Dünyadaki tüm demokratik ülke anayasalarında geçerli olan “4Y” kuralı diye bilinen “yasama - yürütme - yargı - yayın” yapılanmaları, birbirlerinden “özerklik” koşulu ile ayrılıkları geçerlidir.
Artık Türkiye Cumhuriyeti “demokrasisinde”, sirklerde bir kişinin tek başına çeşitli gösteriler yapmasını anlatan İngilizce deyimiyle, “one man show (tek adam gösterisi)” dün geçerlik kazandı. Türk demokrasisinde artık futbol deyimiyle “tek seçici” görevlidir.
Resmi Gazete’nin “mükerrer sayısında (ikinci baskı)” yayımlanan 700 sayılı “Kanun Hükmündeki Kararname (KHK)” ile “Bakanlar Kurulu, hükümet, başbakanlık” kavramları yerine “cumhurbaşkanı” ve “cumhurbaşkanlığınca” kuralları yaratıldı. Ayrıca “kararname” kuralı da “tek seçiciliğe” uygun olarak, “karar” biçiminde değiştirildi.
“Kararların” anayasa aykırılığı durumunda Anayasa Mahkemesi’nde, ancakTBMM’de en fazla sandalyeye sahip iki siyasi parti grubunun beşte birinin (120) imzası ile dava açılabilecek.
Bu KHK’de TBMM’nin “yasama” yetkileri aşılarak birçok yasamada 218 maddelik değişiklik yapılarak “yürütme” güçlendirildi ve OHAL’in yerine CHAL’in geçmesinin adımları atıldı…
Bakanlıklara ve kamu kurumlarına üst düzey yetkililerin “5 yıllık sözleşme ile (657 sayılı devlet Memurları Yasası değil)” atanmayı isteyenler Cumhurbaşkanlığı’na “özgeçmişlerini” gönderecekler, kararı ise “tek seçici” verecek!
Bakanlıklar birleştiriliyor. Bu durumda, kimin gideceği kimin kalacağı belli olmayan bir çeşit koltuk kavgası ile bir kargaşa süreci başlıyor. Buna karşılık ışığa koşan “pervane sinekleri” benzeri çıkarcılardan, bakalım kaç yandaş bu çağrıya yanıt verecek?
İster istemez insanın aklına, 1643 - 1715 yılları arasında, 72 yıl tahtta oturarak, Fransa’da en uzun krallık yapan 14. Louis’in “L’Etat c’est moi (Devlet benim)!” sözleri geliyor.
KHK’nin yerini CHK alarak, tarih Türkiye’de tekerrür ediyor! İster insanın aklına ünlü Amerikalı sinema yönetmeni, oyuncusu, yazarı Voody Alen’in “Dikta: ‘Çeneni kapa!’, demokrasi: ‘Daima konuş!’” oluşumuna doğru mu gidiyoruz, düşüncesini getiriyor.

***

Mayıs ayındaki açıklamasında, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, FETÖ olayı ile bağlantılı aralarında 168’i general olmak üzere 6 bin 325 asker, 7 bin 624 polis, 17 vali, 74 vali yardımcısı ve 100 kaymakam da bulunan, toplamda 149 bin 833 şüpheli hakkında işlem yapıldığını açıklamıştı. Bunlardan, 48 bin 636 kişi şüpheli olarak tutuklanmıştı.
Dün Resmi Gazete’de, “Olağanüstü Hal (OHAL)” kapsamında yayımlanan 701 sayılı KHK ile çeşitli kurumlarda görev yapan 18 bin 632 personel kamudan ihraç edildi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nden, aralarında tüm ve tuğgenerallerin de bulunduğu 324, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden 1167 ve jandarmadan 35 kişi, üniversitelerden 199 akademisyen, 52’si idari görevli, 4 vali yardımcısı ve 4 kaymakam görevlerinden ayrıldı. Ayrıca, 12 dernek, 3 gazete ve 1 TV kanalı kapatıldı.
Yarın, kaç kişinin ya da kimlerin kapılarının çalınacağını bilmek, artık olanaksız.

***

Yüksek Seçim Kurulu, bir hattatın bir Türkiye haritası üzerine yazdığı, “24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçiminde, Sayın Recep Erdoğan 13. Türkiye cumhurbaşkanı seçilmiştir” sözlerini içeren belgeyi başkan ve 10 üye imzalayıp “tek seçiciye” teslim etti.
Ne var ki “13.” rakamına itiraz geldi. 13 rakamı değiştirilerek, son günlerin oldubitti alışkanlığı ile Resmi Gazete’nin “mükerrer (ikinci)” baskısında yeniden yayımlandı!
Anlaşılan külliyede de “13” rakamının “uğursuzluğuna” inanılıyor. Hıristiyanlardan kaynaklanan, bu “batıl itikat (yanlış inanış)” hakkında yazmaya niyetlenmiştim. Ama Sevgili Ahmet Tan pazar günü, bu olguyu çok ayrıntılı olarak Cumhuriyet’teki köşesinde yazdı.
Okumayanlar ya da dostlarına iletmek isteyenler varsa, şu adresten yararlanabilirler: http:// www.cumhuriyet. com.tr/koseyazisi/ 1020360/_Numarasiz_ Cumhurbaskaniz_ numarasi.html
Hıristiyanlardaki bu inancın Müslümanlarca benimsenmesine eskiden “batıl itikat” denildiğine değinmiştik. Bakalım “13’üncülük” külliyeye “uğur” mu yoksa “uğursuzluk” mu getirecek, zamanla göreceğiz!
Bu satırlar yazılırken 13. Cumhurbaşkanı, TBMM’de yemin ederek “tek seçici” olmak için, tahta çıkmaya hazırlanıyordu…