Öztin Akgüç

Beklentilerin ussallığı

03 Ocak 2024 Çarşamba

Her yeni yıla iyimser beklentilerle, dileklerle girilir. Beklentilerin, ussal nedenlerin dayanakları, gerçekleştirilebilir olmaları, yıl içinde de beklentiye uygun önlemlerin alınması, davranışları gösterilmesi gerekir. Önemli olan bireylerin dilediği gibi mutlu olmalarının sağlanmasıdır. Daha iyi bir dünya, yaşam özlenir. Niyet etmek, dilemek, yakınmak, yakalamak, yeterli değildir; uygulamak, gerçekleştirmek gerekir. Uygulanmayan, gerçekleştirilemeyen niyetler, iyi niyet olarak kalır, sonuç alınmaz.

Orta vadeli programı (OVP) ekonomik açıdan bir niyet belgesi olarak alabiliriz. Sık revize edilmekle beraber OVP, 2024 yılı için yüzde 4.0 büyüme; gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH-GDP) trilyon doları aşarak 1.119 milyar dolara, kişi başına gelirin de 12.875 dolara yükselmesini cari işlemler açığının 34.7 milyar dolara, TÜFE artış hızının da yüzde 65’ten yüzde 33’e gerilemesini hedeflemiştir. Beklentilerin, hedeflerin, güvenilir sağgörülü dayanakları “niçin, neden” sorularına kuşku duyulmayacak yanıtları olmalıdır. Hangi önlemler alındı, politikalar izleniyor da açıklanan hedefler gerçekleşsin?

Görünürde alınan önlemler, zam ve TCMB’nin politika faizini artırmasıdır. İç talep kısılarak, enflasyon hızının yavaşlaması, cari işlemler açığının daralması, yurtiçi özel tasarrufların artışı öngörülüyor.

TCMB’nin politika faizini yükseltmesi, politika faizi ile piyasa faizi arasındaki aralığı daraltması; kuşkusuz enflasyonu hızlandırır, ulusal paranın değerini yitirmesine yol açar. Yine de cari işlemler açığı büyürken dokuz kez politika faizini indirmeye göre ussaldır. AKP, tüm uyarılara karşın bilimi bırakıp enflasyonist ortamda faiz indirimi, KKM oluşturma, rezerv satışı gibi akıldışı uygulamalarla, enflasyonu azdırmış, bütçe ve cari işlemler açıklarını büyütmüştür.

Politika faizi yükseltilerek, piyasa faizi için hedef haline getirilirken, yurtiçi tasarrufların artması, yurtdışına sermaye çıkışının frenlenmesi, birikimlerin yabancı para varlıklarından ulusal para varlıklarına yönelinmesi, yurtdışından sermaye girişinin özendirilmesi amaçlanır. Bu sonuçların sağlanabilmesi için yalnız faizi yükseltmek yeterli değildir: “Faizi yükselt, iç denge, ulusal parayı devalüe et dış denge sağlansın.” Ekonomik olaylar, ilişkiler bu denli yalın değildir. 

Sorunun üretim verimlilik kaynaklarının etkin kullanılması yönü vardır. Etkili önlem, üretim, verimlilik artışı sağlanmasıdır. Parası konvertibl, uluslararası finansal piyasalarda geçerli olmayan ülkelerde cari işlemler açığı başarım ölçüsünün göstergesidir.

Cari işlemler açığı, en azından üretimden daha fazla tüketildiğini, ithalat kadar ihracat yapılamadığını yatırım-tasarruf açığı finansmanı dış kaynak, ağırlıklı olarak dış borç gerektirir. Dış açık, ulusal paranın değeri korunamadığından, devalüasyon-enflasyon geçişkenliğine, sarmalına yol açar.

Türkiye, 24 Ocak ekonomik kararları, Özal, koalisyon hükümetleri, AKP yönetimiyle yanlış yollara sürüklenmiş, özelleştirme, özel kesim teşviki, ihracat artışı ile kalkınma gibi dış ve iç telkinlerin, etkisi altında bulmuştur. Ülkenin “dış ticaret hacmi (ithalat+ihracat)/GSYH” oranı yüzde 57.2 gibi kritik düzeye yükselmiş, ülke dışa bağımlı hale gelmiştir. Çözüm, iç üretimi verimlilikle birlikte artırarak dışa bağımlılığı azaltmaktır. 2024 yılında cari işlemler açığının yaklaşık yıllık 50 milyar dolardan 34.7 milyon dolara gerilemesi hedeflenmiş ancak dayanağı açıklanmamıştır.

Günümüzün tartışmalarına, övgü ve övünmelerine bakıldığında beklentilerin ve niyetlerin ussal dayanağı olmalı; sağgörü ve sağduyu süzgecinden geçirilmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları