Özdemir İnce

Türkçe edebiyat ne demek? (1)

20 Eylül 2020 Pazar

17 Eylül 2020 tarihli Cumhuriyet’in kitap ekinde Oğuz Demiralp’in “Önemli bir sanat kişisi” başlıklı bir yazısı yayımlandı. Yazıda bir yerde “Türkçe edebiyat”, bir yerde de “Türkçe deneme” deyişlerini kullanıyor. Uluslararası terminolojide “Fransızca edebiyat” diye bir kavram yoktur, “Macarca deneme” de yoktur. Bu gibi durumlarda dilin milliyeti kullanılır: “Türk edebiyatı, Türk denemesi (deneme sanatı)” gibi...

Bu türden sapkınlıkların kökü çok derinlerde, etnik ayrımcılığa kadar gider. Bu konuda son 20 yılda 10’dan fazla yazı yayımladım. Bunlardan ikisini bir başlangıç olarak bilginize sunuyorum:

***

Türkçe sözlü Arapça şarkılı

Türkiyeli tanımlaması damdan düşmeden önce edebiyat dünyasında Türkçe şiir, Türkçe edebiyat gibi kavramları kullananlar, genelleşmesi için çaba gösterenler vardı. Bu zorlamalarla edebiyat dünyası güya demokratikleştiriliyordu. Bunların dışında Türkiye şiiri, Türkiye edebiyatı deyişlerine de rastladığımız oldu. Böylece, Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak (!) Türkiye’nin çokkültürlülüğü vurgulanmış oluyor(du). Vurgulanan ne şu, ne bu! Türkçeyi yazınsal ifade aracı olarak kullanan her yazarın Türk kökenli olmadığına ya da kendini Türk saymadığına dikkat çekilmek isteniyor(du).

Edebiyat ortamı toplumun başka ortamlarına benzemez. Bir devletin vatandaşı olmanın belgesi kimlik ve pasaporttur. Ama bu kimlik belgesi ve pasaport, edebiyat ortamında geçmez. Bu ortamda yapıtınızda kullandığınız dil (lisan) geçerlidir; tanımlayan, belirleyen bu dildir.

***

Türk” sözcüğünü “ırk” göstereni olduğu kaygısıyla ad ve sıfat olarak kullanmak istemeyenlerin içtenliğine inanmıyorum. Tam aksine, üst kimliği reddetmek için seçilen Türkiyeli, Türkiye şiiri, Türkiye edebiyatı gibi zorlamalar, etnisite gösterenini aşıp alt kimlikle örtüşen ırkçı bir göstergeye dönüşmekte.

Kulaktan dolma yöntemiyle kendilerine örnek aldıkları Francophone (Fransızca konuşan) sözcüğünün ne anlama geldiğine dikkat etmeliyiz: Fransız olmayan, (belki) Fransa’da oturmayan ama Fransızca konuşan kimselere Frankofon denir. Anadili Fransızca olmayıp Fransızcayı yazınsal dil olarak kullanan yazarların edebiyatı da Fransa’da “Littérature francophone” olarak tanımlanıyor. Bu sınıfa giren yazarlar, genellikle Cezayir, Tunus, Fas gibi eski Fransız sömürgesi çıkışlı ya da denizötesi Fransız topraklarından gelen ve anadillerini değil de Fransızcayı edebiyat dili olarak kullanan yazarlar. Bunlara Lübnan ve Vietnam kökenli yazarlar eklenebileceği gibi (varsa) Fransızca yazan Türkler de eklenebilir. Ama Fransa’da doğup büyümüş, bütün eğitimini Fransızca yapmış ve yazın dili olarak Fransız dilini kullanan Bröton, Katalan, Bask, Korsika kökenli yazarlara Frankofon yazarlar denmez, “Fransız yazar” denir.

***

Nereden bakarsak bakalım: Fransa ve Frankofon örneğini Türkiye ve Türkofona çevirmek son derece güç. Ancak, bir başka devletin vatandaşı olup Türkiye sınırları dışında yaşayan ve Türkçeyi edebiyat dili olarak kullanan Türk kökenli olmayan yazarların edebiyatına Türkofon edebiyat denebilir.

Ama bu sözcüğü, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Türkçeyi yazın dili olarak kullanan ve kendini bir alt kimlikle (Kürt, Rum, Ermeni, Gürcü, Boşnak, Laz, Çerkez, Roman vb.) de tanımlayan yazarlar için kullanamayız.

Canları isterse kendilerini alt kimlikleriyle tanımlayabilirler ama yapıtlarını yazdıkları dilin edebiyatı ve o edebiyatın adı (Türk edebiyatı) kendileri istemese de onları da kapsar. Eğer alt kimlikleri kendileri için çok önemliyse o zaman o alt kimliğin diliyle yazarlar.

Örneğin Ermeni dilinin yaşayan en büyük şairlerinden olan değerli dostum Zahrad (Zareh Yaldızcıyan) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak İstanbul’da yaşamakta, şiirlerini Ermenice yazmakta ve bütün dünyada Ermeni şair olarak tanınmaktadır. Zahrad’ın Ermeniliği etnisitesinden değil, kullandığı dilden kaynaklanmaktadır. Türkçe yazsaydı Ermeni kökenine karşın Türk edebiyatının içinde yer alırdı.

***

Bir başka çarpıcı örnek: William Saroyan kimdir, Amerikan yazarı mıdır, yoksa Ermeni yazar mıdır, yoksa Ermeni asıllı Amerikan yazarı mıdır? Saroyan’a sonuncu tanım uyar.

Dikkat! Türkiye edebiyatı, Türkçe edebiyat, Türkçe şiir gibi tanımlamalar yazın dilinin ulusal kimliğinin reddi anlamına gelir. Kimsenin paşa gönlü için ne dilin doğası ne de uluslararası kural ve töreler zorlanır. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlık numarasına sahip birini Türkiyeli olarak tanımlamak hem dil bilincinden hem de ulusal bilinçten yoksunluğun göstergesidir. (Hürriyet, 10 Ekim 2003)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları