Öztin Akgüç

Kötümser Sayılan Öngörüler

07 Aralık 2012 Cuma

\n

Mevcut koşullarda; Türkiyede gerçek anlamda demokratik bir düzen kurulamaz”, “Türkiye ekonomik açıdan kalkınamaz”, “Türkiyede insancıl sol bir yönetim oluşamaz”. Bu savlar, öngörü değil katı önsel kabuller olarak görülebilir; karamsar, hatta münafıkça bakış açısı olarak da nitelendirilebilir. Öngörüleri değerlendirebilmek için gelişmelere, alınan sonuçlara bakmak gerekir.

\n

En azından kırk yıldır yazmaya, konuşma olanağı bulduğum ortamlarda da anlatmaya çalışıyorum: Türkiyede demokratik düzen kurulamaz”. “Türkiye kalkınamaz”. “Türkiye solcu olamaz”. Kişilerde kendilerini haklı görme eğilimi vardır. Ancak gelişmelere bakıldığında bu öngörülerin gerçekçi olduğunu düşünüyorum.

\n

Tüm dünyada demokrasinin ne olduğu, ne ölçüde gerçekleştiği tartışılabilir, ama bizim zaman zaman eksik, melez, şibih, sözde, Filipin demokrasisi, günümüzde ileri demokrasi olarak nitelendirilen demokratik düzenimizin Batı standardının da çok gerisinde olduğu yadsınamaz. İleri demokrasigibi söylemlere, yaygaraya, yaygınlaşan kalitesiz yalakalığa bakmayınız; Türkiye’de 1950 Mayısında, özgürlüğün bugünkünden çok daha ileri olduğu günleri de yaşadık. İlerleyeceğimiz yerde geriledik. Şimdi sivil anayasa, başkanlık, yarı başkanlık sistemi diye sözde demokrasimizin üstüne bir de tüy dikmeye çalışıyoruz. 1955 yılından bu yana kamuda, özel sektörde, çeşitli üniversitelerde değişik sürelerde, farklı orunlarda görev yapmaya çalıştım. Hemen her dönemde değişik ölçüde de olsa partizanlık, baskı vardı. Ama bu denli ayrımcı, baskıcı, tarafgir, tersine seçim yapan, olduğundan farklı görüntü veren bir yönetim dönemi yaşamadım.

\n

Türkiye, ekonomik başarılarıyla övünüyor. Dünyanın ilk yirmi büyük ekonomisinin içindeyiz, 2023te ilk 10a girmeyi hedefliyoruz. Nasıl oluyor da bu başarılara(!) karşın Türkiye ekonomik açıdan da kalkınmıyor diye yargıya varılıyor kuşkusu duyulabilir. Türkiye gerçekten 1950 sonrasında görülmemiş kalkınma yaşıyor. Ama bir türlü kalkınma görülemiyor, yaşama geçmiyor, gerçekleşemiyor. Ekonomik açıdan ilk 20 ülke içine girmemiz nüfusun etkisiyledir. Nüfusu fazla olan ülkeler, kişi başına yaratılan ulusal gelir düşük düzeyde de olsa GSYİH tutarı açısından sıralamada önlerde yer alabiliyor. İşte Hindistan, Endonezya gibi. Önemli olan kişi başına gelir ve yaşam standardı olarak ilk yirmi ülke arasına girebilmek. Türkiye hâlâ orta gelirli ülkeler grubunda yer alıyor. Orta gelirli gruptan yüksek gelirli gruba atlama olanağı olup olmadığı tartışılıyor. Şöyle 1950li yılların başlarını anımsayalım. Türkiyede kişi başına gelir Güney Korenin üç katı, savaştan çıkmış Japonya ve İtalyaya yakın; 2000li yılların başlarında İtalyayı yakalayacağımız hesapları yapılıyor. Günümüzde, Türkiyeyi Japonya, Güney Kore ve İtalya ile karşılaştırın; gelinen yeri kötü örneklere bakarak değil, başarılı sayılabilecek örneklerle karşılaştırarak değerlendirin. Türkiyede sol güçlenememiş, ülke yönetiminde etkili olamamıştır. Alınan sonuçlara bakıldığında öngörülerin gerçekleştiği, gerçekçi olduğu görülür.

\n

Olaylarda neden-sonuç ilişkisi, illiyet bağı kurmak gerekir. Bu üç konuda da belirleyici olan insan faktörüdür. Farkı, başarı ya da başarısızlığı insan yaratır. Bir toplumun bireylerinin önemli bir bölümü ürkek, kendi kısa vadeli çıkar hesapları peşinde siyasal, dini, mahalle, aile baskısı altında hareket ediyorsa, özgür değilse toplumsal varlıkların yitirilmesine karşı umursamazsa üretkenlik yoksunuysa, özgüven eksikliğinin yarattığı psikolojik sıkıntılar içindeyse böyle bir toplumda demokrasi, kalkınma, insalcıl yönetim beklenemez. Bireylerin değer yargılarını, davranış biçimlerini, yaşama yaklaşımlarını değiştirmeden demokratik düzen kuramazsınız, kalkınamazsınız İnsancıl sol düzen de ancak bir özlem olarak kalır. Bugüne kadar alınan sonuçlar, koşullar ne olursa olsun gerçek demokrasi, kalkınma, bağımsızlık, ülkede insanca düzen kurulması özlem ve ideallerinden vazgeçmemek gerekir.

\n

Günümüze değin hep kaybetmiş olabilirsiniz. Ancak Che Guevaranın bir sözüyle noktalayayım: Kaybettiğin zaman değil, vazgeçtiğinde yenilirsin. Özlemlerden, amaçlardan vazgeçmediğimiz sürece yenilmeyiz.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları