Stellantis CEO'su Carlos Tavares bu yılın başında elektrikli araç fiyatlarındaki indirimlere değinerek bu düşüşün ''kan gölü''ne yol açabileceğini açıklamıştı. Bu indirimlerin başını Tesla çekerken markanın en önemli avantajlarından biri Çin'de uygun fiyatlarla araç üretebilmekti.
Daha sonra ABD ve ardından Avrupa Birliği'nin Çin'den ithal edilen elektrikli araçlardan alınan gümrük vergilerini yükselttiğini gördük.
Otomotiv sektöründe pandemi ile başlayan aksaklıklar elektrikli otomobil rüzgârı ile birlikte kaos oluşturmaya doğru yol alırken bu girdaptan en çok hasar alan üreticilerden biri Volkswagen Grubu oldu.
30 YILLIK ANLAŞMA SON BULUYOR
Alman otomotiv devi Volkswagen'in Alman iş güvencesi anlaşmasını 31 Aralık'ta feshedeceği açıklandı. 1994'ten beri yürürlükte olan anlaşmanın feshedilmesi ile firmanın 6 fabrikasında işten çıkarmalar mümkün hale gelecek.
Elektrikli otomobillere artan talep ile oluşan rekabette zorluklar yaşayan marka tasarrufa gitmenin yollarını ararken bir yandan da 2 bin 500 Euro'ya varan miktarlarla satışa sunduğu modellere zam yaptı. En düşük artış Taigo ve T-Cross modellerinde 500 Euro olurken Golf ve Tiguan fiyatlarında da yaklaşık 1100 Euro artışa gidildi.
FABRİKA KAPATMA MASADA
Alman otomobil üreticisi Volkswagen'in tarihinde ilk kez Almanya'daki fabrikalarını kapatmayı değerlendirmesi ve 1994 yılında imzaladığı istihdam koruma anlaşmasını erken sonlandırması otomotiv sektöründe "deprem" etkisi yarattı.
Alman otomobil üreticileri, enflasyonist baskılar, yüksek enerji maliyetleri, Avrupa'daki yavaş ekonomik büyümeyle de karşı karşıya.
Volkswagen Almanya'daki fabrikalarında yaklaşık 300 bin kişiye istihdam sağlıyor.
Dünyanın en büyükleri arasında yer alan bazı Alman otomobil tedarikçileri ve Avrupa otomotiv üreticileri de on binlerce kişiyi işten çıkarma yoluna gidiyor.
İki yıl önce göreve başlayan Volkswagen Grup'un Üst Yöneticisi (CEO) Oliver Blume, çalışan giderlerini 2026'ya kadar 5'te 1 düşürmeyi planlıyordu.
Ancak iki yılda yalnızca 3 milyar Euro'luk tasarruf hedefine ulaşıldı ve gelinen noktada fabrikaların kapatılması konuşuluyor.
Volkswagen Grup toplamda 17 Avrupa ülkesi, Amerika, Asya ve Afrika'da 10 ülkede 114 üretim tesisiyle yaklaşık 650 bin kişiye istihdam sağlıyor.
AUDI'DE PROTESTOLAR DEVAM EDİYOR
Volkswagen Grup'un lüks üyesi Audi'de de sular durulmuyor.
Temmuz ayında Audi, lüks segment elektrikli otomobil modeli Q8'in üretildiği ve yaklaşık 3 bin kişinin çalıştığı Brüksel fabrikasında talebin düşmesi nedeniyle yeniden yapılanmaya gidileceğini, söz konusu modellerin üretimine Meksika'da devam edileceğini açıklamıştı.
Bu durum fabrika çalışanlarını ve sendikaları rahatsız etmiş, çalışanlar işbaşı yapmamış ve üretimi tamamlanmış otomobillerin anahtarlarına el konulmuştu. Daha sonra el konulan 300 kadar aracın anahtarı geri verilirken işçilerin 16 Eylül'de Brüksel'de protesto düzenleyeceği açıklandı.
PARASAL GENİŞLEMENİN SONUCU
Volkswagen Grup'taki bu gelişmeler ne ilk ne de son olacak. Pandemi süreci ile parasal genişlemeye giden hükümetlerin yarattığı yüksek enflasyon tüm dünyayı öylesine fakirleştirdi ki artık geniş halk kitleleri mecburen uygun fiyatlı ürünlere yönelmeye başladı.
Almanya'da brüt asgari ücret 2000 Euro'nun üzerindeyken Çin'de asgari ücret 350 - 400 dolar seviyelerinde bulunuyor.
Eşit işe 5 kat fazla ücret alınması nedeni ile Avrupa'nın mevcut konumunu koruması oldukça zor ve enflasyonun etkilerinin daha fazla hissedilmesi muhtemel olan ilerleyen günlerde yalnızca Avrupa'nın en büyük otomobil üreticisi Volkswagen Grup değil diğer pek çok üreticinin de küçülmesi ve hatta iflasların açıklanması gündeme gelebilir.
Yüksek maliyeti bertaraf etmeye çalışan ''diğerlerine yüksek vergi'' sistemi ise kalıcı bir çözüm olamaz.
Bu konuda son sözü Çin'e getirilen gümrük vergileri üzerine yaşanan tartışmada Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'a bırakırsak şansölyenin hafızalara kazınan o sözü şöyle:
''Sonuçta her şeyi daha pahalı hale getiriyor ve herkesi daha fakir hale getiriyor.”
