk romanlarını okuyarak Osmanlıca öğrendi ve bu romanlardan Robinson Crusoe’nun Osmanlıca çevirisini Kazan Türkçesine çevirdi.

1895’te Bahçesaray’daki Zincirli Medrese’de ders vermeye davet edilen ağabeyi ile birlikte Bahçesaray’a gitti. Aynı kurumda öğretmenlik yapan ve ileride “manevi babam” diye anacağı İsmail Gaspıralı’yla tanıştı. Bahçesaray’da geçirdiği 1895-1896 öğrenim yılında Zincirli Medrese’deki dersleri takip etti ve Rusça öğrendi.

1897’de Rus Öğretmen Mektebi’ne girdi. Bu okula kaydı, Ruslaşma tehlikesi olarak görüldüğü için Türk cemaatince tenkit edildi. İlk hikâye denemeleri 1899-1900’de yayımlandı. 1900 yılında “Maişet” adlı romanını Kazan’da yayımladı. Romanı yazmaktaki amacını, “Tatarca’nın bir milli edebiyat haline gelmesine katkı sağlamak” olarak açıklamıştır.

1901 yılında Öğretmen Mektebi’ni bitirdikten sonra ağabeyinin önerisi üzerine eğitimine İstanbul’da devam etmek istedi. Ancak önce öğretmen okulu yıllarında kitaplarını okuyup hayranı olduğu Lev Tolstoy ile tanışmadan Rusya’dan ayrılmak istemedi. 1901 yazında Yasnaya Polyana’ya giderek o sırada 73 yaşında olan yazarı evinde ziyaret etti. Saatler süren sohbetleri sırasında Sadri Maksudi’yi çok beğenen ünlü yazar, çeşitli defalar “akıllı Tatar çocuğu” diye sırtını sıvazlamıştır.

Sadri Maksudi, İstanbul’a giderken yolunun üzerinde bulunan Kırım’a geldiğinde İsmail Gaspıralı ile görüştü. İsmail Gaspıralı kendisini modern anlamda daha iyi eğitim alabileceği Paris’e gitmeye ikna etti. Genç Sadri Maksudi, yine Gaspıralı’nın tavsiyesi ile Paris’e gitmeden önce İstanbul’a da uğradı. Bu İstanbul gezisi sırasında Ahmet Mithat Efendi ile tanıştı ve o da kendisine Paris’te öğrenim görmesini tavsiye etti.

Fransızca ve Latince öğrenmekle geçen bir yıl hazırlıktan sonra 1902’de Sorbonne Üniversitesi’nin hukuk fakültesine kaydoldu. Ayrıca “Paris Edebiyat Fakültesi” ve “College de France”da da birçok dersleri takip etti. 1906’da mezun oldu ve Rusya’ya döndü.

Sadri Maksudi, 1906’da öğrenimini tamamlayıp Rusya’ya döndükten sonra siyasetle ilgilendi ve II. Duma’ya (parlamento) Kazan’dan üye seçildi. II. Duma kısa bir süre sonra dağılınca yeniden yapılan seçimler sonucu III. Duma’ya üye oldu ve Rusya Türklerinin sorunlarını dile getirdi. Duma’da heyecanlı konuşmaları ile dikkatleri çeken Maksudi, başkanlık divanı üyeliğine seçildi. 1909 yılında İngiltere’ye giden parlamento heyetine dahil edildiğinde gözlemlerini aktardığı makaleler, daha sonra Kazan’da “İngiltere’ye Seyahat” adıyla kitap olarak yayımlandı.

1911’de Kamile Rami ile evlendi; bu evlilikten Adile ve Naile isminde iki kız çocuğu sahibi oldu. 1913 yılında avukatlığa başladı.

1917 yılında Rusya Müslümanları Kurultayı’na “Milli-Medeni Muhtariyet” projesini kabul ettirdi.1917’de Ufa’da ilan edilen “İç Rusya ve Sibirya Milli-Medeni Türk-Tatar Muhtariyeti” adlı özerk devletin anayasasını hazırladı. Kasım 1917’de oluşturulan “Milli Meclis”e başkan seçildi. Devlet işlerini yürütmek üzere kurulan ve üç bakanlıktan oluşan “Milli İrade”nin de başkanlığını üstlendi. Bağımsız bir İdil Ural Ulus Devleti’ne dönüşmesi beklenen bu siyasi oluşum uzun ömürlü olmadı. Kısa süre sonra Milli Meclis Ruslar tarafından dağıtıldı ve Milli İdare feshedildi.

Milli İdare’nin feshedilmesinin ardından Maksudi, Ufa’dan Rusya’ya dönerken din bilgini Musa Carullah’ın yardımı ile Finlandiya’ya geçti. 1919 yılında Paris’e geçen Maksudi, I. Dünya Savaşı’nın ardından 1920’de toplanan Paris Barış Konferansı’na Rusya Avrupası Müslümanlarının talebine dair bir muhtıra verdi.

1922’de ailesi ile birlikte Berlin’e yerleşti ve politikayı bıraktı, akademik çalışmalara yöneldi. 1923’te ailesi ile Paris’e yerleşti ve Sorbonne Üniversitesi Edebiyat fakültesine bağlı İslam Ülkelerini Tetkik Enstitüsü’nde Türk-Tatar kavimlerinin tarihi üzerine dersler verdi.

Sadi Maksudi, Türk Ocakları’nın daveti üzerine 1924 yılında yeni Türk Cumhuriyeti’nde bir dizi konferans verdi. 24 Kasım 1924’te Çankaya’da Mustafa Kemal Paşa ile tanıştı. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde görev alma teklifini kabul etti. 1925’te Türkiye’ye gelip yerleşti; Ankara’da Maarif Vekaleti’ne bağlı Telif ve Tercüme Heyeti üyeliğine atandı. Bu heyetin dağılmasından sonra Ankara Hukuk Mektebi kurucu hocaları arasında yer aldı; uzun yıllar bu kurumda ders verdi.

İlgili Konular: #Akademisyen

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025