Sadri Maksudi Arsal (23 Temmuz 1878- 20 Şubat 1957), Türk-Tatar devlet adamı, hukukçu, akademisyen, düşünür ve siyasetçi.
1917’de Ufa’da kurulan Milli İdare’nin ve parlamentosu Milli Meclis’in başkanı olmuş bir devlet adamıdır. Bolşeviklerin Milli İdare’yi lağv etmelerinden sonra Batı Avrupa’ya geçmiş, Türkiye’nin kuruluş yıllarında Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye’ye davet edilmiştir. Türkiye’de Türkçülüğün temelini atanlar arasında bulunur. Cumhuriyetin ilk hukuk fakültesi olan Ankara Hukuk Fakültesi’nin kurucu hocalarındandır. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun kurulmasında önemli katkıları olmuştur.
TBMM’de IV. dönem Şebinkarahisar, V. dönem Giresun ve IX. dönem Ankara milletvekili olarak görev yapmıştır. Türk Dışişleri’ne girmiş ilk kadın diplomat (1932) olan Adile Ayda’nın babasıdır.
Ünlü Rus yazar Tolstoy, Sadri Maksudi’den “akıllı Tatar çocuğu” diye bahsetmiştir.
Günümüz Rusya Federasyonu içindeki özerk Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan dışındaki Taşsu köyünde dünyaya geldi. Babası köyün imamı Nizamettin Molla, annesi Meftuna Hanım’dır. Rusya’da ismi, “Sadrettin Nizamettinoviç Maksudov” idi.
İlköğrenimini köy okulunda gördükten sonra 1888’de Kazan’daki ünlü Allamiye Medresesi’ne gitti. Aynı medresede öğretmenlik yapan ağabeyi Ahmet Hadi Maksudi’nin yanında öğrenimine devam etti. İleride tanınmış bir pedagog ve Kazan’ın önde gelen Ceditçilerinden (yenilikçi) olan ağabeyi, onun yetişmesinde büyük rol oynadı. Kazan yıllarında, İstanbul’dan gelen çocuk romanlarını okuyarak Osmanlıca öğrendi ve bu romanlardan Robinson Crusoe’nun Osmanlıca çevirisini Kazan Türkçesine çevirdi.
1895’te Bahçesaray’daki Zincirli Medrese’de ders vermeye davet edilen ağabeyi ile birlikte Bahçesaray’a gitti. Aynı kurumda öğretmenlik yapan ve ileride “manevi babam” diye anacağı İsmail Gaspıralı’yla tanıştı. Bahçesaray’da geçirdiği 1895-1896 öğrenim yılında Zincirli Medrese’deki dersleri takip etti ve Rusça öğrendi.
1897’de Rus Öğretmen Mektebi’ne girdi. Bu okula kaydı, Ruslaşma tehlikesi olarak görüldüğü için Türk cemaatince tenkit edildi. İlk hikâye denemeleri 1899-1900’de yayımlandı. 1900 yılında “Maişet” adlı romanını Kazan’da yayımladı. Romanı yazmaktaki amacını, “Tatarca’nın bir milli edebiyat haline gelmesine katkı sağlamak” olarak açıklamıştır.
1901 yılında Öğretmen Mektebi’ni bitirdikten sonra ağabeyinin önerisi üzerine eğitimine İstanbul’da devam etmek istedi. Ancak önce öğretmen okulu yıllarında kitaplarını okuyup hayranı olduğu Lev Tolstoy ile tanışmadan Rusya’dan ayrılmak istemedi. 1901 yazında Yasnaya Polyana’ya giderek o sırada 73 yaşında olan yazarı evinde ziyaret etti. Saatler süren sohbetleri sırasında Sadri Maksudi’yi çok beğenen ünlü yazar, çeşitli defalar “akıllı Tatar çocuğu” diye sırtını sıvazlamıştır.
Sadri Maksudi, İstanbul’a giderken yolunun üzerinde bulunan Kırım’a geldiğinde İsmail Gaspıralı ile görüştü. İsmail Gaspıralı kendisini modern anlamda daha iyi eğitim alabileceği Paris’e gitmeye ikna etti. Genç Sadri Maksudi, yine Gaspıralı’nın tavsiyesi ile Paris’e gitmeden önce İstanbul’a da uğradı. Bu İstanbul gezisi sırasında Ahmet Mithat Efendi ile tanıştı ve o da kendisine Paris’te öğrenim görmesini tavsiye etti.
Fransızca ve Latince öğrenmekle geçen bir yıl hazırlıktan sonra 1902’de Sorbonne Üniversitesi’nin hukuk fakültesine kaydoldu. Ayrıca “Paris Edebiyat Fakültesi” ve “College de France”da da birçok dersleri takip etti. 1906’da mezun oldu ve Rusya’ya döndü.
Sadri Maksudi, 1906’da öğrenimini tamamlayıp Rusya’ya döndükten sonra siyasetle ilgilendi ve II. Duma’ya (parlamento) Kazan’dan üye seçildi. II. Duma kısa bir süre sonra dağılınca yeniden yapılan seçimler sonucu III. Duma’ya üye oldu ve Rusya Türklerinin sorunlarını dile getirdi. Duma’da heyecanlı konuşmaları ile dikkatleri çeken Maksudi, başkanlık divanı üyeliğine seçildi. 1909 yılında İngiltere’ye giden parlamento heyetine dahil edildiğinde gözlemlerini aktardığı makaleler, daha sonra Kazan’da “İngiltere’ye Seyahat” adıyla kitap olarak yayımlandı.
1911’de Kamile Rami ile evlendi; bu evlilikten Adile ve Naile isminde iki kız çocuğu sahibi oldu. 1913 yılında avukatlığa başladı.
1917 yılında Rusya Müslümanları Kurultayı’na “Milli-Medeni Muhtariyet” projesini kabul ettirdi.1917’de Ufa’da ilan edilen “İç Rusya ve Sibirya Milli-Medeni Türk-Tatar Muhtariyeti” adlı özerk devletin anayasasını hazırladı. Kasım 1917’de oluşturulan “Milli Meclis”e başkan seçildi. Devlet işlerini yürütmek üzere kurulan ve üç bakanlıktan oluşan “Milli İrade”nin de başkanlığını üstlendi. Bağımsız bir İdil Ural Ulus Devleti’ne dönüşmesi beklenen bu siyasi oluşum uzun ömürlü olmadı. Kısa süre sonra Milli Meclis Ruslar tarafından dağıtıldı ve Milli İdare feshedildi.
Milli İdare’nin feshedilmesinin ardından Maksudi, Ufa’dan Rusya’ya dönerken din bilgini Musa Carullah’ın yardımı ile Finlandiya’ya geçti. 1919 yılında Paris’e geçen Maksudi, I. Dünya Savaşı’nın ardından 1920’de toplanan Paris Barış Konferansı’na Rusya Avrupası Müslümanlarının talebine dair bir muhtıra verdi.
1922’de ailesi ile birlikte Berlin’e yerleşti ve politikayı bıraktı, akademik çalışmalara yöneldi. 1923’te ailesi ile Paris’e yerleşti ve Sorbonne Üniversitesi Edebiyat fakültesine bağlı İslam Ülkelerini Tetkik Enstitüsü’nde Türk-Tatar kavimlerinin tarihi üzerine dersler verdi.
Sadi Maksudi, Türk Ocakları’nın daveti üzerine 1924 yılında yeni Türk Cumhuriyeti’nde bir dizi konferans verdi. 24 Kasım 1924’te Çankaya’da Mustafa Kemal Paşa ile tanıştı. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde görev alma teklifini kabul etti. 1925’te Türkiye’ye gelip yerleşti; Ankara’da Maarif Vekaleti’ne bağlı Telif ve Tercüme Heyeti üyeliğine atandı. Bu heyetin dağılmasından sonra Ankara Hukuk Mektebi kurucu hocaları arasında yer aldı; uzun yıllar bu kurumda ders verdi.