Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Salla Âdem Baba'
Bu tür argo başlıklar için başlangıçta özür dilerim. Yaşanan olaylara uygun başlık olduğunu düşündüğümden, özür dileyerek argo deyimler, sözcükler kullanıyorum.
\nYıl 1950 ve öncesi Ankara Atatürk Lisesi’nde öğrencilik yıllarım. O yıllarda öğrenci sayısı sınırlı olduğundan hocalar yazılı sınavların yanı sıra öğrencileri tahtaya kaldırarak sözlü sınavlar da yaparlardı. Herhalde sözlü sınavlar hocalara da sıkıntı verirdi. Benzer sorular, monoton bir sesle tekdüze yanıtlar hocaları sıktığından, bazı hocalar dalgınlaşır pencereden dışarıya bakmaya başlardı. Hocanın dikkatinin kaybolması, bakışlarının matlaşması tahtadaki öğrenci için fırsat yaratırdı. Öğrenci, susmaması gerektiği bilinciyle, susarsa hocanın derse dönüp yeni sorular soracağı kaygısı ile, konu ile ilgili ilgisiz konuşmasını sürdürürdü. Bazen iş uzar öğrencide söz tükenir; anlatım köyde opera binası yapma, salça ziraatini ilerletme aşamasına gelince, arka sıralardan Ferit’in davudi gür sesi yükselirdi. “Salla Âdem Baba”. Ses üzerine hoca irkilerek uyanır, dinlemeye, yeni sorular sormaya başlar, tahtadaki öğrenci oyunu bozan Ferit’e kızgın bir bakış fırlatarak yerine otururdu. Ferit Askara, her açıdan renkli bir arkadaşımızdı. İlkokuldan başlayarak lisede, üniversitede, hatta askerlikte arkadaşlıklar oluşuyor. Yaşam koşulları nedeniyle zamanla kopuşlar oluyor; ancak belleklerde bazı isimler, olaylar kalıyor. Ferit’i lise yıllarından sonra göremedim. Yaşıyorsa, Tanrı sağlıklı ömür versin, yaşamını yitirdiyse rahmet dileyelim.
\n***
\nMülkiye’de talakat, belagat, retorik hangi sözcükle ifade ederseniz edin konuşma yeteneği gelişmiş arkadaşlarımız vardı. Bunlar “ustura kulübünü veya ekolünü” oluştururlardı. Bizim dönemimizde ekolün en ünlüsü önde geleni Turan Ülker, namı diğer Ustura Turan’dı. Ustura Turan, konuşmalarında hızını alamayarak derslerde ileri gittiğinde arka sıralardan pes perdeden bir ses duyulurdu. “Usta allegro”. Ne de olsa Mülkiye’de uyarılar daha nazikane, esprili yapılırdı.
\nŞimdi bakıyorum politikada, açık oturumlarda, medyada hatta bilim dünyasında ortalığı boş bulanlar yüksek sesle atıyor. “Salla Âdem Baba” veya en azından “allegro” diye uyarıda bulunan ise pek yok...
\n***
\nTV’lerde tarafsız(!) açık oturumlar düzenleniyor. Bu tür oturumlar düzenlemek, yönetmek beceri gerektiriyor. Hem taraflı olacak tarafsız gözükeceksin; gerektiğinde yalakalık yapıp kişilikli süsü vereceksin; eleştiri yapıp Sayın Başbakan’ı kızdırmayacaksın; patronun iş ilişkilerine katkıda bulunacak, en azından çomak sokmayacaksın, konuları iyi bilmediğin halde biliyor izlenimini vereceksin, amaca uygun kişileri çağıracaksın, arada çatlak sesler çıktığında patronun, iktidarın hışmına uğramamak için alalayacaksın, bu arada halkı da uyandırmayacaksın, cidden maharet isteyen bir iş. Bu işin ustaları, bu işe yatkın denenmiş konuşmacılarımız var. Genelde, bir karşı görüş olmadığından, medya mensupları, bilim adamı, uzman diye takdim edilenler, ortalığı boş bulup atışta ileri gidiyorlar. Geçenlerde sık sık TV’de görünen biri hem uluslararası CNN dinleyip anladığı izlenimini veriyor hem de Sayın Başbakan’dan Mülkiye deyişiyle kılını çekiyordu. Eskiden başbakanlar CNN’de gözükebilmek için araya adam sokarlarmış, şimdi CNN, Sayın Başbakan RTE’nin peşinde koşuyormuş. Halkımız pek izlemediğinden belki bilmiyordur. Birleşmiş Milletler’deki konuşmalar nedeniyle CNN’in İran Devlet Başkanı Ahmedinejad’a ayırdığı süre, Sayın RTE’ye ayırdığı süreden belki on kat fazla idi.
\n***
\nAslında medyada bu oluşum, bu durum yeni değildir. 1980’li yıllarda da Evren, Özal hayranlığı vardı; dış ışılamalar da aktarılırdı. Bu nedenle o yıllarda boşuna “Mütareke Basını” benzetmesi yapılmamıştır. Medya, üniversite, bürokrasi, işadamları, az sayıda istisna dışında, her zaman iktidarlara biat etmiştir. Boyun eğmiştir. 1950-60 döneminde de durum günümüzden çok farklı değildi. Tek fark, basında güçlü kalemler bulunması, üniversitelerde kişilikli hoca sayısının göreceli olarak daha fazla olması idi.
\nBasında çoğu yazar, iktidarla bir şekilde iyi geçinmeyi, yalakalığı, özür dilerim kıl çekmeyi, eski bir ticaret kanunu terimi kullanayım, “sanat-ı mutade” haline getirmiştir. Geçmişte Menderes’e 60’lı yıllarda Demirel’e, 80’li yıllarda Evren ve Özal’a, günümüzde Sayın RTE’ye övgü yağdırılıyor. Kişiler değişiyor medyanın tutumu değişmiyor, medya geçim yolunu buluyor.
\nEleştiriler yapılarak, bir şekilde “Salla Âdem Baba” türü uyarıda bulunarak TV dizilerine, futbola, magazine, günlük gazetelere bazı hocaların dini iğvasına kapılmış halkımız uyarılmaya çalışılıyor. Halkı uyutmaya çalışan o kadar çok ki ne derseniz deyin etkili olunamıyor.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği