Kör güvenin ne olduğunu dünkü yazımda aktarmıştım. Özetle; futbolda çoklu kulüp sahipliğinin çalışmasında, varlık sahibinin sahip olduğu varlıkların yönetimini, sözde bağımsız görünen üçüncü bir tarafa verdiği vakıflardır.
Evangelos Marinakis’in sahibi olduğu Nottingham Forest’in 45 yıl sonra Şampiyonlar Ligi’ne gitme olasılığı belirince Nisan 2025’te kulübün kontrolü geçici olarak avukat Matthew Peter Shayle’in yönettiği bir şirkete geçmiş. Nottingham gidemeyince kontrol Haziran 2025’te tekrar Marinakis’e dönmüş.
2024-25 sezonunda Manchester City ve Girona Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkı kazandı. Bu kulüpler birbirleriyle eşleşti. Ortada bir sorun vardı. Çünkü City’nin sahibi aynı zamanda Girona’nın da büyük hissedarıydı. UEFA’nın tavsiyesi üzerine CFG’nin Girona’daki hisselerinin dörtte üçü kör güvene devredildi. Girona, 2025-26 UEFA Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkı elde edemeyince Shayle’in takımda kalmasına gerek kalmadı ve Haziran 2025’te Girona yönetim kurulundaki koltuğunu boşalttı.
Kör güven bu kuralın etrafından dolanmak için bulunan standartlaşmış bir yönteme dönüşmüş. Sistemi kendi çıkarları doğrultusunda optimize etmeye çalışan bu kâr saikli futbolu sakatlayan finansal anlayışın “ayak oyunlarında” ne kadar zeki olduğu görülüyor. Kör güven mekanizmasının UEFA’nın tüm finansal meselelerinde söz sahibi olması gereken Sunil Gulati’nin eseri olduğu araştırmalarla ortaya çıktı.
Bugünkü uygulamada, çoklu kulüp sahibi kuruluşların, Avrupa’da aynı kulüp organizasyonlarında yarışmalarını engelleyecek bir engel yok. Ancak birbirleriyle eşleşmelerini engelleyecek bir UEFA talimatı söz konusu. Merkez ligler kâr maksimizasyonu odaklı yaklaşımlarının bir gereği olarak finansal futbolda çoklu kulüp sahipliğinin büyümesine olanak sağlayacak kör güven uygulamasını keşfetmiş.
Çoklu kulüp sahipliği sistemi futbolun oyun olma ve yarışmacı özelliğini örseliyor. UEFA bu işe karşı çıkıyor gibi görünmekle birlikte, aslında bunların öz olarak UEFA Kulüp Finansal Kontrol Kurulu Başkanı Sunil Gulati tarafından tasarlandığını da Josimar’ın araştırmaları ortaya koyuyor. Ne var ki bu tasarım futbolda UEFA’nın kendi şeffaflık taahhütleriyle çelişiyor. UEFA çok kulüplü sahiplik konusunda kuralların ruhunu değil, sadece lafını takip etme eğilimini sorguluyor. Bu ise futbolun bağışıklık sistemini çökertebilecek teşvik, şike gibi anti-futbol unsurlarının gelişmesine neden olabilecek en sakıncalı ve zararlı bir gelişme olabilme potansiyelini bünyesinde taşıyor.