Sol Gösterip...

16 Kasım 2013 Cumartesi

Ustalık, rakibini taktikle yenmenin yolu “sol gösterip sağ vurabilmektedir” derler ya... En çok en habersiz yüz yüze kaldığımız, yaşamımızın akışını etkilemesi kaçınılmaz, dönemeç gelişmelerin, önünü ardını anlayabilmek, doğru okuyabilmek yaşamsal değerde insan hakkımız... Bilgi kirliliği, öğrenme hakkımızın önüne perde çekilmesi, gündem saptırmacalarla toplumları güdüleme, gerçekle yaratılmak istenen sanal gerçeklik arasında yer değiştirmeler, en çok da en yaşamsal gündemler üzerinden yaşanıyor...
Hiçbir ön bilgimiz yoktu. Bu hafta sonu Diyarbakır merkezli yaşayacaklarımız, tanıklıklarımızın öncesinde taşları yerli yerine oturtabilmek hak getire çok daha önemlisi geleceğimize yönelik sonuçlarında bir tek “ciddiye almamız gerektiğini” yadsıyacak halimiz olmadığında buluşuyoruz... En olumlusundan en olumsuzuna görüşler, gerekçe yapılan veriler, mezhebimize göre inanma eğilimlerimizle de bağlantılı öylesine beyazla siyah arasında ki...
İki gündür medyada öne çıkarılan tartışma, “AKP-Irak Kürdistanı, Erdoğan-Barzani uzlaşmasında bir proje” ne kadarı ile gerçek? Kandil, BDP, PKK, Suriye Kürdistanı PYD hareketi gerçekten de, medyamızda yansıtılan tepkilerle uyumlu ölçeklerde dışlandılar mı? Barzani yönetimi, Erdoğan iktidarından yana barış projesinde bir ağırlık mı koyuyor? Bizim Kürt cephesinin Diyarbakır’a geliş çağrılarını reddetmişken Erdoğan’la birlikte onlardan habersiz gelişinin anlamlı siyasi bir mesajı mı var? Gerçekten Suriye’de PYD’nin özerk Kürdistan kurma girşimine karşı Erdoğan iktidarı ile uzlaşması mı var? Zaten Suriye’de El Nusra, radikal Sünni İslamcıların katliamlarından kaçan Kürt sivillerin Kuzey Irak’a geçişlerine de izin vermemişti... Erdoğan iktidarları yine ustalıklı bir atakla, Kürt açılımında kendilerine sorun çıkaran bizim Kürt PKK-BDP-Kandil cephesine karşı Barzani ile Diyarbakır’da çok görkemli bir barış atağı yaptı...

***

Medyada baskın haberler, bilinçlerimize böyle bir imajı kazımaya çalışırlarken, göreceli satır aralarında kalan başka, atlanmaması gereken çok anlamlı, önemli gelişmeler de var... İşin doğasında olan dört ülkenin Kürt siyasal hareketleri arasındaki kaçınılmaz, liderlik, iktidar çatışmalarının etkilerini bir yana bırakarak, söz konusu atağın uzun soluklu sonuçlarını okumaya çalışırsak... Önce ve altını çok kalın çizerek ABD’den, AB’den gelen çok net destek açıklamaları unutmayalım... Afganistan, Irak askeri işgallerinin gücü kanıtlama, bölgeyi denetleme çekiciliğini ikinci plana atarak, ABD, AB için zengin kuzey dünyasının büyük krizini de tetikleyen sonuçları, ödenen ekonomik, sosyal, siyasal bedellerini anımsayalım. ABD simgesel Bush- Obama lider değişimi ile bölgede askeri işgaller sürecine nokta koymuştu. Bölgede denetim gücünü koruyarak, askerini çekme projelerinin odağında, sorunlarını bölge güçleri ile çözmede yeni stratejiler vardı...

***

Bölge Kürtleri her dönem ABD yanında biçilen rollerle uyumlu varlıklarını koruma temel stratejilerinden hiç geri adım atmadılar. ABD’nin çıkarlarına bağlı ödedikleri bedelleri sineye çekerek uzun süreçli ABD desteğinde varlıklarını koruma, ABD-AB için bölgede aranan güç olma yolunu seçtiler. Şimdilerde ABD’nin mavi boncuğunun Kuzey Irak liderliğinde olduğunu kimseler yadsıyamaz. ABD asla stratejik ortaklıkta sonuçta vazgeçmeyeceği Türkiye, Erdoğan iktidarı ile Ortadoğu siyasetinde yürümede zorluklar yaşadığını özellikle son dönemlerde Suriye, Mısır politikalarında çok net açıklasa da, Kürt açılımında iktidarlarının yanında. Kuzey Irak’ın tanınması, büyük siyasal-ekonomik destek verilmesinden ne kadar hoşnut olduğunu da vurgulayıp durmakta. Bir tek Irak’ın yaşadığı iç savaş, ırk-mezhep çatışmalarının pahalıya mal olması çerçevesinde, Irak’ın kesin bölünmesine günün koşullarında izin vermez gibi. Suriye’deki özerk Kürdistan girişimi de Esad’ın desteğinden çok Suriye yangınının Ortadoğu’yu kasıp kavurma riski bağlantılı açık reddediliyor.
Özetle bugünün tarihi ile ABD, AB, dahası bölge Kürtlerinin çıkarları üzerinden öngörülen ajanda da, Irak’tan yarı kopmuş Kuzey Irak’ın kollanması öncelikli... Suriye’deki Rojava Kürt yönetimi en azından bugünün koşullarında desteklenmiyor. Türkiye’deki Kürt açılımı ajandasında ise özerklik en azından güncel ağızlara alınmıyor. Diyarbakır’da Erdoğan- Barzani barış atağı günün koşullarında dünya çapında denge hesaplarına çok uygun medyatik bir proje olarak destekleniyor. Satır arası bizim Kürt cephesinden gelen haberler de, aslında istemem ama giderim havasında renk değiştiriyorlar. Suriye, Mısır, Irak politikalarında ABD’den gelen yeni çerçevelere uyum sağlamada zorlanan Erdoğan iktidarı için Diyarbakır önemli bir soluk alma, manevra alanı...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları