Türk Edebiyatı - Türkçe Edebiyat 2
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Türk Edebiyatı - Türkçe Edebiyat 2

24.03.2020 06:30
Güncellenme:
Takip Et:

Şükrü Erbaş’ın 22 Mart günü tamamını yayımladığım yazısını bir kez daha yayımlamam olanaksız. Bir şair ve yazarın “Bir yüzü edebiyat bir yüzü etnisite olan bıçak ağzı”ndan söz etmesi çok şaşırtıcı. Saçmanın doruklarında gezinen bir cümle:

“Bizim etnik aidiyetimizi sadece yazdığımız dil belirleseydi, ilk kitapla o dilin milliyetine geçiveririrdik.”

Saçma, çünkü:

1- Yazarın yazdığı dil, onun etnik aidiyetini belirlemez. Yazar ödünç dille de yazabilir.

2- “Ethnie” = “Budun, kavim” anlamına gelir. 

3- “Ethnique” = Budunsal = Kavmi,

4- “Ethnicité” = Etniklik = Bir buduna (kavme) ait olma durumu.

Etnik gruplar, gerçek ya da farazi (varsayımsal) bir ortak geçmişe dayanarak başka etnik toplulukları ötekileştirirler. Ötekileştirici niteliğiyle etnisite birleştirici nitelikli ulusçuluğun tam karşıtıdır. Birleştirici ulusun içinde birden çok etnik topluluk olabilir. Etnik dilde ya da ulusal dilde yazmak yazarın tercihine kalmıştır. Ulusal dilde yazmak etnik yazarın kimliğini değiştirmez.

***

Şükrü Erbaş’ın birbiriyle çelişen iki cümlesini aktaralım:

1- “Bizim ön kabulümüz, edebiyat yapılan dilin, doğrudan kişinin etnik kökenini, anadilini işaret ediyor olmasıdır.” (Yanlış!)

2- “Biz biliyoruz ki etnik kökenimiz ne olursa olsun, hangi dilde edebiyat yapıyorsak, yaptığımız edebiyat o dile aittir. (Doğru!) // Ancak bu, o dille edebiyat yapan kişiyi o dilin milliyetine ait kılmıyor.” (Yanlış!)

Birinci cümle ile ikincisi çelişiyor ve saçma, çünkü: Yazarın yazarken kullandığı dil, elbette onun milliyetini, etnik kökenini ve anadilini işaret etmez. Ulusal devletlerde (kimlikte ve pasaportta yazan) milliyet ile etnik köken örtüşmeyebilir. Yazdığı dil, yazarın etnik kökenini göstermez ve onu değiştirmez.. Bu denli basit bir doğrunun bir yazar ve şairi şallakmallak etmesi çok şaşırtıcı. Milliyet, alınlarda değil, kimlik begesinde ve pasaportta yazar.

***

Şükrü Erbaş, yukarıya alıntıladığım 2 numaralı çelişkinin devamında şöyle yazıyor: “Yaşar Kemal Türk edebiyatının bir doruğudur, ancak bu, Yaşar Kemal’in Kürt olması gerçeğini değiştirmemiştir.”

Hay Allah! Yaşar Kemal Türkiyedir (Eksik Parça Yayınları) adlı kitabım yeni yayımladı. Yaşar Kemal söyleşilerinde Kürt kökenli olduğunu söylerdi. Böyle bir cümle benim kitabımda da var. Ama Yaşar Kemal’in “Benim Türkçe yazdığıma, Türk yazarı sayıldığıma bakmayın, ben halis Kürt’üm!” diye yazdığına, söylediğine tanık olmadım. Yabancı basında, Yaşar Kemal hakkında zaman zaman Kürt kökenli Türk yazar olduğu yazılmıştır. Yazılmıştır, zira kitaplarını Türklerin dilinde yazmıştır.

***

Bu türden yazarların derdi dilsel ya da yazınsal değil, düpedüz siyasal. Bazı duygusal eziklikten kaynaklanan şovenleşmiş bir itiraz. Bu, Kürt kökenli olup Türkçe yazan bazı şair ve yazarlarda görülüyor. Kürtler egemen bir devlet kursalardı, dilleri egemen olur, her dil gibi güzel olan Kürtçe de yazarlardı. Kürtçe yazan şairler, TC vatandaşı olsalar da Kürt şairi sayılıyor. Kürt kökenli olduklari için değil, Kürtçe yazdıklar için.

Selim Temo iki ciltlik, 1526 sayfalık bir Kürt Şiiri Antolojisi (Agora Kitaplığı, 2007) yayımladı. Selim Temo’nun antolojiye yazdığı önsöz çok önemlidir. 1200 yıllık Kürt şiir geleneğini kapsayan antolojide kökeni ne olursa olsun sadece Kürtçe yazan şairler yer alıyor ama Türkçe yazan Kürt kökenli şairlere antolojide yer verilmemiş. Selim Temo’nun antolojisi Şükrü Erbaş’ın yazısının ne denli temelsiz olduğunu kanıtlamakta.

***

“Türkçe Edebiyat (şiir, roman)” türünden fanteziler köklü bir ötekileştirici duygu ve saplantıdan kaynaklanıyor. Bu formül yazın alanında kullanılıyor ama resim, müzik, sinema alanlarında nasıl olacak? Yılmaz Güney, soyadının Pütün olduğu dönemden itibaren, Nihat Ziyalan’la birlikte, en yakın arkadaşımdı. Ülkemizin ilk “sineast”ıdır. Filmlerinin yönetmeni, senaristi, oyuncusu olduğu, montajı yönlendirdiği ve müzik seçimine katıldığı için bir “sineast”tır. Aynı zamanda öykü yazarı ve ödüllü romancıdır. Kitaplarını Türkçe yazmıştır. Kürt kökenlidir ama Türk edebiyat ve sinemasının önemli bir üyesidir. Gençlik öykülerinden oluşan kitaba da ben önsöz yazdım.

***

Haaa, etnisite mi? Artık bu türden konularda genetik bilimi var. Kimse kökeninden emin olamaz! 27 Mart Cuma yazımı bekleyin.

Yazarın Son Yazıları

Devri sabık yaratmak (2)

Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı genç Özgür Özel’in, Çatalca’daki açık hava konuşmasında, “coşkun kalabalığa seslenirken” rütbeleri sökülerek TSK’den atılan teğmenler hakkında “Teğmenlere rütbelerini takacağız” dediğini televizyonda duyunca şimdi yazdığım gibi “Aferin aslanım” dedim ve alkışladım.

Devamını Oku
21.12.2025
Gunnamak

“Doğurganlık hızı felaket!” Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, Saray’da yapılan Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu’nda, doğurganlık hızının “felaket düzeyine indiğini” söylemiş.

Devamını Oku
19.12.2025
Atatürk’ü örnek verip...

1 Ekim 2025 günkü Sözcü gazetesinin 11. sayfasında şöyle bir haber yayımlandı:

Devamını Oku
16.12.2025
Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025