Öztin Akgüç

Merkezden yerinden yönetime örgüte yetki

13 Mart 2024 Çarşamba

Olağan koşullarda başarı ya da başarısızlığın ana nedeni yönetimdir. Yönetimin, belli bir anlayışı, filozofisi, ilke ve kuralları vardır. Siyasal partiler için de ilke ve kurallar geçerlidir. Siyasal partilerin geniş örgütleri olduğunda genel merkez örgüt ilişkilerinin düzenlenmesi, kurallara bağlı olması, merkezden ve yerinden yönetiminin bağdaştırılması, işlevlerinin belirli olması gerekir. Siyasal partiler için de yönetimin genel kuralları geçerlidir.

CHP’de değişim, yönetim anlayışı ve uygulamasıyla gerçekleştirilmeli, yönetim katılımcı hale gelmeli; örgüt yönetim ve uygulamada daha fazla yetki ve sorumluluk almalıdır. 1992’de partinin yeniden faaliyete geçişi sonrası tüzük değişiklikleriyle, Baykal ve Kılıçdaroğlu’nun tercihleriyle; partinin yönetimi, karar alma yetkisi merkezde, fiilen başkan ve çevresinde toplanması, örgütün karar alma sürecine katılma etkinliğinin azalması, partinin oy oranında gerileyişin, siyasal başarı eksikliğinin belirleyici etkenlerindendir. Önseçim yerine merkez yoklamasıyla aday vekilin yerel yöneticilerin seçimi değil, atanması sonucuna neden olduğunda partinin ayırıcı özelliği demokratik yapıdan uzaklaşmasına yol açtı. Yönetim anlayışı, örgütün, karar alma sürecine etkin şekilde katılması, merkez ve örgütün yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi yönünde değişmelidir.

Geniş, yaygın örgütsel yapıda özellikle siyasal partilerde yerel örgüt, partinin altyapısını, fidanlığını oluşturur; partinin öz insan kaynağıdır. Transfer değerler, spor kulüplerinin profesyonelleri gibidir. Kişisel beklentileriyle ya da bir şekilde dışlandıkları siyasal örgüte tepki olarak partiye katılırlar. Transfer değerlerle uzun süreli başarı sağlama, kalıcılık yoktur. Örneğin geçmişte seçim kazanmış, ANAP, DP, DSP günümüzde ya yoktur, ya da tabela partisi konumuna gerilemişlerdir. CHP, seçim kayıplarına, iç ve dış engellere hatta kumpaslara 1981-1992 döneminde kapalı tutulmasına, yöneticilerinin gözaltına alınmasına, siyaset yasağı getirilmesine, zaman zaman partiden önemli istifalar almasına karşın, CHP yine de ülke yönetiminde iddia ve etkisini sürdürmüş, ülkenin bağımsızlığını, çıkarlarını korumuştur.

1950 seçimini kazanarak on yıl ülkeyi yöneten DP’nin günümüzdeki vekillerinin CHP listesinden TBMM’ye girişi de tarihin bir cilvesidir. 1967 kurultayı sonrası 48 vekil partiden istifa etmiş; başbakan yardımcılığı parti genel sekreterliği yapmış Turhan Feyzioğlu, Kemal Satır gibi dönemin siyasal ağır topları partiden ayrılmış, Feyzioğlu Güven Partisi’ni kurmuş, 33 yıl partinin genel başkanlığını yapmış, Mudanya Mütarekesi ve Lozan Antlaşması’nı ülkeye kazandırmış Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa partiyle ilişiğini kesmiş, partiyi iki kez birinci olarak iktidara taşımış, Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmiş Bülent Ecevit 1983 yılında DSP’yi desteklemiş; tüm bu gelişmeler CHP’nin varlığını etkilememiştir. Yerel seçim öncesi istifaları, 1 Nisan sonucunu bekleyenleri yandaş abartısına karşın önemsememek gerekir. Önemli olan partinin kurucu ilke ve misyonudur.

CHP’nin örgütünü geliştirip daha etkin hale getirmek için, üye sayısını artırmak, önseçimi ilke olarak eksiksiz uygulamak, Halkevleri odalarını yeniden oluşturmak, sanatsal yarışmaları ödüllendirmek, öğrencilere burs, eğitim olanağı sağlamak, partiye üye kabulünde genel merkezin gözetiminde yetkili kalmak yerinde olur.

Başarı için karakter, dürüstlük, dik duruş, vakar, ödün vermeme gerekli özelliklerdir. Kurucu CHP günümüzde ülkeyi emperyalizmin tuzaklarından, Cumhur İttifakı’nın boyunduruğundan kurtarıcı olmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları