Öztin Akgüç

Milliyetçilik

15 Eylül 2021 Çarşamba

Kendilerini milliyetçi olarak yaftalayarak siyasal rant sağlayanların davranışlarına, söylem-eylem tutarsızlıklarına, siyasal İslamla işbirliğine, emperyal güçlerin telkinleri de eklenince, bazı çevreler, milliyetçiliği eleştirmeye hatta küçümsemeye kalkıştı. Milliyetçilik, övgü değil yergi sıfatı oldu. Ülkemizdeki görüntüye, söylemlere bakılarak milliyetçilik konusunda yanılgıya düşmemek gerekir.

Milliyetçilik, ulusal topluluk oluşturmayı, ulusal kimliği geliştirmeyi, ulusal egemenliği, ulusal bağımsız devleti, ülkenin varlığını, onurunu, saygınlığını korumayı amaçlar. Milliyetçiliğin, insan toplulukları arasında ayrım yapma, üstünlük sağlama, “ari ırk” olma, diğer topluluklar üzerinde egemenlik kurma gibi savı yoktur. Milliyetçilik, sömürüye, emperyalizme, küreselleşme ayartısına karşıdır. Gerçek milliyetçilik, bir erdem, bir artam, meziyettir.

Amaçlanan ulus devlet, ulus temeline dayanır, laiktir; dini esaslara dayanan teokratik yönetimlerden ayrışır, bağdaşmaz. Din temeline dayanan yönetimlerde ulus değil, ümmet, peygamber çağrısına uyan cemaat vardır. Egemenlik ulusun değildir. Tanrı’dan kaynaklanan iktidar, yeryüzünde temsilcisi olduğunu savunan kişiler tarafından kullanılır.

Ülkemizde Milli Mücadele, Kurtuluş Savaşı, emperyal güçlere karşı, ulusal bağımsız devlet kurma amacıyla yapılmıştır. Kuvayı Milliye, ulusal güç, herhangi bir devletin egemenliğini kabul etmemeyi, ulusal bağımsızlığı amaçlamıştır. Sivas Kongresi’nde Kuvayı Milliye’nin bir komuta altında toplanması, Erzurum Kongresi’nde de etkin bir güç haline getirilmesi kararları alınmıştır. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri birleştirilerek Cumhuriyet Halk Partisi’nin temeli oluşturulmuştur. Partinin kuruluş bildirgesinde egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu, halkın kendisini yöneteceği, TBMM’nin ulusun tek ve gerçek temsilcisi olduğu yer almıştır. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Nutuk’unu okuduğu CHP’nin 1927 yılında toplanan ikinci kurultayında cumhuriyetçilik, halkçılık yanı sıra milliyetçilik ilkesi de kabul edilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Nutuk’ta ulusal devletin dayanağı laiklik sözcüğünü kullanmamakla beraber, “devlet, millet işlerinde din ve dünyayı birbirinden ayırmanın” gereğini vurgulamıştır. Laiklik ilkesi, partinin 1931 yılında toplanan kurultayında kabul edilmiştir. CHP, kökeni, ilkeleri, kurucusu itibarıyla milliyetçiliğin tüm niteliklerini taşıyan partidir.

Ulusal devletin oluşması için, din ve kültür birliğinin sağlanması, geleneklerin, değer yargılarının korunması, ulusal kimliğin geliştirilmesi temel etkenlerdir. Ulusal kimliği geliştirmek için, devrimlerin yanı sıra eğitim laikleştirilmiş, çağdaşlaştırılmış, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu kurulmuştur.

Milli Mücadele’nin başlangıcından itibaren, tam bağımsız ulusal Türk devletine karşı ayrı yönde de olsa iki eğilim direnç göstermiştir. Batı’ya öykünen, Batı’yla işbirliği kuran seküler yaşamı benimsemiş kesim ile İslami esaslara göre devlet yönetimine taraftar, Arap tarzı yaşama özenen kitle, yaşam tarzları farklı olsa da siyasal alanda birleşmiş, aynı yönde hareket etmişlerdir. Cumhuriyet kazanımları, ilkeleri 1950 sonrası ara ara duraklamalara karşın, sürekli aşınarak günümüze gelinmiştir.

Günümüzde ülkemizdeki siyasal yönetim, ABD’nin BOP (GOP) projesinde öngörülen ulusal devlet karşıtı ılımlı İslam modelidir. Gerçek ulusalcılar, bu modele karşı olduğundan bir şekilde tasfiye edilmiş, yerine Türk-İslam sentezi alalamasıyla Cumhur İttifakı oluşturulmuştur. Böylece bağdaşması imkânsız olan ulusalcılıkla ümmetçilik çıkar ortaklığıyla aynı çatı altında zoraki olarak birleştirilmiştir. Milliyetçilik yaftasının yapay oluşu, böyle bir birleşime olanak vermiştir.

Bu yönetim biçiminde eğitim çağdaş olmaktan çıkmış, dini ve/veya ticari temele dayanmaya başlamış, kalitesi giderek düşmüş, amacı saptırılmış, Türk dilini geliştirecek, geleneklerini koruyacak TDK ve TTK işlevsiz hale getirilmiş, laiklik sürekli aşındırılmış, tepkisizlik, aldırmazlık sonucu ülke kararnamelerle, DİB fetvalarıyla yönetilmeye, dua ile resmi açılışlar yapılmaya başlamıştır. Geçmişte ülkede Dürrizade Abdullah gibi şeyhülislamlar da görüldüğünden günümüzdeki manzaraları yadırgamamak gerekir.

Tepki gösterilmedikçe, ödün verildikçe, ulus devlet, Türkiye Cumhuriyeti laiklik karşıtları, iç ve dış desteklerle de cesaretlenerek, aşama aşama amaçlarını gerçekleştirmektedirler. Milli Mücadele günlerinde Kuvayı Milliye’nin gösterdiği direnç, tepki, mücadele günümüzdeki gidişata karşı da gösterilmelidir. Bu bağlamda Kuvayı Milliye’nin temsilcisi CHP örgütüne görev düşmektedir. Önemli olan örgütün, kuruluş felsefesine, amacına, ilkelerine, parti kültürüne sahip çıkarak laik ulus devleti savunmasıdır.

Mustafa Kemal Atatürk, Türklüğün onurunu, saygınlığını korumuş gerçek milliyetçidir. Adını anmak değil, ideali olan tam bağımsız ulusal Türkiye Cumhuriyeti’nin başarısı yönünde çaba göstermek gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları